Esas No: 2006/14-560
Karar No: 2006/616
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/14-560 Esas 2006/616 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/04/2006
NUMARASI : 2006/64 E- 174 K.
Taraflar arasındaki “tapu iptali, tesçil;elatmanın önlenmesi, ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye 2.Hukuk Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 15.04.2005 gün ve 1996/1020 E. 2005/180 K. sayılı kararın incelenmesi davalı (davacı) vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 27.10.2005 gün ve 2005/6912-9635 sayılı ilamı ile; (“…Davacı Haluk Kişnişci, 16.10.1996 tarihli dava dilekçesinde; ....parsel sayılı taşınmazı 21.11.1991 tarihli ihale sonucu dava dışı Konya Büyükşehir Belediyesinden satın alarak mülk edindiğini, davalı Petrol Ofisi A.Ş.den de kredi alarak benzinlik olarak işlettiğini, davalı şirketin 20.09.1991 tarihli yazısının 6.maddesinde ofis alacaklarının tamamının ödenmesi halinde gayrimenkulü iade edeceğini bildirdiğini, bu beyanın kabul edilmesiyle taraflar arasında inanç sözleşmesi yapıldığını, o yüzden 83 parselin adına tescilini istemiştir.
Davalı ve karşı davacı Petrol Ofisi A.Ş. ise, ..parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, üzerinde kurulu akaryakıt satış ve servis istasyonuna davalı Kişnişci Petrol Ürünleri A.Ş.nin haksız müdahalesinin men"ine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; tüm dosya kapsamından taraflar arasında inanç sözleşmesi bulunduğundan söz edilerek, davacı gerçek kişinin tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, davalı ve karşı davacı Petrol Ofisi A.Ş.nin elatmasının önlenmesi davasının reddine karar verilmiş, hükmü Petrol Ofisi A.Ş. temyiz etmiştir.
HUMK.nun 427/3.fıkrasında yazılı bir milyarlık kesinlik sınır taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlarla ilgilidir. Gerek asıl, gerekse birleştirilen davanın konusu taşınmaz mal mülkiyetine dair olduğundan, mahkemenin, tapu kayıt iptali ve tescil davasında kurulan hükmün kesin olduğu kabul edilerek davacının temyiz isteminin reddine dair 19.04.2005 tarihli kararının bozularak kaldırılmasına, karar verildikten sonra her iki davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
Asıl dava inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi, inanç sözleşmesi, inanç gösterilene bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla, inanç gösterilen kişi inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra taşınmaz mülkiyetini ona yani inanç gösterene geçirme yükümlülüğü altına girer. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi talep edilebilir. İnanç sözleşmelerinde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil aranmaktadır. Bu yazılı delil tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan ve inanç gösterilen kişi adına taşınmazın tapuda tescil edildiği tarihten önce düzenlenmiş bir belge olmalıdır.
Burada öncelikle belirtilmelidir ki; gerçekten,.. parsel sayılı taşınmaz Konya Büyükşehir Belediyesinin ihalesi sonucu ilk önce 20.11.1990 tarihinde davacı Haluk Kişnişci tarafından kazanılmış ancak, Belediye Encümeni bu ihaleyi ortadan kaldırarak ayın taşınmazı ikinci bir encümen kararı ile davalı ve karşı davacı Petrol Ofisi A.Ş."ye satmış, bu satışın iptali için davacı gerçek kişinin İdare Mahkemesinde açtığı dava reddedilmiş, Danıştay denetiminden de geçerek kesinleşmiştir. Bu şekilde ... parsel mülkiyetinin davalı ve karşı davacı Petrol Ofisi A.Ş."ye ait olduğu, davacı Haluk Kişnişci"nin mülkiyetin Petrol Ofisi A.Ş."ye geçmesinden sonra taşınmazda kişisel olsa bile bir hakkı kalmadığı yargı kararı ile sabittir.
Borçlar Kanunun 1.maddesine göre, sözleşme iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun suretle iradelerini beyan etmeleri üzerine kurulur. Çok soyut bir anlatımla sözleşmenin meydana gelmesi için iradesini ilk açıklayan kişiye icapçı, bu kişinin irade beyanına icap, icapçının irade beyanını uygun bulduğunu bildiren tarafın iradesine ise kabul denilmektedir. Yasanın 1.maddesindeki tanıma göre icap ve kabulün birbirine uygun olması gerekir. Zira, sözleşmeyi bu beyanların uygunluğu meydana getirir.
Bu kısa anlatımlardan sonra, davalı Kişnişçi Petrol Ürünleri A.Ş’nin 04.09.1991 günlü icabı üzerine davalı ve davacı Petrol Ofisi A.Ş.’nin 20.09.1991 günlü yazısının davacı gerçek kişi ve Kişnişci A.Ş. lehine bir hak sağlayıp sağlamayacağı, başka bir deyişle, taraflar arasında böylelikle bir inanç sözleşmesi yapılıp yapılmadığı üzerinde durmak gerekmektedir. Gerçekten, 04.09.1991 günlü icabında Kişnişci Petrol Ürünleri A.Ş. Petrol Ofisi A.Ş. taşınmazın alımı nedeniyle Konya Belediyesine kalan borcun Ofisçe ödenmesi koşuluyla taşınmaz tapusunu Ofis üzerine geçirmeyi, gayrimenkul borcunun sona ermesinden sonra da taşınmazın tekrar şirket üzerine tescilini teklif etmiş ve bu icap Petrol Ofisi A.Ş. 20.09.1991 tarihinde davalı Kişnişci A.Ş. yazdığı yazının 6.maddesinde kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak tarafların icap ve kabulleri uygulama alanı bulmamış, daha sonra aynı taşınmaz dava dışı Belediye tarafından 01.10.1991 tarihli kararla Petrol Ofisi A.Ş. satılmıştır. Görülüyor ki, Petrol Ofisi A.Ş.nin taşınmazdaki mülkiyet hakkının nedeni Kişnişci A.Ş.nin yaptığı 20.09.1991 günlü icap değil, dava dışı Belediye Encümeninin 01.10.1991 günlü satış işlemidir. Gerek davacı gerçek kişi ve gerekse davalı Kişnişci A.Ş.bundan sonra taşınmazdaki ilişkisini Petrol Ofisi A.Ş.ile yaptığı kira sözleşmesi ile sürdürmüştür. Taraflar arasında .. parselin ilerde inanç gösterilen kişi adına tapuda tescil edileceğine dair icap ve kabul yoluyla da olsa kurulan bir inanç sözleşmesi olmadığından, mahkemece inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddi ile birleştirilen dava sonucunun buna uygun değerlendirilmesi yerine, HUMK.nun 388.maddesine de aykırı olarak somut bir gerekçede gösterilmeksizin salt “tüm dosya kapsamından” bahsedilerek bu istemin hüküm altına alınması yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı (Birleştirilen davanın davacısı) vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali, tesçil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının dava konusu 83 parsel sayılı taşınmazı ihale sonucu dava dışı Konya Büyükşehir Belediyesinden satın aldığını, bedelini tam olarak ödeyemediğini, davacının ortağı bulunduğu Kişnişçi Petrol Ürünleri Ticaret Anonim Şirketinin dava konusu taşınmaz üzerine akaryakıt istasyonu inşa ederken Petrol Ofisinden kredi aldığını, ödemede geciktiğini,Davalı Petrol Ofisinin taşınmazı belediyeden satın almak istediğini, taşınmaz davacı adına tesçil edilmeden Petrol Ofisi adına tesçilinin yapılamayacağı yönündeki 1991/1244 sayılı Encümen kararı nedeniyle Petrol Ofisi adına tesçilinin gerçekleştirilemediğini;bunun üzerine Belediye’nin davalıya yapılan ihaleden ve verilen muvafakatten bahsetmeden taşınmazın 2886 sayılı Yasanın 71.maddesi uyarınca Petrol Ofisi A.Ş.ne tahsisen satışına ilişkin 1991/1245 sayılı Encümen Kararını alarak tesçili sağladığını; Davalı Petrol Ofisinin Kişnişçi Petrol Ürünleri Ticaret Anonim Şirketinden alacaklarını tahsil etme çabası içerisinde,alacaklarını temin etmek amacıyla, taşınmazın ve müştemilatının devrini teklif ettiğini; borcun teminatı olmak üzere mülkiyet hakkının temlikinin inançlı işlem olduğunu; alacaklının; alacağını tahsil edince mülkiyetini kazanmış olduğu şeyi sahibine vermek yükümlülüğüne girdiğini; davacının ve ortağı bulunduğu şirketin daha önce de farklı sebeplerle iptal ve tesçil davası açtıklarını; ancak, dayanılan sebep ve vakıaların farklı olduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı Petrol Ofisi vekili, davacı ve ortağı bulunduğu şirketin Petrol Ofisine olan borçlarına karşılık taşınmazın davalıya aidiyetini kayıtsız, şartsız kabul ettiklerini, taşınmazın tescil işlemlerinin gerçekleştirildiğini;davacı tarafından bu hususta taahhütname ve noterden onaylı muvafakatname verildiğini; teminat amacı bulunmadığını, taraflar arasında öneri niteliğinde yazışmalar yapıldığını; önerilerin davalı şirketin yönetim kurulunun kabulü şartına bağlandığını, inançlı işlemin söz konusu olmadığını cevaben bildirmiştir.
Dosyada bulunan davalı Petrol Ofisinin 20.9.1991 tarihli yazısının 4.maddesinde “Tüm borçlarınız faizleri ve diğer unsurlarıyla birlikte gayrimenkulün intikal tarihinden iki ay sonra başlamak üzere bir yıllık ödeme planına bağlanmış”, 6.maddesinde “Bir yılık ödeme süresinin sonunda ofis alacaklarının tamamının ödenmesi halinde gayrimenkulün vergi ve masraflar şirketinize ait olmak üzere tarafınıza iade edilmesi,ancak gayrimenkul üzerinde ofis lehine 20 yıl süreyle intifa hakkı tesis edilmesi”; 9.maddesinde ise “Borç taksitlerinden iki adedinin zamanında ödenmemesi halinde alacağın tamamının muaccel olması ve ofis alacağının defaten tahsilini teminen istasyonun satılması…” hususlarının öngörüldüğü, bu yazının kabul edilip, edilmediğinin 23.9.1991 tarihli mesai saati sonuna kadar bildirilmesinin istendiği; belirtilen şartların karşı tarafça kabulünden sonra yine davalının Yönetim Kurulunun onayına bağlanacağı belirtilmiştir.
Davalının bu önerisini 23.9.1991 tarihinde davacı kabul ettiğini belirtmiştir.Ne var ki bu yazı davalının yönetim kurulu’nun kabulüne bağlı olduğundan öneri niteliğindedir. Ayrıca davacı 24.9.1991 tarihinde ek bir teklifte bulunmuş, beş yıl süreyle kiracı işletme sözleşmesi imzalanmasını istemiştir. Davalının Yönetim Kurulu tarafından 30.9.1991 tarihinde verilen teklifin kabul edildiği karara bağlanmıştır.
Davacı Haluk Kişnişçi kendisi ve ortağı bulunduğu Kişnişçi Petrol ürünleri A.Ş.adına 1.10.1991 tarihinde Petrol Ofisi’ne bir taahhütname vererek “…Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığınca satılmak üzere… ihalesi üzerimde kalan… gayrimenkulün bakiye satış bedeli borcumun ofisinizce ödenmesi halinde üzerindeki her türlü tesisler ve müştemilat ile birlikte ofisinize devredilmesi, tapuda ofisiniz adına ferağ verilmesi halinde,arsa üzerinde şahsım ve Kişnişçi Petrol Ürünleri Anonim Şirketi tarafından inşa edilen her türlü akaryakıt… mülkiyetinin de ofisinize intikal edeceğini, bahse konu tesisler ve müştemilat üzerinde hiçbir şekilde hak, alacak, tazminat talep etmeyeceğimi beyan kabul ve taahhüt ederiz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yine davacı Haluk Kişnişçi 1.10.1991 tarihli Noter senedinde Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına hitaben “…. Şahsıma satılmasına karar verilen ancak henüz tapuda adıma ferağ muamelesi yapılmamış….Arsanın… Petrol Ofisi Anonim Şirketine verilmesine, Petrol Ofisi Anonim Şirketine ferağ muamelesi yapılmasına rıza ve muvafakatim bulunduğunu şimdiden kabul, beyan ve ikrar ederim…” taahhüdünde bulunmuştur.
Davacı tarafından verilen muvafakatname ve taahhütnameye istinaden, Konya Büyükşehir Belediye Encümeninin 1.10.1991 tarih, 1991/1244 sayılı kararıyla davacıya satılmış olan arsanın tapu tesçil işleminin davalı adına kalan borçların davalı tarafından ödenmesi şartıyla yapılmasına; aynı Belediye Encümenince 1.10.1991 tarih, 1991/1245 sayılı yeniden aldığı karar ile de taşınmazın tahsisen davalıya satılmasına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere inananın, bir borca teminat teşkil etmek veya idare olunmak üzere malvarlığına dahil bir şey veya hakkı,aynı amacı güden olağan hukuki işlemlerden daha güçlü bir hukuki durum yaratmak maksadıyla inanılana kazandıran, sonra da tekrar devretme yükümlülüğünü içeren işleme inançlı işlem denir.İnançlı işlem ile inanan, inanılana bir hakkı belirli bir tarz ve amaçla kullanmak ve sonra da bu amaç gerçekleşince iade etmek üzere devreder.İnançlı işlem yalnız tasarruf işlemlerinde söz konusu olur.
05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca inanç sözleşmelerinde yazılı delil aranmaktadır.
İnançlı işlem hukukumuzda normatif olarak düzenlenmiş değildir.Uygulama ve içtihatlar bu sözleşmelerin geçerli olduğunu,ortaya koymuştur.Çekişme konusu temliki işlemin (inanca dayalı temlikin) dayanağı bu sözleşmelerdir.Öyle ise bu sözleşmelerin çekişme konusu edilen temliki işlemden önce yada en geç akit tarihinde yapılması asıldır.
Somut olayda, davacıya ait olan ve tapuda tescilli bulunan bir taşınmaz yoktur.O nedenle davalı ile inançlı sözleşme yaptığından söz edilemez. Satış davalıya Belediye Encümeninin yeniden aldığı karar ile gerçekleştirilmiştir.Davacı tarafından davalı Petrol Ofisi ile Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında davaya konu taşınmazın satışına ilişkin olarak yapılan işlemin iptali için İdare Mahkemesinde açılan dava reddedilmiş, karar, Danıştay’ca onanarak kesinleşmiştir. Öte yandan davacının, Petrol Ofisi ile Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasındaki satış işlemi ile ilgili encümen kararı ile tapunun iptali için Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava da reddedilmiş, bu karar Yargıtay’ca onanarak kesinleşmiştir. Bu davalar dışında, dava konusu taşınmazla ilgili olarak davacı ve dava arkadaşları tarafından davalı aleyhine açılan müteaddit davalar, reddedilmiştir.
Davacı ve davalı arasında, yukarıda belirtilen nedenlerle; öneri niteliğindeki yazışmalarla, teminat amaçlı inançlı işlem kurulmadığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında, davacı tarafın 24.9.1991 tarihli yazı ile “Bunun yanı sıra alternatif teklif olarak…” ifadesiyle başlayan önerisine uygun olarak bir sözleşme yapılmıştır. Ne var ki, taraflar arasında ,geçerli olarak kurulan bu sözleşme, 5.2.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı anlamında bir inanç sözleşmesi niteliği taşımamaktadır.Davacının, dava konusu taşınmazı davalı Petrol ofisine olan borçlarını ödeyerek geri alma hakkı da bulunmamaktadır.
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı (birleştirilen davanın davacısı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 04.10.2006 gününde, oybirliği ile karar verildi.