Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 4.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.09.2005 gün ve 2005/832-1324 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 26.12.2005 gün ve 2005/14103-14415 sayılı ilamı ile; (....Davada, davacının, davalının Bursa Mağazasından 623-YTL.’lik mal satın aldığını, 72-YTL.sinin peşin ödendiğini, kalan miktarın da aylık 55-YTL.’den 10 eşit takside bölündüğünü, taksitlerin tümünün eksiksiz ve tam olarak zamanında davacı tarafından ödendiğini, davacının davalıya hiç borcu kalmadığını buna rağmen davalı tarafından davacı aleyhine Bursa 8 icra Müdürlüğünün 2005/444 esas sayılı dosyası ile haksız olarak icra takibi yapıldığını, takip sonucunda da davacının yokluğunda çilingir vasıtasıyla evine girilip, evinde haciz yapılarak davalının bu haksız eylemi sonucu davacı olan öğretmenin itibarı zedelendiği, büyük acı ve ızdırap duyduğundan bahisle davalıdan 5000(Beşbin)-YTL.manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş, davalı taraf davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece “taraflar arasındaki alım-satım sözleşmesi uyarınca, davacı yapılan taksit sözleşmesine göre bütün taksitlerini dosyaya sunulan ödeme belgelerine göre, zamanında ödemiş son taksiti de 2004 yılı Nisan ayında ödeyerek davalıya olan borcunu kapatmıştır.Buna rağmen davalı tarafından, kayıtları incelenmeden gerekli dikkat ve özen gösterilmeden davacının borçlu olduğu kabul edilerek hakkında icra takibi yapılmış, takip sonucunda davacının yokluğunda çilingir vasıtasıyla evine girilerek eşyalarının haczedildiği davalının bu haksız eylemi sonucunda davacının sinirlendiği, üzüntü duyduğu, çevresince kişiliğinin rencideye uğradığı mülkiyet, konut dokunulmazlığı, kişilik hakları ihlal edildiği eylemin manevi tazminatı gerektirdiği, tazminat miktarı da tarafların sosyal ekonomik durumları soyut olarak değerlendirildiğinden bahisle” davanın kısmen kabulüyle davalı aleyhine 2 500-YTL manevi tazminata hükmedilmiş, hüküm davalı temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.10.2001 tarih, 2001/4-1016 E.-2001/757 K.sayılı ilamında “kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Manevi tazminat bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir. Bir yönüyle de insanlardaki kırgınlık ve kızgınlığı, hatta intikam duygusunu tatmin etmek aracıdır. Amacı, olaydan duyulan acı, ızdırap, elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamaktır. Hükmedilecek para zarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır ve bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın giderilmesini de amaç edinmemiştir (YİBK.22.06.1966-7/7). Sayılan bu ana özellikleri nedeniyle de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülmemesi gerekir. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makam, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması, bunun yanında da olaya göre değişebilecek hal ve şartların bulunacağının gözetilmesi, sonuçta takdir hakkının tüm bu unsurlar nazara alınarak kullanılması gereği de unutulmamalıdır. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hak ve nisfetle hüküm verileceği de Medeni Kanunun 4.maddesinin amir hükmüdür.
Buna göre de somut olayda taraflar arasındaki olayın niteliği, tarafların sosyal ekonomik durumları, haksız eyleme (hacze) konu icra takibininde davacı tarafından itiraz edilmemesi gibi hususlar nazara alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olup, Türk Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine aykırıdır.
Mahkemece hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, fazla miktarla manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İşin esasına girişilmezden evvel davaya bakma görevinin genel mahkemeye mi yoksa Tüketici Mahkemesine mi ait olduğu hususu ön sorun olarak ele alınmış; dava niteliği itibariyle sözleşmeye değil haksız hacze dayalı olmakla Tüketici Mahkemesinin görev alanına girmeyeceği, yerel genel mahkemenin davaya bakmakla görevli olduğu kabul edilerek ilk görüşmede ön sorun oyçokluğu ile reddedilmiş; işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
İşin esasına gelince;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 06.12.2006 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.