Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/10-586 Esas 2006/649 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/10-586
Karar No: 2006/649
Karar Tarihi: 11.10.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/10-586 Esas 2006/649 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/10-586 E.  ,  2006/649 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Trabzon İş Mahkemesi
    TARİHİ : 29/06/2006
    NUMARASI : 2006/413-403

    Taraflar arasındaki “tespit-iptal” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Trabzon İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 28.4.2005 gün ve 131-157 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin 20.9.2005 gün ve 5821-8977 sayılı ilamıyla; (.....Davacı, 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalı olan kocasından dolayı yararlandığı sağlık yardımları nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olup, mahkemece; sağlık karnesi borcunun terekeye dahil olmadığı ve davacı ile murisi kocasının aynı Kurum sigortalısı olmaları nedeniyle yapılacak geri ödemenin Kurum yönünden haksız kazanç doğuracağı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı; 1479 sayılı kanunun Ek 11 ve Ek 12. maddeleridir.
    Somut olayda davacının kocasından dolayı 25.05.1989 tarihinden itibaren Kurum sağlık yardımlarından yararlandığı ve oda kaydına istinaden 24.01.1990 tarihiden itibaren 1479 sayılı kanuna tabi zorunlu sigortalı olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının, zorunlu Bağ Kur sigortalısı olması karşısında; kendi adına sağlık sigortası primi ödemesi ve kendisine ait sağlık sigortasından yararlanması Ek 11 ve 12. maddeler ile Bağ Kur Sağlık Sigortası Yardımları Yönetmeliğinin 5/son maddesi hükmü gereğidir. Mahkemece davacının prim borcu bulunup bulunmadığı araştırılarak, prim borcunun bulunmaması halinde şimdiki gibi davanın kabulüne, prim borcu bulunması halinde ise anılan maddeler uyarınca davanın reddine karar verilmek gerekirken eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN :Davalı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    1479 sayılı Kanunun, sağlık sigortasının kapsamını belirleyen Ek 11. maddesi uyarınca, Bağ-Kur zorunlu sigortalılığı devam edenler veya malullük, yaşlılık aylığı bağlananların eşi ya da ölüm aylığı almakta olanlar Bağ-Kur sağlık sigortası yardımlarından yararlanabilmektedirler.
    Anılan maddeye 3235 sayılı Kanun’un 1.madde ile getirilen “Ancak, diğer Sosyal Güvenlik Kanunlarına ve özel Kanunlara göre sağlık yardımlarından faydalananlar yararlanamazlar” şeklindeki düzenleme, 24.8.2000 tarih ve 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28. maddesiyle kaldırılmış, 24.7.2003 tarihli, 4956 sayılı Yasanın 37. maddesiyle yapılan düzenlemede ise bu yönde benzeri içerikte, engelleyici bir hükme yer verilmemiştir. Farklı sosyal güvenlik kanunlarına göre sağlık yardımlarından faydalananlar yönünden getirilen bu düzenlemenin, aynı sosyal güvenlik kanunu kapsamında bulunanlar yönünden hüküm içermediği de görülmektedir.
    Resen Bağ-Kur sigortalılık tescili yapılan davacının, 1479 Sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sağlık sigortası yardımlarından eşi üzerinden yararlanmasını engelleyen bir düzenlemeye Bağ-Kur Sağlık Sigortası Yardımları Yönetmeliği’nde yer verilmiş olması, normlar hiyerarşisi dikkate alındığında hukuki sonuç doğurmayacaktır.
    Bağ-Kur sigortalısı olarak sağlık yardımı kapsamına girmiş olan kocası nedeniyle yararlanmakta olduğu sağlık yardımlarından davacının mahrum bırakılması, eşinden dolayı yapılan sağlık yardımlarını geri ödeme yükümlülüğü altına sokulması, davacının Anayasal haklarından olan sosyal güvenlik hakkından yoksun bırakılması sonucunu doğurmakta olup, yasa maddesi ile çeliştiği gibi sosyal güvenlik hukukunun temel yaklaşımına da aykırı düşmektedir.
    Ayrıca, 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanununun 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Kanunu 13. maddesi ile değişik Ek 19. maddesindeki, Bağ-Kur’a kayıt ve tescili yapıldığı halde 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin hiç prim ödemesi bulunmayan sigortalıların, bildirime karşın prim borcunu ödememeleri durumunda, tescil tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulacağını, prim borcuna ait sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği, bu sürelere ilişkin prim tutarlarına Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği yönündeki hüküm dikkate alındığında, madde metninde belirtilen nedenlerle sigortalılığı durdurulan kişilerin sağlık yardımlarından yararlanmalarını sağlayan daha önceki subjektif statülerinin yok sayılarak, sağlık giderlerini ödeme yükümlülüğü altına sokulmaları anılan mevzuat hükmüne de uygun bulunmamaktadır.
    Açıklanan bu maddi ve yasal olgular gözetildiğinde, kendiside Bağ-Kur sigortalısı olan davacının, sigortalı eşi nedeniyle sağlık sigortası yardımından yararlanmasına engel bir durumun bulunmaması karşısında, mahkemenin direnme kararı isabetli olup, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, 11.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara