Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/2-36 Esas 2005/99 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2005/2-36
Karar No: 2005/99
Karar Tarihi: 23.02.2005

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/2-36 Esas 2005/99 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2005/2-36 E.  ,  2005/99 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Körfez Asliye Hukuk Mahkemesi

    Günü : 26.5.2004

    Sayısı : 117-314 

    Taraflar arasındaki “Boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Körfez 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.6.2003 gün ve 2002/241 E,2003/603 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 3.11.2003 gün ve 13952 E, 14821 K. sayılı ilamı ile;

    (...1-Davacı tanık beyanlarında geçen olaylardan sonra evlilik birliği Gebze’de devam etmiştir. Kadının kocanın dövülmesi ve eşyalarının zarar görmesine katıldığı ve bu konuda başkalarını teşvik ettiği kanıtlanamamıştır. Buna karşın davacı davalıyı dövmüş ve birlik görevlerini yerine getirmemiştir.

    Türk Medeni Kanunun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

    Öyle ise Türk Medeni Kanunun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.

    Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK.md.166/2)

    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçeklememiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

    2-4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından (MK.md.118-494) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1.maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünden de düşünülmesi zorunludur..).

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

    TEMYİZ EDEN :Davacı vekili  

                                                                             HUKUK GENEL KURULU KARARI 

    Hukuk Genel Kuru’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, boşanma istemine ilişkindir.

    Mahkemenin“taraflar arasındaki evlilik birliğinin MK.166.maddesinde belirtilen koşullar dahilinde sona erdiği,tarafların bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasında eşit kusurlu bulundukları” gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar, tarafların temyizi üzerine yukarıda belirtilen nedenle Özel Daire’ce bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiş ve direnme kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir..

    18.1.2003 yürürlük tarihli Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair 4787 sayılı Kanunun 4/1 maddesi;”22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işlerin “ Aile Mahkemesinde bakılacağını,geçici 1. maddesi de ; ”Sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini” hükme bağlamıştır.

    Somut olay MK.un 166. maddesinde düzenlenen boşanma davasına ilişkin olduğuna göre, davanın görevli Aile Mahkemesine devredilmesi gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesi’nce karara bağlanmış olması usul ve yasaya aykırıdır.

    O halde ,öncelikle davanın 4787 sayılı Kanun gereği görevli ve yetkili Aile Mahkemesine devredilmesi gerekir.

    Bu nedenle sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozma kararı verilmelidir.

    SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK. 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 23.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

     

     

     

    Hemen Ara