Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-788 Esas 2006/802 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/8-788
Karar No: 2006/802
Karar Tarihi: 13.12.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-788 Esas 2006/802 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/8-788 E.  ,  2006/802 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 27/06/2006
    NUMARASI : 2004/297 E- 2006/250 K.

    Taraflar arasındaki “yargılamanın iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.03.2005 gün ve 2004/279-2005/154 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 20.10.2005 gün ve 2005/6259-7083 sayılı ilamı ile; (...Davacı Beykonak Belediye Başkanlığı vekili, Hazinenin koşullu satışı ile vekil edeni belediyeye geçen dava konusu 111 ada 3 parselin davalı ve temlikin yapıldığı tarihte görevli olan belediye yetkililerince anlaşarak kötü niyetle ve kısa sürede hükmen adına tescilini sağladığını açıklayarak iptal ve tescile ilişkin Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.12.1998 gün, 1998/400 esas ve 1998/329 karar sayılı kesinleşen hükmün HUMK.nun 445.maddesinin 7 ve 8.bendlerinde yazılı nedenlere dayanılarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla ortadan kaldırılmasını istemiştir.
    Davalı vekili, vekil edeninin dava konusu parseli hükmen edindiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece ileri sürülen yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin öğrenilmesi tarihinden itibaren kanunda yazılı hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı gerekçesiyle isteğin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı Belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Tapu kaydına göre 300 m2 yüzölçüme sahip 111 ada 3 parsel hükmen 24.02.1999 tarihinde davalı adına tapuya tescil edilmiştir.
    Dava, HUMK.nun 445 ve devamı maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.
    Davacı belediye vekili, yetkisiz belediye temsilcisi ile davalının hile ve hud’ası sonucu temlike esas olan işlemlerin ve hükmün alındığını açıklayarak tapu kaydının oluşumuna esas olan yukarıda tarih ve sayısı yazılı hükmün yargılamanın yenilenmesi yoluyla ortadan kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece, kamu tüzel kişisi olan davacı belediyenin yönetiminde devamlılık esas olduğu, temlikin yapıldığı tarihte durumun belediyeyi temsile yetkili kişilerce bilindiği, ileri sürülen sebeplere dayanılarak davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Gerçektende, HUMK.nun 445.maddesinde yazılı sınırlı nedenlere dayanılarak yargılamanın yenilenmesi davasının dinlenebilmesi için aynı Kanunun 447.maddesinde yazılı süreler içerisinde açılması gerekir. Mahkemece de kabul edildiği üzere anılan maddedeki süreler hak düşürücü nitelikte olup, görevden ötürü mahkemece doğrudan doğruya gözönünde tutulması gerekir. Ancak, somut olayda; davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi bakımından dava konusu parselin hükmen davalıya geçiş şekli ve yapılan işlemlerin bilinmesinde yarar bulunmaktadır. Dosya arasındaki belgelere göre; kumluk niteliğiyle Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan dava konusu parsel ve dava dışı toplam 134 kıta taşınmazın konut alanı olarak kullanılmak üzere istek üzerine Beykonak Belediye Başkanlığına 2942 sayılı Kanun uyarınca satışına dayanılarak 20.10.1998 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Bu aşamadan sonra, şimdiki davanın davalısı A... K....’nün Beykonak Belediye Başkanlığı aleyhine 111 ada 3 parselin tapu kaydının iptal ve tescili için Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesine 10.12.1998 tarihinde açtığı dava, Belediye Meclisince alınan 10.12.1998 gün ve 1998/6 sayılı karar uyarınca dava konusu parselin davalıya satılmasına karar alınmış, davalı Beykonak Belediyesini temsilen belediye meclisi üyesi Musa Dalgıç isimli kişinin davayı kabul etmesi üzerine aynı tarihte davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyizinden feragat edildiğinin bildirilmesi üzerine 14.01.1999 tarihinde kesinleştiği açıklanmıştır. Görüldüğü üzere; dava konusu parselin satışı, satış işlemlerinin yapılması, davanın açılması ve sonuçlandırılması aynı tarihte yapılmıştır. Belediye tüzel kişiliğinin yargı mercilerinde temsil durumu Belediye Kanununda düzenlenmiştir. Belediye meclisi üyesinin mahkemeler önünde belediyeyi temsil ve belediye aleyhine açılan bir davayı kabul yetkisi bulunmamaktadır. Ayrıntıları dosya arasındaki belgelerde yazılı olduğu üzere, davalının temlikin yapıldığı tarihte davacı belediyeyi temsil eden yetkisiz kimselerle el ve işbirliği içerisinde hareket etmek suretiyle temlik işlemini yaptığı anlaşılmaktadır. Tüm bunlardan ayrı belediye meclisi kararındaki bilgilere göre, belediye başkanı İ.. G...’a da 111 ada 4 parselin satılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
    Yargılamanın yenilenmesi davasının HUMK.nun 447.maddesinde yazılı sürenin öğrenildiğinden söz edilebilmesi için, yapılan bu işlerden belediyenin yetkili temsilcilerinin haberdar olması gerekir. Temlikin yapıldığı tarihte belediye başkanı olan kişinin de davalı gibi başka bir parseli edindiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine ve dava konusu parselin edinme şekline göre, temlikin yapıldığı tarihte görevli belediye temsilcisinden bu hususu dava yoluyla ileri sürmesini beklemek mümkün olmaz. Bu durumda, yapılan yerel seçimler sonucu seçilen yeni başkanın durumu öğrendiği tarihten itibaren sürenin hesap edilmesi gerekir. Somut olayda, belediyeyi temsile yetkili olan yeni başkanın seçildiği tarihten itibaren kanunda yazılı süre içerisinde davanın açıldığı görülmüştür. Tüm bu açıklamalar karşısında yerel mahkemenin sürenin geçmiş olmasına ilişkin nitelendirme ve kabulüne katılmak mümkün olmamıştır. Davanın süresinde açıldığının kabulü ile iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir...) gerekçesiyle hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmek ve yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN : Davacı Beykonak Belediye Başkanlığı
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki bilgi ve belgeler okunduktan sonra gereği düşünüldü:
    Dava, HUMK.nun 445/1.fıkrası yoluyla aynı maddenin 7 ve 8.bentleri ile aynı Kanunun 446, 457 ve devamı maddeleri gereğince açılan yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.
    Davalı Beykonak Belediye Başkanlığının dava dilekçelerinde; yetkisiz belediye temsilcisi ile davalının hile ve hud’ası sonucu temlike esas olan işlemlerin ve hükmün alındığını açıklayarak tapu kaydının oluşumuna esas olan Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.12.1998 gün, 1998/400 esas ve 1998/329 karar sayılı hükmün yargılamanın yenilenmesi yoluyla ortadan kaldırılmasını istemiştir.
    Mahkemece, kamu tüzel kişisi olan davalı belediyenin yönetiminde devamlılık esas olduğu, temlikin yapıldığı tarihte durumun belediyeyi temsile yetkili kişilerce bilindiği, ileri sürülen sebeplere dayanılarak davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Gerçektende, HUMK.nun 445.maddesinde yazılı sınırlı nedenlere dayanılarak yargılamanın yenilenmesi davasının dinlenebilmesi için aynı Kanunun 447.maddesinde yazılı süreler içerisinde açılması gerekir. Mahkemece de kabul edildiği üzere, anılan maddedeki süreler hak düşürücü nitelikte olup, görevden ötürü mahkemece doğrudan doğruya gözönünde tutulması gerekir. Ancak, somut olayda; davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi bakımından dava konusu parselin hükmün davalıya geçiş şekli ve yapılan işlemlerin bilinmesinde yarar bulunmaktadır. Dosya arasındaki belgelere göre; kumluk niteliğiyle Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan dava konusu parsel ve dava dışı toplam 134 adet taşınmazın konut alanı olarak kullanılmak üzere istek üzerine Beykonak Belediye Başkanlığına 2942 sayılı Kanunun 30 ve 39.maddeleri uyarınca satış yapılmış ve 20.10.1998 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Bu aşamadan sonra, şimdiki davanın davalısı A... K...’nün Beykonak Belediye Başkanlığına karşı 111 ada 3 sayılı parselin tapu kaydının iptali ve tescili için Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinde 10.12.1998 tarihinde açtığı dava, belediye meclisince alınan 10.12.1998 gün ve 1998/6 sayılı karar gereğince dava konusu parselin davalıya satılmasına karar alınmış, davalı Beykonak Belediyesini temsilen belediye meclisi üyesi M.... D.... isimli kişinin davayı kabul etmesi üzerine aynı tarihte davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın tebliğ edilmesi üzerine o dönemin belediye başkanı İ.. G.. ve davalı A.. K...’nün hükmün temyizinden feragat ettiklerini bildirmesinden sonra mahkemece verilen kabul kararı 14.01.1999 tarihinde kesinleştirilmiştir.
    Olayın özelliği gereği; uyuşmazlığı ilgilendiren kanun maddelerine de değinmekte yarar vardır. HUMK.nun 445/7.bendinde; “Mahkümunleh tarafından hükme müessir diğer bir hile ve hud’anın kullanılmış olması,” 8.bendinde ise; “Vekil ve mümessil olmayan kimseler huzuriyle davanın niyet ve hükmedilmiş olması,” hallerini yargılamanın yenilenmesi sebepleri olarak kabul edilmiştir. HUMK.nun 446.maddesinde de, “Alacaklılar veya mahkûmunaleyh makamına kaim olanlar, borçluları veya makamına kaim oldukları kimseler aleyhinde sadır olan hükümler hakkında mahkûmunleh ile mahkûmunaleyh beyninde bilittifak kendilerine karşı vukuu bulan hile sebebiyle iadei muhakeme talebinde bulunabilir,” denilmiştir. Aynı Kanunun 447/1.fıkrası ise; “...Hilenin keşfolunduğu...”, 445.maddenin 8 ve 9.hallerinde; “hükmün mahkûmunaleyhe veya hakiki vekil veya mümessile tebliği tarihinden itibaren üç aydır” açıklamasına yer verilmiştir.
    Hile; gerçekte var olan olayların bilerek gizlenmesi veya gerçek dışı olaylara (vakıalara) mal etmek suretiyle diğer tarafın aldatılması (iğfal edilmesi)’dır. Hükmü etkileyen hile ve hud’anın (hud’anın lüğattaki anlamı: Aldatma, oyun, hile, desise, dalavere, tertip, düzen) her olayın gelişim biçimine göre takdiri tamamen hakime aittir. Olayların gösterdiği gelişmelere göre hükme etkili olan ve yargıyı yanılgıya götüren tüm olayların hile sayıldığı kabul edilmektedir. Maddedeki hilenin diğer Kanunlardaki hileden ayrı olarak daha geniş bir anlamda hükme etki eden pek çok fiil ve hareketlerin hile şeklinde nitelendirilmesi ve olayların gelişimine göre ne gibi hallerin hile teşkil edebileceğinin hakim tarafından takdiri gerekmektedir. Hakim bir taraftan bu inceleme ve araştırmayı yaparken, öte yandan özellikle Borçlar Kanununda düzenlenen hilenin unsurlarına bağlı kalmaksızın ne gibi ifade ve eylemlerin yargılamanın yenilenmesini gerekli kılacağını değerlendirmesi gerekecektir.
    Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada kabul edilen görüşlere göre, HUMK.nun 445/7.bendinde öngörülen hileli davranış olumlu (aktif) bir eylem biçiminde olabileceği gibi, çekinme ve susma gibi olumsuz (pasif) bir şekilde de ortaya çıkabilir. Bütün sorun bu hilenin hükmü etkilemiş olup olmadığını tespite, gerek olumlu ve gerekse olumsuz davranışın bilerek yapılıp yapılmadığını belirlemekte toplanmaktadır. Somut olguda; belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleriyle davalının olay içerisinde gelişen tutum ve davranışlarının hile teşkil ettiği, belediyeyi temsile yetkili bulunmayan kişilerin davaya katıldığı, davayı kabul ettikleri ve buna bağlı olarak HUMK.nun 445/7 ve 8.bentlerindeki hukuki sebepler ile HUMK.nun 446.maddesinde belirtilen hukuki sebeplerin açık bir biçimde oluştuğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Şu halde, HUMK.nun 447.maddesinde açıklanan hak düşürücü sürenin az yukarıda açıklanan olaylar karşısında hangi tarihte başlaması gerektiği hususu uyuşmazlık konusu teşkil etmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, 28 Mart 2004 tarihinde yapılan yerel seçimlerden sonra yeni belediye başkanının ve belediye meclisi üyelerinin 29.03.2004 tarihinde görevlerine başladıkları ve bu tarihten sonra yaptıkları araştırma ve inceleme sonucu 23.06.2004 tarihinde de yargılamanın yenilenmesi davasını açtıkları, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundukları, Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi ile Kumluca Asliye Ceza Mahkemesinde açılan ceza davalarının bulunduğu belirlenmiştir.
    HUMK.nun 446.maddesinden de anlaşıldığı üzere; yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilmesi için, şu koşulun gerçekleşmesi gerekir. Hükmün, aleyhine olan tarafın haleflerine veya alacaklılarına zarar vermek için davanın taraflarının anlaşarak hile ile o taraf aleyhine hükmün verilmesini sağlamış olmaları halinde, hüküm, aleyhine olan tarafın halefleri (örneğin mirasçıları ya da olayımızda olduğu gibi belediye başkanı veya yetkili temsilcisi) veya alacaklıları o hükme karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurabilirler. Somut olayda, Beykonak Belediyesinin tüzel kişilik olarak zarar gördüğü bir gerçektir. HUMK.nun 446.maddesi, hile bakımından özel ve istisnai bir durum getirdiği açıktır. Hükmün taraflarının yargılamanın yenilenmesini isteyemeyecekleri bir halde, tarafların halefleri ve alacaklıları bakımından, ayrı bir yargılamanın yenilenmesi sebebi kabul edilmiştir. Bu sebep doktrinde; HUMK.nun 445.maddesinde sınırlı olarak belirtilen on sebep dışında, 11.hukuki neden olarak kabul edilmekte ve tanımlanmaktadır.
    Kural olarak, yargılamanın yenilenmesi için gerekli başvuru süresi en erken, ceza kovuşturması söz konusu olduğu durumlarda ceza mahkemesi, hukuk davası söz konusu olduğu hallerde ise, hukuk mahkemesi kararının kesinleştiği ve en son ise hilenin öğrenildiği (keşfolunduğu) tarihten itibaren başlayacağı kabul edilmektedir.
    Saptanan bu somut ve hukuki olgular ile açıklanan kanun maddeleri karşısında; belediye tüzel kişiliğinin yargı organları önünde kimin tarafından temsil edileceği hususu Belediye Kanununda düzenlenmiştir. Dönemin Belediye Başkanı İ.. G.., davalı A.. gibi Hazineden belediyeye intikal eden taşınmazlardan 111 ada 4 sayılı parseli almıştır. A..’ye haricen taşınmazı satan M.. B... ile davada belediyeyi temsile yetkisi ve görevi olmadığı halde davaya katılan ve belediye adına davayı kabul eden M... D..’ın belediye meclis üyesi oldukları, 134 adet taşınmazın toplam 667.810.000.000.-TL’ye Hazine tarafindan belediyeye satıldığı halde, anılan taşınmazların satış protokolündeki amacına aykırı olarak ve usulsüz bir biçimde karşılıksız olmak üzere değişik kişilere ve belediye mensuplarına devredildiği, bu haliyle belediyenin zarara sokulduğu, davalı A.. yararına kabul edilen davanın, dava tarihi, cevap dilekçesi ile belediye meclisinin kabul ve sulhe ilişkin karar ve hüküm tarihlerinin aynı olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. O halde, dosya kapsamına ve dava konusu 134 adet taşınmazın edinme şekline, dönemin Belediye Başkanı İ.. G... ile bazı belediye meclisi üyelerinin de bizzat taşınmaz aldıklarına, olayın gelişimine ve tarafların el ve işbirliği içerisinde bulundukları anlaşıldığına göre temlikin yapıldığı tarihte görevli belediye başkanı ile belediye meclisi üyelerinden bu hususu dava yoluyla ileri sürmelerini beklemek mümkün değildir. Çünkü sözü edilen işlemler adı geçenlerin sorumluluklarını gerektirmektedir.
    Şu halde, somut olayın özelliğine göre, yapılan yerel seçimler sonucu seçilen yeni başkanın veya başkanın yerine yetkili ve görevli olan kişilerin durumu öğrendiği tarihten itibaren HUMK.nun 447.maddesinde açıklanan hak düşürücü sürenin başladığının kabulü gerekir. Bu ilke karşısında, yeni belediye başkanı 29 Mart 2004 tarihinde görevine başladığı, dosya kapsamına göre belediyece Hazineden devralınan 278 adet parselin özel şahıslara satışının yapıldığı, bu taşınmazların ihtilaflı olan 124 adedinin ihale ile, zilyedi bulunan yada ihtilafsız olan 154 adedinin ise mahkeme kararı ile satıldığı anlaşılmaktadır. Hayatın olağan akışı gereğince bu çapta ve miktarda yapılan işlemlerin hangisinde ne ölçüde usulsüzlük yapıldığının saptanmasının belirli bir süreyi alacağı açıktır. Seçimden sonra gelen yeni yönetim de bu şekilde tüm işlemler üzerinde gerekli araştırmayı yapmış, usulsüzlükleri tespit etmiş, arkasından dosya kapsamına göre, hem mahkeme hakimi aleyhine HSYK’ya başvurmuş, hem de önceki yönetimde görevli olan belediye başkanı ile belediye meclis üyeleri aleyhine İçişleri Bakanlığına şikayette bulunmuş, bu nedenle bu kişiler aleyhine 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanunun 6.maddesine göre soruşturma yapılmış, sonuçta Kumluca Kaymakamlığı İdare Kurulunun verdiği 24.12.2004 gün ve 2004/21 sayılı kararla; soruşturma konusu olan Hazine ile belediye arasında düzenlenen protokole uyulmadan satış yapıldığı ve belediye meclisinde şahıslarına menfaat kazandırmak için davalarının kabul ve sulhen tesviyesi hakkında karar aldığı yönündeki iddialar hakkında soruşturma izni verilmemesine, ancak; belediye meclisinden alınan söz konusu kararlarla davaların belediye aleyhine sonuçlandırılarak belediyenin zarara uğratılması iddiası nedeniyle bu kişilerin TCK.m.240’ta öngörülen görevi kötüye kullanma suçunu işledikleri anlaşıldığından haklarında soruşturma izni verilmesine karar verilmiştir. Dosya içeriğinde bu kararın akibeti belli değildir.
    O halde; yapılan usulsüzlüklerin ve hilenin keşfolunmasının belirli bir süreyi alacağının tabii olmasına göre, HUMK.nun 447.maddesinde öngörülen hak düşürücü süre henüz geçmeden 23.06.2004 tarihinde davanın açıldığı sonucuna varılmalıdır. Öyle ise, verilen bu süre ikinci bir süre olarak da değerlendirilemez.
    Hal böyle olunca; Özel Daire bozma ilamında açıklanan gerekçelerde gözetilerek yargılamanın yenilenmesi davasının süresinde açıldığının kabulüyle Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesine ait 10.12.1998 gün ve 1998/400 esas, 1998/329 sayılı kararının yargılamanın yenilenmesi yoluyla HUMK.nun 445/7 ve 8.bentleri ile aynı Kanunun 446 ve 447.maddeleri gereğince ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davacı Konak Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.12.2006 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    Somut olayda;
    Dava tarihi, davanın kabul edildiği tarih ve karar tarihi aynıdır. Yani davanın açıldığı tarihte, duruşma yapılmış, taraf teşkili sağlanmış ve karar verilmiştir. Bu tarih 10.12.1998 tarihidir.
    Duruşmaya davalı belediyeyi temsilen, M.. D.. katılmıştır. Bu şahsın belediyeyi temsil yetkisi yoktur.
    Ancak;
    Karar davalı belediyeyi temsile yetkili olan belediye başkanına bizzat tebliğ edilmiştir. Yetkili belediye başkanı da temyizden feragat etmiş ve karar 14.01.1999 tarihinde kesinleşmiştir.
    Belediyenin yetkisiz kişi tarafından temsil edilmesi, davayı kabule yetkisi olmadığı halde, kabul beyanında bulunması ve olaya tarafların hile karıştırması gibi hususlar temyiz konusu yapılacak ve temyiz aşamasında incelenecek konulardır.
    Yargılamanın yenilenmesi davası belediye tarafından 23.06.2004 tarihinde açılmıştır.
    Olayda yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak HUMK.nun 445/7-8.maddelerine dayanılmıştır.
    HUMK.nun 445/7.maddesinde; karşı tarafın hile kullanmış olması hususu düzenlenmiştir. Bu tarafta davacıdır. Halbuki olayda, belediyeyi temsile yetkisi olmayan şahsı mahkemeye gönderen ve davayı kabul ettiren, taşınmazı davacıya satan taraf davalı belediyedir. Davacı tarafın bir hilesinden bahsetmek mümkün değildir. 0 nedenle bu fıkraya olayda dayanılamaz. Bir an için davaya hile karıştıranın davalı ile birlikte, davacı tarafta olduğu kabul edilse dahi, kararın kesinleştiği tarih olan 14.01.1999 tarihinden, bu davanın açıldığı 23.06.2004 tarihine kadar 6,5 yıl gibi bir süre geçmiştir. Bu sebebe dayanılarak yargılamanın yenilenmesinin istenilebilmesi üç aylık sükutu hak süresine tabidir. Bu süre davalı yönünden kararın tebliğ edildiği ve kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Zira tebligat yapılmakla, davalı taraf diğer tarafın hilesini öğrenmiştir. 3(üç) aylık süre geçmiştir. Zaten kendi hilesine dayanarak yargılamanın yenilenmesini isteyemez. Bu halde dahi, sükutu hak süresi geçmiştir.
    HUMK.nun 445/8.maddesi, vekil veya mümessil olmayan kişiler huzuru ile davanın görülmüş olmasını da yargılamanın yenilenmesi sebebi saymıştır.
    Bu halde de; yargılamanın yenilenmesini isteme süresi, hükmün, aleyhine hüküm verilen tarafa tebliği ve kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren üç aydır. Bu fıkra yönünden de hak düşürücü süre geçmiştir.
    İddia edildiği gibi; Olayın içinde eski belediye başkanının olması, yeni seçilen belediye başkanı yönünden yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilmesi için ikinci bir hak düşürücü süreden faydalanmasına olanak vermez.
    Devlette devamlılık esastır. Eğer yapılan işlemlerde, eski belediye başkanına atfı kabil bir usulsüzlük, hile, kusur veya görevi kötüye kullanma durumu varsa bu onun şahsi sorumluluğunu gerektirir. Temyizde ileri sürülmesi gereken hususların, olağanüstü kamu yolu olan yargılamanın yenilenmesi talebi ile elde edilmesi düşünülemez. Hele yeni belediye başkanına ikinci bir süreden faydalanma imkanı sağlamak, kanunda olmayan bir halin varmış gibi verilmesi anlamına gelir. Mahalli mahkeme kararının onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

    Hemen Ara