Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/19-649 Esas 2006/661 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/19-649
Karar No: 2006/661
Karar Tarihi: 18.10.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/19-649 Esas 2006/661 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2006/19-649 E., 2006/661 K.

Hukuk Genel Kurulu 2006/19-649 E., 2006/661 K.

  • HACZE İŞTİRAK
  • SIRA CETVELİNE İTİRAZ
  • 6183 S. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN [ Madde 21 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 2.İcra Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.12.2004 gün ve 2004/527-585 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 02.06.2005 gün ve 2005/1089-6158 sayılı ilamı ile;

    ("...Davacı vekili dava dışı borçlu O…

    …. E…

    …."a ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, 5020 sayılı yasa ile Bankalar Kanunu"na eklenen Ek 5"nci maddenin göz ardı edilerek hacizlerinin ilk hacze iştirak ettirilmediğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

    İcra Mahkemesi"nce yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; gerek İcra ve İflas Kanunu"nda, gerek 6183 sayılı Kanun"da ve gerek Bankalar Kanunu"nun Ek 5"nci maddesinde davacı bankanın alacağına imtiyaz tanıyan bir hüküm olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

    5020 sayılı yasa ile Bankalar Kanunu"na eklenen Ek 5"nci maddeye göre, davacı bankanın alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı yasada gösterilen takip ve tahsil usulleri uygulanır. 6183 sayılı Yasanın 21"nci maddesinin ikinci fıkrasına göre, üçüncü kişi tarafından haczedilen mal bir kamu alacağı için de haczedilirse, satış bedeli bu iki alacaklı arasında garameten taksim olunur. Bankalar Kanunu"nun Ek 5"nci maddesi ile davacı banka alacağı için bu imkan sağlandığından, anılan yasa hükmü çerçevesinde yeni bir sıra cetveli düzenlenmesini teminen davanın kabulüne karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddinde isabet görülmemiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.

    Davacı vekili, dava dışı borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde 5020 sayılı Kanun ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu"na eklenen Ek 5"nci madde göz ardı edilerek, hacizlerinin ilk hacze iştirak ettirilmediği iddiasıyla sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalı vekili, davacı banka alacağının imtiyazlı alacaklardan olmadığını, düzenlenen sıra cetvelinin usulüne uygun bulunduğunu,itirazın reddi gerektiğini bildirmiştir.

    Yerel Mahkeme; gerek İcra ve İflas Kanunu"nda, gerek 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve gerekse 4389 sayılı Bankalar Kanunu"nun Ek 5"nci maddesinde davacı bankanın alacağına imtiyaz tanıyan bir hüküm olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; davacı vekili tarafından temyiz edilen karar Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemenin gerekçesini tekrarlayıp genişleterek verdiği direnme kararını da davacı vekili temyiz etmiştir.

    Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, düzenlenen sıra cetvelinde ikinci sıra ve birinci derecede gösterilen davacı Banka alacağının, 4389 sayılı Bankalar Kanununa 5020 S.K. ile eklenen Ek 5.madde kapsamında, rüçhanlı (imtiyazlı) alacak niteliğinde bulunup, bulunmadığı; bu konuda varılacak sonuca göre de, 6183 sayılı Kanunun 21. maddesi çerçevesinde garameten taksimin söz konusu olup, olamayacağı noktasında toplanmaktadır.

    5020 sayılı Kanun ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu"na eklenen Ek 5.madde "Kamu bankalarında (tasfiye halindeki Emlak Bankası A.Ş. dahil) ve sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar ya da yeniden yapılandırma şartlarını ihlâl edenler ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller, taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı aynî hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan haklarında diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan âri hakları aleyhine olmamak üzere Fon ve Hazine alacaklarına ilişkin tedbir, takip ve tahsil hükümleri bankalarınca uygulanır." hükmünü taşımaktadır.

    01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun geçici 13.maddesi de benzer bir hükmü içermektedir.

    Her iki hükümde de, sayılan bankaların alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmekle birlikte, bu uygulamanın diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine sonuç doğurmaması ilkesi benimsenmiştir. Bu hükümlerden yararlanacak bankaların, görülmekte olan davanın davacısı durumundaki T.Halk Bankası A.Ş ve ayrıca T.C.Ziraat Bankası A.Ş,T.Vakıflar Bankası T.A.O ve Tasfiye Halinde T.Emlak Bankası A.Ş olduğu anlaşılmaktadır.

    Yukarıda değinilen hükümlere göre, Kanun, davacı banka alacaklarının tahsilini teminen konulan hacizlerin ilk hacze iştirakinde, "diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan âri hakları aleyhine olmamak" koşulunu açıkça öngörmüş bulunmaktadır. Buna rağmen, Yerel Mahkemenin direnme kararına esas oluşturan Özel Daire bozma ilamında, bu yön üzerinde durulmadığı görülmektedir.

    Ne varki, Özel Dairenin aynı konuya ilişkin, daha sonraki tarihleri taşıyan başka kararlarında anılan koşulun varlığının arandığı, böylece bir görüş ve uygulama değişikliğinin oluştuğu Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşme sırasında dile getirilmiştir.

    Gerçekten de; 4389 sayılı kanuna 5020 sayılı kanunla eklenen Ek 5.madde hükmündeki açık düzenleme karşısında, diğer alacaklıların muvazaadan ari haklarının etkilendiği durumlarda, maddede belirtilen bankalar yönünden fon alacaklarının tahsili ile ilgili hükümlerin uygulanmasına ve bu bankaların hacizlerinin 6183 sayılı Kanunun 21.maddesi uyarınca ilk hacze iştiraklerine olanak bulunmamaktadır.

    Yerel mahkemenin direnme kararı da aynı gerekçeye dayalıdır. Bu durumda direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.

    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 18.10.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara