Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
TTK’nun 730. maddesi yollaması ile uygulanması gerekli aynı Kanun’un 662. maddesinde dava açılmasının zamanaşımını keseceği belirtilmiştir. Anılan maddede dava açılmasından söz edilmiş, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda açıklık getirilmemiştir. Ancak borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını def’i yolu ile ileri sürmüş ise, borçlu tarafça alacaklı aleyhine açılan davanın da zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK’nun 20.01.1996 tarih, 1996/12-654 E., 1996/805 K. Sayılı ve HGK’nun 22.02.1984 tarih ve 1981/10-716 E., 1984/141 K. Sayılı kararları ile aynı ilke kabul edilmiştir. TTK’nun 662. maddesinde zamanaşımının kesilmesi özel olarak düzenlenmişken (zamanaşımının durması) ile ilgili bu hüküm mevcut değildir. TTK’nun 1. maddesinin yollaması ile Borçlar Kanunu’nun zamanaşımının durması ile ilgili hükümleri ve bu arada BK’nun 132. maddesi ticari senetler içinde uygulanacaktır (Prof. Dr. Seze Reisoğlu, Çek ,1998 sh. 305 vd.), (Gören Eriş, Çek Hukuku, 2003 sh. 291). BK’nun 132/son maddesine göre, zamanaşımını tatil eden sebeplerin ortadan kalkmasından sonra, bir başka deyişle, menfi tespit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.
Somut olayda borçlu vekili Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2009/338 Esas ile alacaklı banka aleyhine menfi tespit ve istirdat davasını 14.09.2009 tarihinde açtığı, davalı alacaklı bankanın bu davaya cevap verdiği, davanın 26.10.2010 tarihinde HUMK’nun 409. maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı görülmüştür. Açılan bu davada tedbir kararı verilmemiş olsa da, davanın kesinleşmesine kadar zamanaşımı gerçekleşmeyeceğinden, itirazın reddi yerine takibin kesinleşmesi sonrası çek zamanaşımının dolduğundan bahisle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.