Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/33918 Esas 2021/3790 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/33918
Karar No: 2021/3790
Karar Tarihi: 29.03.2021

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/33918 Esas 2021/3790 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2019/33918 E.  ,  2021/3790 K.

    "İçtihat Metni"



    5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na aykırılık suçundan sanıklar ... ve ..."in, anılan Kanun"un 63/10, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52. maddeleri gereğince ayrı ayrı 840,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına, sanık ... yönünden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/12/2016 tarihli ve 2015/463 esas, 2016/616 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 30/10/2019 gün ve 94660652-105-07-14500-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/11/2019 gün ve KYB-2019/105235 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
    Anılan ihbarnamede;
    1- Sanık ... yönünden;
    Her ne kadar Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/12/2016 tarihli kararıyla, sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar verildiğinden bahisle atılı suçtan verilen cezaya ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de,
    Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 08/07/2019 tarihli ve 2019/2700 esas, 2019/12780 karar sayılı ilâmında yer alan, "...sanığın sabıkasında görülen ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olması, CMK"nın 231/8. maddesine 28.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Yasanın 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." cümlesi eklenmiş ise de, daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin verilen kararın kesinleşme tarihleri itibariyle (20.05.2014) engel oluşturmaması karşısında; yargılama sürecindeki davranışları olumlu bulunarak, takdiri indirim uygulanan sanık hakkında, diğer koşullar değerlendirilmeden, daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden dolayı kanuni olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,..." şeklindeki açıklama karşısında, adli sicil kaydında yer alan sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların 28/06/2014 tarihinden önce kesinleştiği, söz konusu kararın kesinleşme tarihi itabarıyla yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği cihetle, sanık hakkında, diğer koşullar değerlendirilmeden, evvelce hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden bahisle, kanunî olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde,
    2- Sanık ... yönünden;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında, "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmayacağı hüküm altına alınmış ise de; sanığın belirli sürelerle denetime tabi tutulmasını öngörmesi, adli sicile işlenmese dahi kendisine mahsus bir sisteme kaydedilmesi, 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra ikinci kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil etmesi, yine müsadere, yargılama giderleri ve bu kapsamda vekâlet ücretinin sanığa yüklenmesi bakımından hukuki etkilerinin bulunması nedenleriyle bu karar, esasında kesin bir hükmün bir kısım hukuki sonuçlarını doğurmaktadır. Bu bağlamda temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği kabul edilmelidir." şeklinde belirtildiği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların kanun yararına bozmaya konu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede;
    5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 63/10. maddesinde yer alan “Bu Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenler bin günden beş bin güne kadar; ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar elli günden yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”, 5237 sayılı Kanun"un 75/1-2-3. maddelerinde yer alan “(1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı üç ayı aşmayan suçların faili; a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını, b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yirmi Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı, c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını, soruşturma giderleri ile birlikte Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz. (2) Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi hâlinde de fail, hâkim tarafından yapılacak bildirim üzerine birinci fıkra hükümlerine göre saptanacak miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde kamu davası düşer. (3) Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle önödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliğinin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dönüşmesi hâlinde de yukarıdaki fıkra uygulanır.” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, soruşturma evresinde sanığa çıkarılan önödeme ihtarının usulüne uygun olmayacak şekilde 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi gereğince tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, kovuşturma aşamasında sanığa bildirimde bulunularak önödeme kapsamında gerekli parayı yargılama giderleriyle birlikte ödeyip ödemeyeceğinin tespit edilerek, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
    İsabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Kanun yararına bozma isteminin (1) numaralı maddesi yönünden;
    5271 sayılı CMK’nin 231/5. maddesindeki düzenleme “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl* veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir…” şeklinde olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesinin uygulanıp uygulanmaması konusunda hakime takdir hakkı tanındığı, somut olayda da Mahkemece, daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşmadığı gerekçeleriyle CMK’nin 231. maddesinin uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
    Kanun yararına bozma isteminin (2) numaralı maddesi yönünden;
    7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesinin, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğunu, aksi halde adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi tespit edilemediği takdirde, eski adrese gönderilerek tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının binanın kapısına asılması suretiyle yapılacak tebliğlerin muhataba yapılmış sayılacağını öngördüğü, buna göre 7201 sayılı Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için öncelikle kazai merciler tarafından bu adrese usulüne uygun bir tebligat yapılmış olmasının gerektiği cihetle, somut olayda sanıklar ... ve ...’e gönderilen önödeme emirlerinin, sanıkların daha önce usulüne uygun bir tebligat yapılmamış olan adreslerine 7201 sayılı Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmakla,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/12/2016 tarihli ve 2015/463 esas, 2016/616 sayılı kararının CMK’nin 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 29/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara