Esas No: 2019/392
Karar No: 2021/4112
Karar Tarihi: 16.06.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/392 Esas 2021/4112 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02/02/2016 tarihinde verilen dilekçeyle gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından davanın reddine dair verilen 26/02/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin HMK madde 353/1-b/1 gereğince esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında Ordu 5. Noterliğinde 17/05/2012 tarih ve 5448 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, tapuya şerh edilen bu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalının, adına kayıtlı bulunan 2557 ada 11 parsel numarasında kain 3.kat 7 bağımsız bölüm numaralı mesken nitelikli gayrimenkuldeki hak ve hisselerinin tamamını toplam 80.000,00TL bedelle davacıya satmayı vaat ettiğini, belirlenen satış bedelinin 5.000,00TL"sinin peşin olarak ödendiğini, geriye kalan 75.000,00TL"nin ise taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığını (30.09.2013-30.09.2021 aralığında), sözleşme uyarınca vadesi gelen taksitlerin davacı tarafından belirlenen tarihlerde ödendiğini, ödemelerin sözleşmeye uygun olarak yapılmasına rağmen davalının taşınmazı davacıya devirden vazgeçtiğini, davacının davalıya başvurarak bakiye bedelleri hemen ödemeye hazır olduğunu ve sözleşme uyarınca satışı vaat edilen dairenin kendisine devrini talep ettiğini, ancak sonuç alınamadığını belirterek, taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca dava tarihinden sonra ödenmesi gereken bakiye 60.000,00TL miktarındaki satış bedelinin davacı tarafından davalının banka hesabına yatırılması kaydıyla dava konusu 2557 ada 11 parsel numarasında kain 3.kat 7 bağımsız bölüm numaralı meskenin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, satış vaadi sözleşmesi gereği borcun son taksit tarihinin 30/09/2021 olarak belirlendiğini, belirlenen sürede ödemeler yapıldığı takdirde satış vaadi sözleşmesi gereği dava konusu taşınmazın devrinin yapılacağını, aynı zamanda sözleşmenin tapuya şerh edildiğini, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, "Davacının Dava Açmakta Hukuki Yararı Olmadığından Davanın Reddine" karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talebi, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 97. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir.
Somut olaya gelince, davacı geçerli satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak tescil talebinde bulunmaktadır. Satış bedelinin bir kısmı ileri tarihli bir vadeye bağlanmış olup davacı kendisine süre verilip tevdi mahalli bildirildiğinde kalan miktarı ödemeye hazır olduğunu bildirdiğinden davacının talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ilk derece mahkemesince davanın reddi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 16.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.