Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tire Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.05.2004 gün ve 2003/136-2004/296 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 07.11.2005 gün ve 2004/13113-2005/10638 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, müvekkilinin Güneş Sigorta A.Ş.nin acentesi olduğunu, davalının temsilcisi A.. D.."ın davalı adına 8 adet tarla için dolu sigortası yaptırdığını, prim bedellerinin bir kısmının ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40"tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından imzalanan sigorta poliçesi bulunmadığını, A.. D.. isimli şansın da müvekkilinin temsilcisi ya da ortakçısı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia savunma, toplanan kanıtlar ve dosya kapsamına göre davacının ... Sigorta A.Ş.nin acentesi olup, kendi adına dava açamayacağından aktif dava husumeti bulunmadığı, A..D.."ın sigorta poliçesini davalının temsilcisi sıfatıyla imzaladığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, ...Sigorta A.Ş.nin acentesi olup, prim tahsiline yetkili vekil tayin edilmiştir. Bu durumda mahkemece davacının işbu davayı açabileceği kabul edilerek, davalı tarafın bu yöndeki savunmasının reddi cihetine gidilmek gerekirken, davacının aktif husumete ehil olmadığının davanın reddine gerekçe yapılması doğru olmadığı gibi, davacı taraf davada primin bir bölümünün ödendiğini ileri sürdüğüne göre bu hususun kanıtlaması halinde akdi ilişkinin varlığı sonucu doğuracağından, mahkemece varsa davacıdan bu husustaki delilleri istenmek ve neticesine göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, kararın açıklanan nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, müddeabbihin miktarı itibariyle direnme kararına karşı temyiz yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir.
21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL.; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1.maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL. olarak değiştirmiştir.
Görülmekte olan davanın dayanağını oluşturan ilamsız icra takibinde, 571.500.000 TL. sigorta prim alacağı, 86.500.000 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 658.000.000 TL. nin takipten itibaren %55 faiziyle birlikte tahsili istenilmiştir.
Yerel Mahkemenin Özel Daire bozmasına konu 24.5.2004 tarihli kararı, yukarıda değinilen 5219 S.K. dan daha önce verilmiş olduğundan ve anılan tarih itibariyle önceki kararın miktar yönünden temyizi kabil bulunduğundan Özel Dairece temyiz incelemesi yapılmıştır.
Ne var ki, direnme kararının verildiği 12.7.2006 tarihinde, 5219 Sayılı Kanun’un temyiz sınırını bir milyar TL. olarak değiştiren hükmü yürürlükte olup; Hukuk Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış uygulamasına göre, temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde, temyiz isteminin ilişkin bulunduğu Yerel Mahkeme kararının verildiği tarihteki yasa hükmü esas alınmalıdır. Görülmekte olan davanın yukarıda açıklanan müddeabbihi itibariyle direnme kararı miktar yönünden kesin olup, temyizi mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, istek halinde peşin harcının iadesine, 15.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.