Taraflar arasındaki “tazminat“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 06.03.2002 gün ve 2000/307 E- 2002/147 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 28.12.2004 gün ve 2004/11455-13047 sayılı ilamı ile, (...Dava, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesine ilişkin munzam zarar istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun l05.maddesi uyarınca alacaklının duçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir.
Kanun koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın tazmini 2 bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm, ispat edilmeden tahsili talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etmek olanağı yasal olarak mevcut değildir.
Davacı temerrüt faizini aşan bir zararının mevcut olduğunu kanıtlamamıştır.
Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira; davacının para alacağını zamanında tahsili halinde ne şekilde kullanacağını ispat etmemiştir. Açıklanan durum karşısında somut olarak ispat edilen bir zarar mevcut olmadığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Dairemizin uygulamasına paralel olarak davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Hukuk Genel Kurulu’nun 24.11.2004 tarih 2004/5-459 E, 613 K., 24.11.2004 tarih 2004/5-460 E.- 614 K. sayılı kararlarında da aynı ilke kabul edildiğine göre Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.06.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.