Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/14-700 Esas 2006/690 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/14-700
Karar No: 2006/690
Karar Tarihi: 8.11.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/14-700 Esas 2006/690 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/14-700 E.  ,  2006/690 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 04/05/2006
    NUMARASI : 2006/72-49

    Taraflar arasındaki “tapu iptali,tesçil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.7.2005 gün ve 2005/95-134 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 6.12.2005 gün ve 2005/9943-10952 sayılı ilamı ile, (...Davacı, kooperatif ortağı olan davalının hissesini, ferdi mülkiyete geçmeden önce düzenlenen devir sözleşmesi ile satın aldığı halde ferdi mülkiyete geçerken tapunun davalı adına düzenlendiğini belirterek bağımsız bölüm tapusunun iptali ile adına tescili isteğinde bulunmuştur.
    Davalı davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davacı ve davalının imzalarını taşıyan 22.6.1991 tarihli devir sözleşmesinin kooperatif yönetimince onanmadığı bu nedenle hukuki sonuç doğuracak işlem sayılamayacağının kabulü ile davanın reddine dair verilen karar verilmiştir. Hükmün, davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 14.12.2004 tarih, 2004/8744 Esas 2004/8712 Karar sayılı ilamı ile;1163 numaralı Kooperatifler Kanununun 14/2.maddesi gereğince, üyeliği devralan kişinin aynı yasanın 8.maddesindeki koşulları taşıması halinde üyeliği iktisapta herhangi bir mahsur olmadığı için kooperatif yönetiminin bu devri reddetme hakkının bulunmadığı ve davaya konu payın bulunduğu kooperatifin özel statülü bir kooperatif de olmaması ve herhangi bir kısıtlılık hali de ileri sürülmediğinden taraflar arasındaki sözleşmenin imzalanmasının kooperatif payının devri için yeterli olacağı, davalı C..S..’in devir ile ilgili düzenlediği 22.6.1991 tarihli belgenin son paragrafında kooperatife hitaben kaleme aldığı istem ve talimat cümlesinde ferdileşme sırasında tapunun alıcı H.. K..’e geçirilmesi istendiğine ve bu istemin aynı tarihli alıcı H.. K..’ün imzalı beyanı ile de belirlenmiş olmasına göre taraf iradelerinin birleştiği, bu konuda ileriye sürülen itirazın taraf muvazaası varlığına işaret eden bir savunma olması sebebiyle bunun yazılı bir belge ile kanıtlanmaması halinde dinlenme olanağının bulunmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek bozulmuştur.
    Mahkemece, Dairemiz bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılamaya toplanan kanıtlara ve Dairemiz bozma ilamı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş bulunmasına göre davalının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak, HUMK.nun 388.maddesi gereğince bir mahkeme kararının hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve 389.maddesi ile de, kararda iki tarafa yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması öngörüldüğü halde mahkemece hangi bağımsız bölümün tapusunun ve bu bağımsız bölüme isabet eden pay oranını belirtilmeksizin sadece davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulması içeriği yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olup hükmün infaza elverişli olmaması ve Dairemizin bozma kararı üzerine karar düzeltme isteğinde bulunan davalı tarafından yatırılan 16.86 YTL.karar düzeltme harcının da davacı tarafından yapılan yargılama giderlerine dahil edilerek davalıdan tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, kooperatif ortağı olan kişiden, ferdi mülkiyete geçilmeden önce devir sözleşmesiyle alınan, ferdi mülkiyete geçişte davalı adına oluşan bağımsız bölüm tapusunun iptal ve tesçili isteğine ilişkindir.
    Yerel mahkemece, Özel Dairece yapılan bozmalar doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm fıkrası “Davanın kabulüne” şeklinde kurulmuştur.
    Davanın esasına ilişkin olarak yerel mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Uyuşmazlık, hüküm fıkrasının, HUMK.nun 388 ve 389 maddelerine uygun olarak düzenlenip, düzenlenmediği noktasında toplanmaktadır.
    Hüküm fıkrasının (sonucunun) hükümde çok açık biçimde yazılması gerekir (HUMK.m.388.4 bent ve son fıkra). Hüküm fıkrası hükmün esasıdır.
    Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek (talep) sonuçlarından her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. (HUMK.m.388, son fıkra; m.389)
    Hüküm fıkrasının çok açık olması gerekir ki, hükmün (ilamın) icrası (İİK.m.24 vd.) sırasında şüphe veya tereddütler doğmasın ve böylece ilamın icra edilememesi gibi bir durumla karşılaşılmasın. (Prof.Dr.Baki Kuru. Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.baskı cilt III, s.3059 vd.2001)
    Somut olayda, yerel mahkemece dava konusu taşınmazın zaten, daha önceden Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 20.10.1994 tarih ve 1993/117 esas, 1994/274 sayılı kararın kesinleşmesi üzerine davacı adına tesciline karar verildiği, .....Çataltepe Mevkii, ... pafta .. parselde kayıtlı bulunan ... blok, .. no’lu bağımsız bölüme ilişkin tesçil hükmünün infaz edildiği, davacı adına tesçil edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Her ne kadar tapu kaydı davacının üzerinde görünmekte ise de görülmekte olan davada dava konusu yer hakkında yeniden karar verildiğinden, kurulan hükmün infazda şüphe,tereddüt uyandırmaması için çok açık bir biçimde yazılması, HUMK.nun 388 ve 389.maddeleri uyarınca zorunludur.
    Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 8.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara