Esas No: 2005/21-60
Karar No: 2005/69
Karar Tarihi: 16.02.2005
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/21-60 Esas 2005/69 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Adıyaman Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Günü : 22.3.2004
Sayısı : 29-243
Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adıyaman Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.04.2003 gün ve 2001/645 E. 2003/248 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 28.10.2003 gün ve 2003/7001-8566 sayılı ilamı ile;
(...Davacı, ölen eşinin davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 1/2/1997-1/8/1997 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tesbitini istemiştir. Mahkemece, istek tanık sözlerine dayanılarak istem aynen hüküm altına alınmıştır.
Oysa, ifadeleri hükme dayanak alınan istem tanıklar davacının eşiyle birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerde değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan tesbiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların bu sürelerle ilgili bilgileri bu güne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumaları da hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmez.
Yapılacak iş, davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu gözönünde tutularak, işyerinin tespit istenen tarihte faal ve 506 sayılı Yasa kapsamında olup olmadığını araştırmak, davacı eşi ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler veya benzer işi yapan işverenlerin kayıtlarına geçmiş kimseler tesbit edilerek anılan kişilerin bilgilerine başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Dairemizin giderek Y.H.G.K.nun yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda;
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılarvekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Özel Daire’nin bozma ilamının 1.bendinde yazılı olan “...Mahkemece, istek tanık sözlerine dayanılarak istem aynen hüküm altına alınmıştır.” tümcesinin yanılgıya dayalı olduğu anlaşıldığından, bu tümcenin bozma ilamından çıkartılarak, “...Mahkemece, yetersiz tanık sözlerine dayanılarak isteğin reddine karar verilmiştir.” tümcesinin eklenmesi gerekir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Davacıların murislerinin çalıştığı işyeri kayıtlarına geçmiş tek kişinin, davacıların murisi olduğu, diğer tanıkların bordro tanığı olmadığı gibi, bu tanık sözlerinin davacının davasını ispata yeterli olmadığı da görülmektedir.
Burada önemle belirtilmelidir ki, sigortalılıktan söz edebilmek için çalışmanın varlığı, Yargıtay’ın 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul ettiği ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratacaktır. Bu nedenle; işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasanın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hakim doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu davalarda da iş yerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, aynı dönemde iş yerinde çalışanlar saptanmalı, sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığı açıklanmalı, gerektiğinde komşu iş yeri çalışanlarının da bilgilerine başvurularak gerçek çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanmalıdır. İfadeleri hükme dayanak kılınan tanıkların, işyeri yada komşu işyeri çalışanları olduklarından kuşku duyulmamalı, beyanları diğer yan delillerle desteklenmelidir. Bu kişilerin, hizmet tespiti istenen tarihte, işyeri-komşu işyeri sigortalısı yada işvereni olup olmadıkları araştırılmalı, bu yönde yapılacak araştırma gerekirse zabıta marifetiyle yaptırılmalı, davalı Kurumdan, bu kişilerin belirtilen tarihte sigortalılık bildirimlerinin hangi işyerinden yapılmış olduğu da sorularak, elde edilen bilgilerin ifadelerde belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenmeli ayrıca, söz konusu iş yerinin 506 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığı da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.