Esas No: 2006/10-722
Karar No: 2006/730
Karar Tarihi: 15.11.2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/10-722 Esas 2006/730 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu 2006/10-722 E., 2006/730 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "tesbit davası"ndan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.03.2005 gün ve 1071-151 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 12.07.2005 gün ve 4936/8109 sayılı ilamı ile, (...1.Dava Tedaş Genel Müdürlüğü aleyhine açılmıştır. Husumet konusu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 187. maddesinde yer alan ilk itirazlardan olmadığı için, davanın her safhasında taraflarca itiraz konusu yapılabileceği gibi, mahkemece de resen nazara alınabilir.
Davalı Tedaş vekili yargılama sırasında husumet itirazında bulunarak, iş kazasının meydana geldiği işyerinin ayrı tüzel kişiliğe sahip S…
….. Elektrik Dağıtım Müessesesinin yetki alanında meydana geldiğini bildirmiştir.
S…
…. Elektrik Dağıtım Müessesesinin ticaret siciline tescil ve ilanının, davanın açıldığı 21.09.2004 tarihinden önce yapıldığı dosya içerisindeki 30.06.1994 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun "iş kazasının vuku bulduğu .... Elektrik Dağıtım Müessesi Müdürlüğünün dava tarihinden önce Ticaret Siciline tescil ve bu suretle hükmi şahsiyet kazanmış bulunmasına göre, davalı tarafın husumet itirazının yerinde olduğu" şeklinde özetlenen 14.09.2000 tarih ve 21-1668/1763 sayılı kararına göre temsilcide yanılgıya düşüldüğü gözetilerek husumetin S…
…… Elektrik Dağıtım Müessesesine yöneltilmesi için davacıya mehil verilerek davaya iştirakinin sağlanması ve yargılama sonucu ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi davalı Tedaş hakkındaki davanın ise husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
2.Davacı, sürekli işgöremezlik derecesinin tespitini istediği halde, talep aşılarak, davacının iyileşmesinin 9 aya kadar uzayabileceğine ve bu süre boyunca mesleğini icra edemeyeceğine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda kısmen direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş kazası sonucu oluşan maluliyet halinin tespiti istemine ilişkindir.
Dava, TEDAŞ Genel Müdürlüğü ve SSK hakkında açılmış olup, yerel mahkemece, yapılan araştırma sonucunda istemin kabulüne karar verilmiştir.
Yüksek Dairenin, yukarıda tam metni yazılı bozma kararının 1. bendine karşı yerel mahkemece, BK"nun 179. Maddesi ve üçüncü şahıslara müessesenin devri ile ilgili genel ilan yapılmaması gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Borçlar Kanununun 179. maddesi, bir mamelekin veya bir işletmenin devralınmasını düzenlemekte olup, anılan hüküm uyarınca; bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimsenin, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olacağını, iki yıl süreyle evvelki borçlunun da devralanla birlikte müteselsilen mesul kalacağı belirtilmektedir.
Davaya konu somut uyuşmazlıkta, davacı, 15.8.1993 tarihinde çalışmaya başladığı TEK. Sakarya Elektrik Dağıtım Müessesesinde 23.06.1994 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanmıştır. 21.09.2004 tarihli dava ile "yeniden muayenesi ile maluliyetinin tesbitine" karar verilmesini istemektedir.
30.6.1994 günlü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde; TEK Sakarya Dağıtım Müessesesinin unvan değişikliğine giderek, TEDAŞ Sakarya Elektrik Dağıtım Müessesesi adını aldığı, durumun 21.6.1994 tarihinde tescil edildiği, 17.8.1995 günlü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ise, S…
…..Elektrik Dağıtım AŞ"in ana sözleşmesi tescil ve ilan edildikleri anlaşılmaktadır. Ana sözleşmenin "Kuruluş" başlıklı 2. maddesinde; Sakarya Elektrik Dağıtım Müessesesinin, Yüksek Planlama Kurulunun 233 sayılı KHK"nin 22. maddesine istinaden aldığı 25 Kasım 1993 tarihli kararı ile merkezi S…
….."da olmak üzere S…
….. Elektrik Dağıtım AŞ adı altında Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi"nin Bağlı Ortaklığı haline dönüştürüldüğü belirtilmektedir.
Yüksek Planlama Kurulunun 17.03.2004 tarih ve 2004/3 sayılı Kararı ile kabul edilmiş olan "Elektrik Enerjisi Sektörü Reformu ve Özelleştirme Strateji Belgesi"nde yer alan eylem planı çerçevesinde Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ."nin özelleştirme hazırlık çalışmaları sürdürülmekte olup, bu kapsamda sözkonusu Yüksek Planlama Kurulu kararı ekinde yer alan 21 adet görev bölgesinin şirketleştirilmesi ile ilgili olarak, 4046 sayılı Kanunun 4. maddesi çerçevesinde 14 adet şirket kurulmuş, TEDAŞ"ın mevcut bağlı ortaklıklarından Körfez Elektrik Dağıtım A.Ş. Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. bünyesinde tek bir şirket olarak birleştirilmiştir.
8.6.1984 tarih ve 233 Sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin, 12.04.1990 tarih ve 420 sayılı KHK"nin 10. maddesi ile değişik 15. maddesinde müesseselerin, statülerinin ticaret sicillerine kayıt ve ilanı ile tüzel kişilik kazanacağı, 16/1. maddesinde müesseselerin tüzel kişiliğe haiz olduğu, 22. maddesinde müessesenin bağlı ortaklık haline dönüştürülebileceği ifade edilmektedir.
Davalı TEDAŞ"ın 15 Eylül 1993 gün ve 21699 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla 233 sayılı KHK"nin 3.maddesine göre TEK kurumundan ayrılarak iki ayrı İktisadı Devlet Kuruluşu olarak kurulduğu, ayrıca 26 Ocak 1994 gün ve 21830 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ana statüsü ile organlarının görev alanının belirlendiği, 4 Mayıs 1994 gününde tescilinin yöntemince yapılarak ilan edildiği, buna bağlı olarak Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) bünyesinde kurulmuş olan müesseselerde unvan değişikliğine gidildiği, açıklanan bu yasal süreç dikkate alındığında ise, BK"nun 179. maddesi kapsamında bir işletmenin devralınması olgusunun somut uyuşmazlıkta gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemenin, Ticaret Sicil Gazetesinde yapılan ilanın üçüncü kişilerce bağlayıcı olmayacağına ilişkin direnme gerekçesine gelince; Türk Ticaret Kanununun, "tescilin üçüncü şahıslara tesirini" düzenleyen 38. maddesinde; ticaret sicili kayıtları, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü şahıslar hakkında, kaydın gazete ile ilan edildiği günü takip eden iş gününden itibaren hüküm ifade edeceği, "sicille itimadı" düzenleyen 39. maddesinde ise, üçüncü şahısların, kendilerine karşı hüküm ifade etmeye başlayan kayıtları bilmediklerine ilişkin iddiaların dinlenmeyeceği hükme bağlanmış olması karşısında, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yapılan ilanı yeterli görmeyen yerel mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan olgular ve Hukuk Genel Kurulunun 06.12.2000 gün ve 2000/21-1668-1763 sayılı kararı dikkate alındığında, husumetin, dava tarihinden önce tüzel kişilik kazanmış bulunduğu açık bulunan Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ"ne yöneltilmesinde yasal zorunluluk bulunmakta olup, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 15.11.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Direnme konusu olayda İktisadi Devlet Teşekküleri hukukuna ve Yüksek Yargıtayımız"ın mustakar içtihatları ile teşekkül eden maddi ve şekli hukuka en ufak bir aykırılık yoktur. Üzerinde durulması gereken husus, sorumluluğu doğuran iş kazasının meydana geldiği tarih ile S…
….. Elektrik Dağıtım A.Ş."nin kuruluş tarihinin ne olduğudur. Eğer iş kazası, davalı TEDAŞ"a bağlı S…
….. Eletrik Dağıtım A.Ş."nin kuruluşundan önce meydana gelmişse direnme kararı doğru, sonra meydana gelmişse bozma kararı doğru kabul edilmek zorundadır.
Çünkü;
1- Müessese veya anonim şirketin hukuki varlık kazandığı tarihten önceki borçlardan TEDAŞ"ın dahi sorumlu olduğu, mutlak ve tartışmasızdır. Borcun kaynağının sözleşme, haksız fiil veya diğer bir tipe dayanması sonuca etkili değildir. Gerek yeniden kuruluş yoluyla oluşan ve gerekse önceden varolan tüzel kişiler arasında mamelek ve işletme devri BK.179 hükmünde düzenlenmiş olup devreden tüzel kişinin 3.kişilere karşı sorumluluğu akitle bertaraf edilemeyecek şekilde ve amir hüküm muhtevasında kanunla düzenlenmiştir.(BK.179). Bu kuralın İktisadi Devlet Teşekkülerindeki devir ve oluşumlarda da uygulandığı hususunda herhangi bir hukuki tartışma yoktur.(233 sayılı Kanunun Hükmündeki Kararname, madde1, madde 4/2, madde 16) İçtihat da bu yöndedir.
2-Alacaklı, hem devredene ve hem devralan tüzel kişiye birlikte veya ayrı ayrı yönelebilir. Anonim şirket öncesinde var olan işletme veya tüzel kişilik üzerinde tasarrufta bulunanın, bir kısım mameleklerini ve coğrafi alanı başka bir hukuki varlığa devredenin üst kuruluş olduğu, alt kuruluşun kendi varlığı üzerinde devir, sona erdirme gibi tasarruf yetkisi bulunmadığı unutulmamalıdır.
3-Somut olayımızda, iş kazası tarihi 23.06.1994"dür. S…
….. Elektrik Dağıtım A.Ş."nin ticaret siciline tescil edildiği tarih, yani hukuki varlığın 3.kişilere karşı ticaret sicili gazetesi yoluyla ilanen duyurulduğu tarih, 30.06.1994"dür. Yani S…
…… Elektrik Dağıtım A.Ş. hukuken ortada yokken TEDAŞ"ın sorumluluk alanında ve sorumluluk döneminde kaza meydana gelmiştir. Şimdi Borçlar Kanunu 179 hükmü, devir ve teşekkül öncesi borçlardan devreden hükmi şahsiyet olarak TEDAŞ"ın sorumlu tuttuğu açıkca belli iken, hangi hukuki sebeple direnme kararını geçersiz sayabiliriz. Yüksek 10.Hukuk Dairesinin dayandığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararındaki olay, direnmedeki olayla tamamen ayrı karakterdedir. Orada iş kazası tarihi müessesinin teşekkül, tescil ve ilanından sonra meydana gelmiştir.Somut olayın özelliği gözetilmeden ve ferdileştirilme yapılmadan dayanılan genelleme ve kıyaslar, hukuk adamı için en tehlikeli tuzaklar olarak işlev görmektedir. Bu itibarla devir öncesi meydana gelen kazalara uyarlanma imkanı bulunmayan kararların olayımıza emsal oluşturamıyacağı tartışmasızdır.
Açıkladığım bu nedenlerden ötürü, hükmün onanması gerektiği inancıyla, sayın çoğunluk kararına katılmamaktayım. 15.11.2006