Taraflar arasındaki “şikayet“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu 1. İcra Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 9.11.2005 gün ve 2005/170 E. 2005/240 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 7.3.2006 gün ve 2006/1015 E. 2006/4464 K. sayılı ilamı ile, (...Şikayetin konusu borç miktarını aşacak şekilde haciz yapıldığı için taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması isteminden ibarettir. Şikayetçi takip dosyasında taraf olmadığı gibi adı geçen payına haciz konulmadığından haczin kaldırılması isteminde bulunabilmesi için gerekli aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda, istemin öncelikle anılan gerekçe ile reddi söz konusu olacağından ve aktif husumet ehliyetinin resen gözetilmesi gerektiğinden İİK"nun 363. maddesi gereğince hükmün kesin olduğundan söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle icra mahkemesinin 13.12.2005 tarih ve 2005/170-240 sayılı temyiz talebinin reddine yönelik kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verildikten sonra işin esasının incelenmesine geçildi:
Gereği düşünüldü :
Kesinleşen icra takibinde borçlunun ölü babası G..A.."den intikal edecek taşınmazlardaki hisselerine haciz şerhinin işlendiği ve icra memurunun bu haciz işleminde usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmaktadır. Borçlunun kardeşi olup üzerine haciz konulan taşınmazlarda hissedar bulunan şikayetçinin kendi hisselerine uygulanan haciz işlemi bulunmadığından şikayette hukuki yararı yoktur. O halde, şikayetin aktif husumet ehliyetinin yokluğundan reddi yerine işin esasına girilerek İİK"nun 85/1. maddesi uyarınca fazla haciz yapıldığından bahisle bir kısım taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.