Tefecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/3233 Esas 2020/2636 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/3233
Karar No: 2020/2636
Karar Tarihi: 10.12.2020

Tefecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/3233 Esas 2020/2636 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi, tefecilik suçlamasıyla yargılanan sanığın mahkumiyetine karar verdi. Ancak, mahkeme kararında bazı eksiklikler olduğu belirtildi. İhbar edenlerin kimliklerinin tespit edilmediği, suçun unsuru olarak aranan sistemli faiz karşılığı ödünç para verme durumunun incelenmediği ve vergi inceleme raporu ile ilgili beyan alınmayan tanıkların dinlenmediği belirtildi. Bu nedenle, sanığın tefecilik suçu işleyip işlemediğine dair kolluk araştırması yapılması ve eksik incelemelerin tamamlanması gerektiği sonucuna varıldı. Ayrıca, mahkeme kararında bazı hukuki ve teknik hatalar bulunduğu belirtildi. Kanunen, sanığa ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği hususunun ihtar edilmesi gerektiği, Anayasa Mahkemesi'nin belirlediği kriterlerin TCK'nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiği, adli para cezasına çevrilen gün adli para cezasının hukuki dayanağı olan TCK'nın 53/1. maddesinin belirtilmemesi ve suç tarihindeki hatalar olduğu belirtilerek, mahkeme kararı bozuldu. Kararda, 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi, 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi, 5271 sayılı Kanunun 232/6. maddesi ve CMK'nın 232/2
9. Ceza Dairesi         2020/3233 E.  ,  2020/2636 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Tefecilik
    Hüküm : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    1)İhbar edenlerin kimlik tespiti yapılmaksızın beyanlarının alınması,
    2)TCK"nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması, bu bağlamda maddi gerçeğin tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması ve suç tarihinin tespiti açısından, vergi inceleme raporunda ve iddianamede ismi geçen beyanı alınmayan ..., ihbar eden ... ile sanığın savunmasında ismi geçen ... isimli kişilerin tanık olarak celbedilip konuya ilişkin bilgi ve görgülerinin tespit edilmesi, icra dairelerinden sanığın alacaklı olduğu icra dosyalarının sorulup, var ise aslı veya onaylı suretleri getirtilip borçlu gözüken kişilerin faiz karşılığı sanıktan ödünç para alıp almadıkları konusunda tanıklıklarına müracaat edilmesi, sanığın tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yaptırılmasından sonra tüm bu hususların sonucuna göre hukuki durumunun zincirleme tefecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
    3)Karar başlığında duruşma savcısının yazılmaması suretiyle CMK.232/2-b maddesine aykırı hareket edilmesi,
    Kabule göre de;
    a)28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmesi,
    b)Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    c)Sanığa verilen gün adli para cezası, adli para cezasına çevrilirken yasa maddesinin, hükmün esasını teşkil eden kısa karar ve gerekçeli karar kısmında gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK"nun 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi,
    d)Suç tarihinin suça konu eylemlerin en son gerçekleştirilme tarihi olan "Haziran 2011" yerine gerekçeli karar başlığında "2008" olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA, 10.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara