Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/6-712 Esas 2006/708 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/6-712
Karar No: 2006/708
Karar Tarihi: 15.11.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/6-712 Esas 2006/708 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/6-712 E.  ,  2006/708 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Burdur Sulh Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 11/05/2006
    NUMARASI : 2006/322-425

    Taraflar arasındaki "taksim" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Burdur Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.12.2005 gün ve 2005/744-2005/1157 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 06.03.2006 gün ve 2006/179-2133 sayılı ilamı ile ; (....Uyuşmazlık sekiz adet taşınmazda paydaşlığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece daha önce davanın reddine karar verilmiş ve bu kararın Dairemizce bozulması üzerine Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu yine davanın reddine karar verilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın gerekçesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davacı vekilinin 1813 nolu parsel hakkındaki hükme yönelik temyizine gelince;
    Tarafların miras bırakanlarından intikal eden taşınmazlardan bir kısmı hakkında mirasçılar arasında düzenlenen 7.7.2004 tarihli taksim sözleşmesinde yer alan 1813 nolu parsel, daha önce taraflar arasında açılıp sonuçlanan 2005/316-553 sayılı paydaşlığın giderilmesi dosyasında dava konusu yapılmadığından derdestlik söz konusu değildir. Bu nedenle mahkemece 1813 nolu parsel hakkında esastan inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
     TEMYİZ EDEN:  Davacı vekili      
       HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, miras taksim sözleşmesine dayalı “mirasın taksimi” istemine ilişkindir.
    Mahkemece verilen tüm parsellere ilişkin red kararı yönünden davacı vekilinin diğer temyiz itirazları Özel Dairece reddedilip, bozma dava konusu parsellerden 1813 parsele ilişkin bulunmakla sadece bu parsel uyuşmazlığa ve temyize konu bulunmaktadır.
    Davacı Melek ile davalılar Y.. , O..,P.. A..T. ve R..T.nin mirasçısıdırlar.
    Davacı Melek, aynı mahkemeye 09.06.2004 tarihinde dava açarak murislerinden kalan taşınmazlar üzerindeki paydaşlığın satış yoluyla giderilmesini istemiştir. 2004/451 esas sayılı bu dava devam ederken taraflar 07.07.2004 tarihli miras taksim sözleşmesi ile murislerinden kalan taşınmazların taksimi konusunda anlaşmışlardır.
    Anılan taksim sözleşmesinde bir kısım parsellerin numaraları belirtilmiş; sözleşmenin üç numaralı kısmında parsel numarası belirtilmeyen taşınmazın ise mevki ve sınırlarına ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
    Yargılamanın devamı sırasında davacı vekili 23.11.2004 tarihli celsedeki imzalı beyanında aynen; “…sözleşmenin üç numaralı kısmında parsel numarası belirtilmemiştir. Bu parsel numarası dosyaya sunduğumuz çaplı tasarruf vesikasına göre 1813 parseldir. Buna göre miras taksim sözleşmesinin tasdik edilmesini istiyoruz.”  İfadesine yer vermiş; davalı Y..vekili de; “Bir diyeceğimiz yoktur. Davanın 07.07.2004 tarihli miras taksim sözleşmesine göre sonuçlandırılmasını biz de talep ediyoruz.” şeklinde imzalı beyanda bulunmuştur. Davacı vekili yine 09.12.2004 celsedeki imzalı beyanında ; “Taksim sözleşmesindeki şartlar dahilinde dava sonuçlandırılsın. Sözleşmede belirtilmeyen ancak dava dilekçesinde olan taşınmazlar konusunda bir talebimiz yoktur.” ifadesine yer vermiş; Davalı Y.. vekili de davanın miras taksim sözleşmesine göre sonuçlandırılmasını istemiştir.
    Görüldüğü üzere, davacı tarafça 1813 parselin miras taksim sözleşmesi kapsamında ve davaya konu olduğu açıkça ifade edilmiş; davalı taraf ta bu açıklamayı kabulle bir diyecekleri olmadığını, davanın miras taksim sözleşmesine göre sonuçlandırılmasını kendilerinin de istediğini açıkça ifade etmiştir.
     Mahkemece 09.12.2004 tarihinde “davanın usulünce ıslah edilmediği, davanın satış istemli açıldığı, aynen taksim için geçerli talep olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; 2004/451 sayılı dosyada verilen bu red kararının ardından davacı vekili 07.01.2005 tarihinde eldeki davayı miras taksim sözleşmesine göre taksim istemiyle açmış ve ardından da  2004/451 esas sayılı dosyada verilen kararı 13.01.2005 tarihinde temyiz etmiştir.
    Özel Dairenin 2004/451 esas sayılı dosyadaki kararı bozmasının ardından davacı bozma sonrası 2005/316 Esası alan bu dosyada ıslah talebinde bulunarak “ortaklığın giderilmesi” davasının “miras taksim sözleşmesine dayalı tescil davası” olarak ıslahını istemiştir.
    Islah sonrası Mahkemece 21.06.2005 tarihinde verilen kararda ;“….Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmekle taraf vekilleri 07.07.2005 tarihli miras taksim sözleşmesinin geçerli olduğunu ve sözleşmenin alt kısmında belirtilen üç taşınmazın paylaşım dışı kalan taşınmazlardan olduğunu, taksim sözleşmesinde belirtilmeyen taşınmazlar hakkında bir taleplerinin bulunmadığını beyan etmişlerdir.Dosyaya toplanan deliller, tapu kayıtları,Yargıtay ilamı ve ibraz edilen 07.07.2004 taksim sözleşmesi ve taraf vekillerinin beyanları göz önüne  alınarak davalı vekili tarafından ibraz edilen ve davacı vekili tarafından da Kabul edilen taksim sözleşmesi gereğince davanın sonuçlandırılması talebi mahkememizce dava dilekçesinin ıslahı olarak değerlendirilerek tarafların talepleri doğrultusunda taraflar arasında geçerli şekilde yapıldığı belirtilen ve halen geçerli olan 07.07.2004 tarihli taksim sözleşmesi gereğince davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; “Davacının davasının kabulü ile, dosyaya sunulan 7.7.2004 tarihli miras taksim sözleşmesindeki taksim planına göre murisler Rıza Tanrıverdi ve Alime Tanrıverdi’den intikal edilen taşınmazların mirasçılar arasında aynen taksimine ve miras taksim sözleşmesinin bu şekilde tasdikine,taksim sözleşmesine göre tapuya kayıt ve tescil işleminin yapılabilmesi için kararla birlikte taksim sözleşmesinin bir suretinin tapuya gönderilmesine, Taksim dışı kalan diğer parseller hakkındaki taleplerin reddine” hükmedilmiş;bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin 17.08.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
    İnfaz talebi ve Mahkemece tapuya yazılan 07.09.2005 t.li yazıda da açıkça eldeki davada uyuşmazlığa konu 1813 parselin de bu sözleşmenin 3.sırasındaki taşınmaz olduğu açıklanarak kararın infazı istenmiştir.
    Eldeki davaya gelince ;
    07.01.2005 tarihinde açılan eldeki davadaki istek aynen; “miras taksim sözleşmesine göre taksim” dir.
    Mahkemece verilen ilk kararda dava derdestlik nedeniyle reddedilmiş ve Özel Dairece 1813 parselin derdest diğer davada dava konusu olmadığı vurgulanarak bozulmuştur. Mahkemece bu bozmaya uyulmuş, ancak bu arada derdest diğer davada davacı tarafça açıkça 1813 parselin 07.07.2004 tarihli taksim sözleşmesinin 3.sırasında yer alan parsel olduğu ifade edilip, bu talebin de kabulü ile dava sonuçlandığından bu defa kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacının temyizi üzerine Özel Dairece karar bu kez de 06.03.2006 tarihli ilamla ...parsel yönünden bozulmuş; diğer parseller yönünden temyiz itirazları reddedilmiştir. Bozma ilamı, .. parselin kesinleşen davada dava konusu olmadığı gerekçesine dayanmaktadır.
    Mahkemece “..parselin kesinleşen davada dava konusu olduğu” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş ve direnme hükmü davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: Bozma ilamı ve direnme kararı kapsamlarına göre davaya konu parsellerden ...parsel yönünden derdest bir dava veya verilmiş kesin bir hüküm bulunup bulunmadığı; eş söyleyişle, aynı mahkemede görülüp bitirilen 205/316-553 sayılı dosyadaki dava ve kesinleşen hükme göre eldeki davaya konu .. parsel hakkında bir dava ve verilmiş kesin bir hükmün olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
    Yukarıda içerikleri ayrıntısıyla açıklandığı üzere gerek kesinleşen dava dosyasında gerek eldeki dava dosyasında 07.07.2004 tarihli miras taksim sözleşmesinin 3.sırasında yer alan “... parsel” dava konusudur. Her ne kadar Mahkemece kesin hükmün varlığına esas alınan ilk davada verilen 21.06.2005 tarihli hüküm fıkrasında “07.07.2004 tarihli taksim sözleşmesindeki taksim planına göre murisler R.. T.. ve A..T..’den intikal eden taşınmazların mirasçılar arasında aynen taksimine ve miras taksim sözleşmesinin bu şekilde tasdikine, bu sözleşmeye göre tapuya kayıt ve tesciline” karar verilip, bu parsel numarası açıkça yazılmamış ise de yanların açık beyanlarıyla ..parselin de 07.07.2004 tarihli miras taksim sözleşmesinde 3. sırada vasıfları belirtilen taşınmaz olduğu, bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, belirgindir.
    Kaldı ki, kesinleşen kararın hüküm fıkrasında taksim sözleşmesindeki diğer parsel numaralarına da yer verilmemiştir.
    Mahkemenin kesinleşen hüküm fıkrasında diğer parsel numaraları ile birlikte bu parsel numarasının da yazılmamış olması infazla ilgili ve hüküm fıkrası kapsamına göre yerel mahkemece halli mümkün olan bir husustur.
    Salt bu nedenle açıkça dava konusu edilen ve taraflar arasında miras taksim sözleşmesine dahil olduğu konusunda uyuşmazlık olmayan ..parselin dava konusu olmadığı düşünülemeyeceği gibi derdest bir dava varken aynı konuda ayrı bir davaya konu edilmesi ve bu parsel hakkındaki eldeki dava sürerken kesinleşen ilk kararın yok sayılması da olanaklı değildir.
    Dolayısıyla, daha önce hükme bağlanmış ve kesinleşmiş bir hususun, yeniden karara bağlanmasında hukuki yarar da bulunmamaktadır.
    Zira, yukarıda da vurgulandığı gibi ,..parsel sayılı taşınmazı da kapsayan ve böylece kesinleşen 21.06.2005 tarihli 2005/316 Esas -2005/553 Karar sayılı hükmün dosya kapsamına uygun biçimde mahkemece infazının sağlanması olanaklıdır.
    Durum böyle olunca, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı yukarıda açıklanan gerekçelerle sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun olup, onanması gerekir.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15.11.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara