Taraflar arasındaki “boşanma“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 08.03.2005 gün ve 2003/1903 E.,2005/311 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 20.06.2005 gün ve 2005/7440-9551 sayılı ilamı ile, (...Davacıdan aktarılan sözler boşanma nedeni olarak kabul edilemez. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda ; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılması nedeniyle boşanma isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ile 12.05.2003 tarihinde evlendiklerini, evlendikleri ilk günden itibaren eşi ve ailesinin baskısı ile evlilik birliğinin devam ettiğini ve aynı evde birlikte yaşadıkları için hayatın çekilmez bir hal aldığını, en ufak bir olayda eşi, annesi ve babası tarafından şiddete maruz kaldığını, ailesi ile görüştürülmediğini adeta bir zindan hayatı yaşadığını, ailesinin bu durumu öğrenince savcılığa ihbarda bulunarak kurtarılmasını sağladığını ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini ve maruz kaldığı fena muamele nedeniyle 3.000.000.000 TL.manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tarafların kaçarak evlendiğini, davacının evinden hiçbir çeyiz eşyası getirmediğini, davacının babasının düğünde bir bilezik, akrabalarının da 3 çeyrek altın taktığını bunları da davacının davalıyı terk edip babasının evine giderken beraberinde götürdüğünü, tarafların boşanma olayında davalıya atfedilebilecek bir kusur olmadığını, davalının hala davacı eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin ”Toplanılan delillerden davalının davacıya müstakil ev açmayarak davacıyı kendi ailesi ile yaşamak durumunda bıraktığı birlikte yaşadıkları dönemde de davalının davacıya şiddet uyguladığı üzerinde korku yarattığı, taraflar arasında güvene dayalı bir ilişkinin kalmadığı müşterek hayatı yürütmesi kendilerinden beklenmeyecek derecede evlilik birliğinin davacı yönünden temelinden sarsıldığı anlaşılmıştır.” gerekçesiyle davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dosya kapsamından davalının yargılama sırasında davacıyı kaçırdığı ve zorla alıkoyduğu bu nedenle henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte mahkum olduğu, boşanma kararı verildikten sonra davacının babası tarafından davalının bıçaklandığı ve dalağının alındığı ileri sürülmüş olduğundan bu evliliğin yürümeyeceği anlaşılmış olup delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, direnme kararı usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki Özel Dairece sair hususlar incelenmemiştir.
O halde, sair hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle sair hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine 06.12.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.