Esas No: 2021/7257
Karar No: 2022/295
Karar Tarihi: 12.01.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/7257 Esas 2022/295 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2021/7257 E. , 2022/295 K.Özet:
Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi'nin verdiği kararın gerekçesi, hüküm kısmı ile çeliştiği için, infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulması HMK’nın 298/2. maddesine aykırı olduğu için bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kararın yeniden hüküm tesisi için Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. Anayasa'nın 141/3. maddesi ve HMK'nun 27 ve 297. maddeleri, mahkemelerin ve kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngörmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.04.2010 tarihli ilamında da açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olan gerekçelerin gerekliliği vurgulanmıştır. 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde de gerekçenin geçerli ve yasal olması gerektiği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin ve her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.04.2010 gün ve 2010/11-195 E., 238 K. sayılı usulden bozmayı kapsayan ilamının gerekçesinde de vurgulandığı üzere, "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir."Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan "Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir" şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince gerekçede icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş ise de, hüküm kısmında takibin iptaline karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiği görülmektedir.O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulması HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olup, anılan çelişki giderilmek suretiyle yeniden hüküm tesisi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 08/04/2021 tarih ve 2021/475 Esas - 2021/788 Karar sayılı kararının yukarıda belirtilen nedenlerle re’sen BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/01/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.