Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/19-520 Esas 2006/514 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/19-520
Karar No: 2006/514
Karar Tarihi: 12.7.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/19-520 Esas 2006/514 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/19-520 E.  ,  2006/514 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir Asliye 1.Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 17/02/2006
    NUMARASI : 2006/34-59

    Taraflar arasındaki “itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;İzmir Asliye 1.Ticaret  Mahkemesince davanın kısmen kabulüne  dair verilen 20.2.2004  gün ve  2001/1434-2004/74  sayılı kararın incelenmesi  davalı  vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay   19. Hukuk Dairesinin 13.5.2005 gün ve 8586-5499  sayılı ilamı ile, (....Davacı vekili, müvekkili Ş.. C..ile kardeşi İ.. C.."in davalı bankanın İzmir Şubesinde 30.10.1999, 04.11.1991 ve 06.11.2001 tarihlerinde toplam 51.550 Dolarlık döviz hesabı açtırdığı bu paranın ½’sinin müvekkiline, ½’sinin ise kardeşi İ.. C..e ait olduğunu müvekkilinin müşterek hesaplarda bulunan paranın kendisine ait ½ oranındaki kısmını çekmek istediğinde davalı bankanın hesapta para bulunmadığını belirttiğini yapılan incelemede hesaptaki paranın 06.12.1991 tarihinde davacının annesi B.."e ödendiğinin anlaşıldığını, müvekkilin hesap açıldığı tarihte reşit olup annesine vekaletnamede vermeden yapılan İcra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini ve %40"dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. 
    Davalı vekili, bankadaki hesabın anne B..C.. tarafından açıldığını yoksa davacı ve kardeşinin bankaya gelerek birlikte hesap açmadıklarını, hesabı açan annenin 06.12.2001 tarihinde tüm parayı çekerek hesabı kapattığını, parayı çeken ile davacının anne kız olup hesabın açılışında imzanın alınmamasını kötüniyetli olarak kullanmak istediklerini, aradan 10 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra bu hakkın kullanılması da bunun göstergesi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, paranın anneye ödenmesi sırasında davacının talimatı veya vekaletnamesinin bulunmadığı, hesap sahibinin 10 yılı geçirmemek üzere istediği tarihte hesabında tasarruf yapabileceği bu nedenle davanın kısmen kabulüne itirazın kısmen iptali ile takibin 25.775 Dolar asıl alacak olmak üzere 26.459.11 Dolar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren kamu bankalarınca Amerikan Doları üzerinden açılan 1 yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına 17.077.005.036.TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu döviz tevdiat hesaplarının davacının annesi B.. tarafından kızları davacı ile dava dışı İ.. adına müşterek hesap olarak açıldığı, ancak tüm işlemlerin hesap sahiplerinin gıyabında anne Birsen tarafından yapıldığı ve 06.12.1991 tarihinde yine anne B..tarafından mevduatın çekilerek hesaplarının kapatıldığı, hesabın açıldığı tarihte davacının 19 yaşında (reşit ve mümeyyiz) olduğu ve hesap sahiplerinin anneleri ile birlikte oturdukları dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Hesabı açan annesi ile birlikte yaşayan davacının hesaplardaki mevduatın çekilmesinden bilgi sahibi olmaması taraflar arasındaki ilişkiye ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, bankaya başvuru ve icra takibi davalı bankanın anneye rücu yönünden zamanaşımı süresinin dolmasına çok kısa süre önce yapılmıştır. Somut olayın yukarıda açıklanan özelliğine göre davacının  hesaptaki paranın çekilmesi konusunda annesine zimnen icazet verdiğinin kabulü gerekir. Kaldı ki, M.K.nun 2.maddesinde "herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz" hükmü yer almaktadır.
    Olayların gelişimi anılan madde uyarınca değerlendirildiğinde davacının iyiniyetli olarak kabulü de mümkün görülmemiştir.
    Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici  nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,  12.7.2006 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

     

    Hemen Ara