Taraflar arasındaki “Tahliye“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Havsa Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 04.09.2002 gün ve 2002/179-300 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 01.04.2003 gün ve 1943-2084 sayılı ilamı ile, (Dava ihtiyaç nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının dava konusu yerde uzun yıllardır kiracı iken müvekkilinin bu yeri satın aldığını, satın almadan sonra kiracı davalıya ihtarname tebliğ edilerek tahliye istenmesine rağmen bu güne kadar tahliye edilmediğini bildirerek akdin feshini ve kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili dava konusu gayrimenkulün T..Ç.."in vefatı ile mirasçılarına intikal ettiğini mirasçılarının önceki malik M..C.."a sattığını müvekkilinin gayrimenkulü yukarıda gösterilen kişilerden kiraladığını, işletici sıfatı ile işletmediğini, ruhsat almadığını, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık davalının dava konusu yerde kiracı sıfatı ile oturup oturmadığı noktasındadır. Davalı vekilinin 02.07.2002 tarihli dilekçedeki yukarıda açıklanan beyanı, Ziraat Bankası Havsa Şubesi Müdürlüğünün 30.07.2002 günlü cevabi yazısı ve bu cevabi yazıya ekli olarak gönderilen banka hesap ekstresinden 1996 yılından beri kira parasının davalı tarafından önceki malik hesabına yatırılmış olması karşısında davalının dava konusu yerde kiracı sıfatı ile oturduğunun kabulü gerekir. Bundan zuhul ile yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de davanın reddine karar verildiği halde davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi de hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, mahkemece 04.06.2003 günlü oturumda ara kararı ile bozma ilamına karşı direnme kararı verildikten sonra araştırmalar yapılarak 02.12.2004 günlü oturumda Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve 16.12.2004 günlü karar ile dava reddedilmiştir. Davanın reddine dair verilen 16.12.2004 gün ve 2003/101 E.,2004/414 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 23.6.2005 gün ve 5186-6580 sayılı ilamı ile (Yargıtay bozma ilamı üzerine direnme kararı yerildikten sonra yerilen karardan dönülmesi mümkün olmadığından bu doğrultuda bir karar verilmesi gerekirken, bundan sonra araştırma yapılarak davanın reddedilmesi doğru değildir.) gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulup verilen ilk kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre ve özellikle A..S.. dava konusu taşınmazı babası olan davalı M..S..’a tebaan kullanmış olduğundan, yargılama aşamasında davalı ölmüş ise de davalı olarak tüm mirasçılarla birlikte A..S.. da davaya dahil edildiğinden, ister babasına tebaan kullansın, ister kendi adına kullanmaya devam etsin davada davalı sıfatını kazandığından,davanın kabulüne karar vermek gerekir.
Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.