Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/4-800 Esas 2006/821 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/4-800
Karar No: 2006/821

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/4-800 Esas 2006/821 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/4-800 E.  ,  2006/821 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 20/07/2006
    NUMARASI : 2006/205-275

    Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.10.2004 gün ve 2003/999-2004/446 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 27.2.2006 gün ve 2005/3084-2006/1820 sayılı ilamı ile, (...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm,davalı tarafından temyiz olunmuştur.
    Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. 0 halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Davaya konu olan işte davacı M... M.. Ö..’ın 7 gün iş ve güçten kalır şekildeki yaralanmasının niteliği ve derecesi ile yukarıda gösterilen ilkeler göz önünde tutulduğunda, hüküm altına alınan tazminat miktarı fazladır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    3-Davacılardan A... E.. Ö... ve Y... Ö..., davaya konu olayda yaralanan M... M.. Ö..’ın anne ve babası olarak tazminat isteminde bulunmuşlardır.
    Kural olarak bedensel zarar nedeniyle tazminat isteminde bulunma hakkı zarar görene aittir. (BK.m.47). Diğer yandan, kişisel hakları zarara uğrayanların da tazminat talep hakları vardır.(BK.m.49). Burada da, kural olarak; doğrudan doğruya zarar görme koşulu söz konusudur. Ancak, kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi; hayatın olağan akışına, yerleşik değer yargılarına ve yaşam deneyi kurallarına dayalı olarak belirlenmelidir. Bir kimsenin beden ve ruh tamlığının ihlali sonucunda, onun yakınlarının da korunan varlıkları doğrudan zarara uğramış olabilir. BK.m.49 hükmü genel bir düzenleme olup: öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde, ruhsal uyum ve dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine saldırı nedeniyle manevi tazminat isteyebilmesi olanağı vardır. Ailenin, kişisel değerler arasında önemli ve üstün bir yeri vardır ve kişilik hakkı aile ilişkilerini de kapsar. Somut olayda, bu davacıların zararlandırıcı olayı bizzat yaşamadıkları; diğer yandan, çocuklarının yaralanmasının niteliği itibariyle de aile ilişkilerinden kaynaklanan kişisel değerlerine doğrudan saldırının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, adı geçenler yönünden manevi tazminat isteme koşulları oluşmamıştır. Bu davacıların istemlerinin reddi yerine, yazılı biçimde kısmen kabulü de doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı taraf yaralanan küçük M.. M... ile onun anne ve babası olup, davalı ise kazaya karışan aracın malikidir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı M... M... için 4.000.00 YTL, anne ve babası için ise ayrı ayrı 500.00 YTL tazminata hükmedilmiştir.
    Davalı tarafın temyizi üzerine Özel Dairece karar yukarıda başlık bölümünde belirtilen nedenlerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davalı vekili getirmektedir.
    1-Davalı vekilinin davacı M... M... hakkındaki hükme yönelik temyizi yönünden;
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
    2-Davalı vekilinin davacılar A... E.. ve Y.. hakkındaki hükme yönelik temyizine gelince;
    Davalıya ait aracın karıştığı trafik kazasında davacı M.. M.. 7 gün iş ve gücünden kalacak derecede yaralanmış; dava dışı arkadaşı da hayati tehlike geçirmiştir. Davacılar A.. E.. ve Y.., yaralı M.. M.."in anne babasıdır. Eldeki davayı tek çocukları olan oğullarının yaralanması, bu nedenle üniversite sınavını kazanamaması ve psikolojik problemler yaşaması nedeniyle manevi tazminat istemiyle açmışlar ve mahkemece de istekleri kısmen kabul edilmiştir.
    Bilindiği üzere; 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47.maddesinde kural olarak bedensel zarar nedeniyle tazminat isteme hakkı zarar görene tanınmış; ancak yakınlarının ölümü halinde de manevi tazminat istenebileceği kabul edilmiştir.
    Bunun yanında genel bir hüküm niteliğindeki aynı Kanunun 49.maddesinde ise kişilik haklarına saldırının varlığı halinde tazminata hükmedileceği düzenlenmiştir.
    Kişilik hakları kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini koruyan haklar olup, bunlar fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerlerini içine almaktadır.
    Duygusal kişilik değerler kişinin toplum içindeki yeri, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarının değer alanı içine giren haklardır. Bu haklar, bizzat kişinin şahsına bağlı olmayıp, özellikle aile hukuku içinde yer alan değerlerdir.
    Ailenin kişisel değerler arasında önemli ve üstün bir yeri olduğu ve bu nedenle kişilik haklarının aile değerlerini de kapsadığı belirgindir.
    818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 49.maddesindeki düzenlemeye bu açıdan bakıldığında kişinin bizzat olduğu kadar karı koca, anne baba ve çocukları gibi yakınlarının yaralanması halinde olayına özgü özellikler ve yaralanmanın ağırlığının zorunlu kıldığı olguların ortaya çıkıp kanıtlanması halinde duygusal değerlerin ihlal edildiği, böylece aile birliği içinde korunması gereken gönül bağlılığının zarar gördüğünün kabulü gerekir.
    Eş söyleyişle kural olarak; yaralanan kişinin yakınları 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 49.maddesi anlamında kişilik haklarına saldırının varlığını kanıtlamaları halinde tazminat isteyebilirler.
    Bu genel açıklama ışığında somut olaya bakıldığında, uyuşmazlık; 7 gün iş ve gücünden kalacak derecede yaralanan çocuklarının bu yaralanması nedeniyle anne ve babanın kişilik değerlerine saldırı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
    Davacıların zararlandırıcı olayı bizzat yaşamadıkları gibi, çocukları olan diğer davacı M.. M.."in ağır biçimde değil, 7 gün iş ve gücünden kalacak derecede yaralandığı dosya kapsamı ile belirgindir.
    Yaralanmanın derecesi gözetildiğinde; davacılar anne ve baba tarafından duyulan anlık bir heyecan ve üzüntünün BK.49 maddesinin koruduğu değerler bakımından saldırı teşkil edecek düzeye ulaşmadığı, manevi tazminat isteme koşullarının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
    O nedenle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen ve daha önce de 01.04.1998 gün ve 1998/4-251 esas 1998/265 sayılı karar olmak üzere bir çok kararında vurgulanan nedenlere işaret eden Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararının davacı anne ve baba yönünden bozulması gerekir.
    SONUÇ:Davalı vekilinin;
    1-Yukarıda (1).maddede açıklanan nedenlerle, Davacı M.. M..."le ilgili hükme ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve 216.00 YTL. ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 20.122006 gününde yapılan ilk görüşmede oybirliği ile;
    2-Yukarıda (2).maddede açıklanan nedenlerle; Davacılar A.. E.. ve Y.. ile ilgili hükme ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.12.2006 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara