Esas No: 2006/15-624
Karar No: 2006/657
Karar Tarihi: 18.10.2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/15-624 Esas 2006/657 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Beyoğlu 2. Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2006
NUMARASI : 2004/401-171
Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu Asliye 2.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 19.11.2003 gün ve 2003/283-546 sayılı kararın incelenmesi Davacı alacaklı banka vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 01.06.2004 gün ve 2004/1576-3059 sayılı ilamı ile; (....Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Gerçekten bu tür davaların dinlenebilmesi, aciz belgesinin varlığı halinde olanaklıdır (İİK.m.105,143). Aciz belgesi davanın her aşamasında ve hatta hükmün Yargıtayca bozulmasında sonra da sunulabilir.
Somut olayda, alacaklı tarafından yapılan icra takiplerine borçlu itiraz etmiştir. Bundan sonra, alacaklının İİK.nun 67.maddesine dayanarak itirazın iptali davası açıp açmadığı dosya kapsamına göre belli değildir. Şayet itirazın iptali davası açılmış ve bu dava alacaklı lehine sonuçlanmış ise, aciz belgesi ancak bu davanın kesinleşmesi halinde ve diğer şartları da varsa sağlanabileceğinden, taraflardan bu konuda bilgi alınarak dava açılmış ise bu davanın sonucu beklenip ondan sonra alacaklıya aciz belgesi verilmesi için uygun bir mehil verilerek, sonucuna uygun hüküm kurulması yerine, eksik araştırma ve incelemeyle, davanın yazılı olduğu şekilde reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı/alacaklı/banka vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacı alacaklı banka ; davalılar ise borçlu şirketler ...Ticaret A.Ş. İle ... Ticaret A.Ş. ve lehine tasarrufta bulunulan ..Pazarlama ve Taahhüt A.Ş.’dir. Bozmadan sonra dosyaya vekaletname ekinde ibraz olunan birleşme sözleşmesi fotokopisinden davalı her üç şirketin davalı ..Ticaret A.Ş. olarak tek şirket üzerinde birleştiği ve bu şirketin birleşen şirket borçlarını ödemeyi üstlendiği anlaşılmaktadır.
İptali istenen tasarruf ise Davalılar ..Ticaret A.Ş. İle .. Ticaret A.Ş. nin dava dışı .. Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş.den alacaklarının davalı ..Pazarlama ve Taahhüt A.Ş. ye temlikine dair taraflar arasında Beşiktaş ....Noterliğinde 9.5.2003 tarih ve 11039 yevmiye nolu işleme konu temliknamedir.
Davacı banka ile davalı borçlu şirketler arasında düzenlenen 26.03.2003, 01.11.2002, 30.07.2002,16.09.2002 ,30.01.2003,26.09.2002 ve 30.07.2002 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri nedeniyle davalılardan ... Ticaret A.Şti. İle ...Ticaret A.Ş. davacı banka ile alacak borç ilişkisi içindedir.
Alacaklı banka tarafından muhataplar davalılar ..Ticaret A.Şti. İle ..Ticaret A.Ş. ve dava dışı R..G..’e Beyoğlu ...Noterliğinden 03.06.2003 tarihinde 06004 ve 06002 yevmiye nolu kat ihtarnameleri ile 02.06.2003 tarihi itibariyle kredilere son verilerek hesabın kat edildiği ve yazılı miktar ve eklerinin 24 saat içinde ödenmesi hususu bildirilmiş; bu ihtarlar 03.06.2003 tarihinde muhataplarına tebliğ olunmuştur.
Borçlular aleyhine İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.06.2003 gün ve 2003/1302 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararına ilişkin olarak takip başlayıp, ihtiyati haciz aşamasında muhtelif işlemler ve hacizler yapılmış; İstanbul 2.İcra Müdürlüğünün 2003/9339-9340 sayılı dosyalarında Alacaklı/bankaca, borçlular davalılar ..Ticaret A.Şti. İle .. Ticaret A.Ş. ve dava dışı R.. G..aleyhine 06.06.2003 tarihinde Örn 48 takip talepnamesi ile esas takibe girişilmiştir.
Ödeme emirlerinin usulsüz tebliği üzerine İstanbul 7.İcra Hakimliği kararı ile bu tebliğler 27.06.2003 tarihinde yapılmış sayılmıştır. Borçlular vekilinin 30.06.2003 tarihinde itirazı üzerine 02.07.2003 tarihli müdürlük kararı ile takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Alacaklı banka borçlu şirketler ve lehine tasarrufta bulunulan aleyhine eldeki tasarrufun iptali davasını açarak davalı borçlu şirketlerin davalı ...A.Ş. ye dava dışı ..A.Ş. den alacaklarını temlike ilişkin tasarrufunun iptalini istemiştir.
Mahkemece aciz belgesi bulunmadığından dava şartı yerine gelmemekle dava reddedilmiş; davacı tarafın temyizi üzerine Özel Dairece “Somut olayda alacaklı tarafından yapılan icra takiplerine borçlu itiraz etmiştir. Bundan sonra alacaklının İ.İ.K. Nun 67. maddesine dayanarak itirazın iptali davasının açıp açmadığı dosya kapsamına göre belli değildir. Şayet itirazın iptali davası açılmış ve bu dava alacaklı lehine sonuçlanmış ise aciz belgesi ancak bu davanın kesinleşmesi halinde ve diğer şartları da varsa sağlanabileceğinden, taraflardan bu konuda bilgi alınarak dava açılmış ise bu davalar sonucu beklenip ondan sonra alacaklıya aciz belgesi sunması için uygun bir mehil verilerek sonucuna uygun hüküm kurulması gerektiği” gerekçesi ile hüküm araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur.
Mahkemece bozmada işaret olunan hususların araştırılması yönünden davacı yana süre verilmiş; davalı yanın konuya ilişkin beyanı ve tespit olunan hususlar da değerlendirilerek bu kez bozma ilamına cevap ta teşkil edecek şekilde ve önceki kararda direnildiği ifade edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyize getirmektedir.
İşin esasının incelenmesine geçilmezden evvel ön sorun olarak ;
Bozma nedenine göre; direnme gerekçesinde diğer nedenler yanında bozmadan esinlenilerek yapılan inceleme ve araştırmaya dayanılmış olması -özellikle 12.04.2006 tarihli ara kararı ile 24.05.2006 tarihli celse kapsamları- 24.05.2006 tarihli kararın gerekçe ve hüküm fıkralarının içerikleri, karşısında ortada yeni bir hüküm bulunup bulunmadığı; buna göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, Özel Dairece mi yapılması gerektiği öncelikle çözümlenmelidir.
Mahkemece bozma ilamı ve duruşma günü taraflara ayrı ayrı tebliğ olunmuş; davalı borçlular vekili 10.11.2004 tarihli celsede bozmaya karşı “takdire bırakıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Aynı celse mahkemece icra dosyasının fotokopilerinin dosya içerisine alınmasına karar verilmiştir. 25.03.2005 tarihli celsede hazır olan davacı vekili bozma ilamına uyulmasını istemiştir. Aynı mahkemenin taraflar arasında derdest 2003/281 esas sayılı dosyanın celbine ve geldiğinde incelenerek bozma ilamı hakkında gelecek celse bir karar oluşturulmasına; 08.06.2005, 15.07.2005, 12.10.2005 ve 16.12.2005 tarihli celselerde de ; aynı dosyanın Yargıtay’dan dönüşünün beklenmesine ve bozmaya uyulup uyulmama konusunda bundan sonra bir karar verilmesine karar verilmiştir.
17.02.2006 tarihli celsede de; davacı taraf gelmemiş; beklenen dosyanın Yargıtay’dan bozularak geldiği zapta geçirilmiş; davalı tarafça dava takip edilmemekle dava yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır.
Davacı vekili 21.02.2006 tarihli dilekçe ile yenileme istemiş; 22.02.2006 tarihli kararla yeniden duruşma günü tayin edilerek taraflara tebliğine karar verilmiştir.
12.04.2006 tarihli celsede; davacı vekili ile davalı borçlular vekili hazır olup, mahkemenin 2003/281 sayılı dava dosyasının 2006/3 esasına kaydedildiği, duruşmasının da aynı gün olduğu zapta geçirilmiş; taraf vekilleri : “Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı yazılı beyanda bulunalım ve ayrıca itirazın iptali davası ile ilgili de bilgi verelim. “ şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Mahkeme 12.04.2006 tarihli ara kararı ile;
“1-Taraf vekillerinin bozma ilamına karşı yazılı beyanda bulunmaları için duruşma gününden 15 gün öncesine kadar süre verilmesine,
2-Davacı vekiline itirazın iptali davası ile ilgili mahkeme ve dosyanın esas numarası hakkında bilgi vermesi için 10 günlük kesin süre verilmesine, bu sürede bilgi verdiğinde ilgili dosyanın mahkemesinden istenmesine, kesinleşmiş ise kesinleşmiş karar suretinin istenilmesine, müzekkere masrafının davacı vekilince verilmesine” karar vermiştir.
25.05.2006 tarihli karar celsesinde; davacı vekili duruşmaya gelmemiş, mazeret bildirmiştir. Davalı borçlular vekili duruşmaya katılmıştır.
Davalı borçlular vekili: “davacı vekilinin mazeretinin mahkemenin takdirine bırakıyorum. Davacı banka tarafından yapılan icra takiplerine yaptığımız itiraz daha sonra banka ile yapılan protokol gereğince geri alınmış ve takipler kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı tarafından itirazın iptali davaları açılmamıştır. İhtiyati hacizleri de kesin hacize dönüşmüştür. Haczedilen taşınmazlarda kıymet taktiri yapılmıştır. Bu nedenle davacı tarafından “Aciz vesikası” sunulması mümkün değildir. Yargıtay bozma ilamına karşı mahkemeniz önceki kararında dirensin” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkemece duruşma zaptına “Davacı vekiline 12.4.2006 tarihli duruşma ara kararının “2” nolu bendi gereğince itirazın iptali davası ile ilgili mahkeme ve dosya esas numarası hakkında bilgi verilmesi için 10 günlük kesin sürenin verildiği ancak verilen kesin süre içersinde her hangi bir bilgi sunulmadığı anlaşıldı.” açıklaması yazılmış ve Davacı vekilinin mazereti kabul edilmiş; Davalı vekili de: Mahkemece önceki kararda direnilsin beyanında bulunmuştur.
Yerel Mahkeme yargılamayı sonlandırarak önceki kararda direnildiğini ifadeyle davanın reddine karar vermiştir.
Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için bozma ilamında işaret edilen hususlarla ilgili ve bozmaya eylemli uyulması anlamına gelebilecek nitelikte başkaca hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan dosyadaki mevcut belgelere göre ilk kararın aynen oluşturulması gerekmektedir.
Mahkemece direnme kararı verildiği ifade edilmiş ise de bozma ilamına uyulup uyulmama yönünde karar verilmeden önce yukarıda gelişimi ayrıntısıyla açıklandığı üzere bozmadan esinlenerek araştırma ve incelemeye girişmiş; bu incelemesinin sonucunda önceki kararda direnildiği yönünde karar oluşturmuş; gerekçeli kararında da açıkça bu hususlara da dayanmıştır.
Şu durumda, direnme kararının varlığından söz etmeye olanak bulunmamaktadır. Ortada bozma ilamından esinlenerek yapılmış inceleme ile araştırmaya ve bu yolla tespit edilen olgulara dayalı tamamen yeni bir hüküm bulunmaktadır. Bu yeni hükmün temyiz inceleme mercii Hukuk Genel Kurulu olmayıp; Özel Dairedir.
Bu nedenle; ön sorunun kabulü ile yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 15.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 18.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.