Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/10-554 Esas 2006/602 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/10-554
Karar No: 2006/602

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/10-554 Esas 2006/602 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/10-554 E.  ,  2006/602 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Samsun 2.İş Mahkemesi
    TARİHİ : 22/12/2005
    NUMARASI : 2005/810 E- 745 K.


    Taraflar arasındaki “hizmet tespiti“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 2.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.10.2004 gün ve 2004/676 E- 996 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 11.04.2005 gün ve 2005/681-3894 sayılı ilamı ile; (...Dava; 2925 sayılı Yasaya tabi tescil esas alınmak suretiyle 01.05.2000-29.02.2004 dönemindeki isteğe bağlı prim ödemelerinin geçerli sayılması talebine ilişkin olup, mahkemece talebinin kabulüne karar verilmiştir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu olan 2925 sayılı Yasaya göre sigortalı olan kişinin daha sonra 506 sayılı Kanunun 85. maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olup olamayacağına ilişkindir. Dosya içeriğine göre davacının, 29.12.1995 tarihinde 2925 sayılı Yasaya tabi sigortalı olarak tescilinin yapıldığı, 506 Sayılı Yasaya tabi olarak hizmet akdiyle çalışmasının bulunmadığı görülmektedir.
    Gerçekten de 2925 sayılı Yasanın 2.maddesine göre süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlar, istekte bulunmaları kaydıyla bu Kanuna göre sigortalı sayıldıklarından, esasen kendileri (bizatihi) özde bir nevi isteğe bağlı sigortalı niteliği taşımaktadırlar. O nedenle de anılan yasada ayrıca 506 sayılı Yasanın 85.maddesine mümasil (benzer) bir sigortalılık sistemi bulunmadığı gibi, her bir yasanın kapsamı kendi içinde sınırlı olup, birbirine atıfta bulunmadıkça diğer yasadaki hükümlerin o yasa çerçevesinde uygulanma olanağı bulunmadığı (izahtan varestedir) açıktır.
    Nitekim 2925 sayılı Yasanın 39.maddesi de, bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, 506 sayılı Yasanın uygulanması olası maddelerini sayarken, çekişme konusu isteğe bağlı sigortalılığı hüküm altına alan 85.maddeye temas etmediği görülmektedir. O nedenledir ki olayda 506 sayılı Yasanın 85.maddesinin uygulama yeri yoktur. Belirtmek gerekirse, Dairemizce de benimsenen Hukuk Genel Kurulu’nun 10.11.2004 tarih ve 2004/21-516 Esas ve 2004/593 sayılı kararı içeriği de bu doğrultudadır.
    Şu halde, 506 sayılı Kanunun 85.maddesi hükmüne göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalılığına isteğe bağlı olarak devam edilebilmesi için gerekli yasal koşullardan biri de müracaat tarihinden önce 506 sayılı Kanuna göre tescil edilmiş olmaktır. Anılan maddenin açık hükmü karşısında 2925 sayılı Yasaya göre yapılan ve davaya konu edilen tescil, 506 sayılı Kanuna göre tescil edilmiş olmak şartını gerçekleştirmediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Davacının, 28.12.1995-31.12.1999 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında Tarım sigortalısı olduğu, 506 sayılı Kanuna göre tescili yapılmadan, 01.05.2000 tarihinden itibaren isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödediği uyuşmazlık konusu değildir.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigortalı olup, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescili bulunmayan davacının, anılan Kanunun 85.maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalılığına geçerlilik tanınıp tanınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere Ülkemizde çalışanlar, sosyal güvenlikleri yönünden çeşitli Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamına alınmış ve her güvenlik kuruluşu, kapsam ve koşullarını belirlemiştir. Sosyal güvenliğin sağlanması yönünden, iradi sistem değil, belli koşulların oluşumuna bağlı olarak zorunlu sistem öngörülmüştür.
    Bunun sonucu, kamusal statüde, kamuda çalışanlar, temelde T.C.Emekli Sandığı bünyesinde yer alırken; bağımsız olarak, tarımsal faaliyet dışı kendi adına kazanç sağlayan işte çalışanlar Bağ-Kur, hizmet akdine tabi çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, tarımsal alanda kendi adlarına çalışanlar Bağ-Kur kapsamında yer almışlardır.
    Kapsamda bulunan sigortalıların zorunlu sigortalılıkları yanında, isteğe bağlı sigortalılıkları da öngörülmüş ve tüm sigortalılar kendi tabi oldukları Kanun çerçevesinde korunma altına alınmışlardır.
    Nitekim, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2.maddesinde, kimlerin Kanun kapsamında olduğu açıkça ortaya konulmuş; buna göre, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar, sigortalı sayılmışlardır.
    Öte yandan, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 85.maddesinde; bir kimsenin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı devam edebilmesi için, diğer koşulların yanında, başvuru tarihinden önce 506 sayılı Kanuna göre Sosyal Sigortalar Kurumuna zorunlu sigortalı olarak tescili öngörülmüştür.
    Bu noktada tescilden amaç, az yukarıda açıklanan, 506 sayılı Kanunun 2.maddesinde belirtildiği biçimde zorunlu sigortalılık statüsünün önceden gerçekleşmiş bulunmasıdır. Zorunlu sigortalılığın oluşabilmesi için, Kanunun gerekli gördüğü biçimde bir sigortalılık statüsünün meydana gelmiş olması gereklidir.
    Şu hale göre, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar, kendi tabi oldukları Kanun çerçevesinde korunma altına alındıklarından; 2925 sayılı Kanuna göre tescil edilme işleminin, 506 sayılı Kanun açısından da, aynı tür tescil işlemi olarak kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır.
    Esasen, 2925 sayılı Kanunun 39.maddesinde, anılan Kanunda hüküm bulunmayan hallerde uygulanacak 506 sayılı Kanunun" maddeleri arasında, isteğe bağlı sigortalılığın koşullarını düzenleyen 85.maddesi gösterilmemiştir.
    Bu itibarla, 2925 sayılı Kanun gereğince sigortalı olanların, 506 sayılı Kanunun 85.maddesinin öngördüğü koşullara sahip bulunmadığı açıktır.
    Nitekim, Hukuk Genel Kurulu"nun 31.05.2006 gün, E:2006/10-287, K:2006/336 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
    Tüm açıklamalar çerçevesinde somut durum değerlendirildiğinde; isteğe bağlı sigortalılık öncesinde 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigortalı olan davacının, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescili bulunmadığı anlaşıldığından, anılan Kanunun 85.maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabulüne olanak yoktur.
    Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.09.2006 gününde yapılan ikinci oylamada oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Hemen Ara