Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/12379 Esas 2022/1083 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/12379
Karar No: 2022/1083
Karar Tarihi: 02.02.2022

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/12379 Esas 2022/1083 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'ne yapılan itiraz sonucu verilen karar incelendiğinde, borçlu tarafından yapılan şikayetin reddine karar verildiği ve istinaf başvurusunun reddedildiği belirlenmiştir. Ancak borçlunun satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile başvurusunda yer alan iddialar doğru çıkmıştır. Tebligat Kanunu'nun ilgili maddeleri dikkate alınarak, tebliğ işleminin usulsüz yapıldığı tespit edilmiştir. Bu sebeple mahkeme, ihalenin feshi isteminin kabul edilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Kararda belirtilen kanun maddeleri ise şöyledir:
- 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri, hükmi şahıslara tebligat yapılması gereken durumları düzenlemektedir.
- Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi, tebligatın yapılması gereken durumlarda uygulanacak yöntemleri belirlemektedir.
- Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddeleri, tebligat işlemlerinin nasıl yapılacağına dair detaylı kurallar içermektedir.
- İİK'nun 127. maddesi, taşınmaz satışlarında satış ilanının borçluya tebliğ edilmesi gerektiğini belirtmektedir.
12. Hukuk Dairesi         2021/12379 E.  ,  2022/1083 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Şikayetçi borçlunun, sair şikayetlerinin yanında satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği gerekçesi ile ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince; şikayetin reddine hükmedildiği, borçlunun istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun HMK’nun353/1-b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
    Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
    Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir.
    Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. Ancak, Kanunun 21/1.maddesine göre tebligat yapılması halinde, tebliğ memuru, tebliğ evrakını tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de, mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir.
    Öte yandan, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Yönetmeliğinin 21. maddesinde de, tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    Somut olayda, borçlu şirkete yapılan 30.10.2019 tarihli satış ilanı tebliğine ilişkin tebligat parçasının incelenmesinde, tebligat sırasında şirket yetkilisinin bulunup bulunmadığı sorulmakla birlikte, şirketin işçisinin tebliğ anında iş yerinde bulunmasına rağmen, tebliğin Tebligat Kanununun 13. maddesi uyarınca yapılması gerekirken Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapıldığı, ayrıca haber bırakılması gereken komşu, kapıcı veya yöneticiye de haber bırakılmadığı, bu hali ile tebliğ işleminin Tebligat Kanununun 13. maddesine aykırı şekilde usulsüz olarak yapıldığı görülmektedir.
    Öte yandan, borçlunun vekiline yapılan tebligat incelendiğinde;
    Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır ” hükmü yer almaktadır.
    Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 30. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” hükmüne yer verilmiştir.
    Somut olayda, vekile yapılan satış ilanı tebliğine ilişkin tebligat parçası incelenmesinde, muhatabın adresinin kapalı olduğunun Ünal Yılmaz’dan sorulduğunda muhatabın dışarıda olduğunun bildirildiği, tebliğ evrakının Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca Osmaniye Mahallesi Muhtarına teslim edildiğinin ve 2 numaralı haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırılarak haber bırakılan kişinin ismi yazılmadan satış ilanının 12.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu hali ile tebliğ işleminin Tebligat Kanununun 21/1 maddesine aykırı şekilde usulsüz olarak yapıldığı görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde aynı komşuya haber verildiği belirtilmiş ise de tebliğ evrakı incelendiğinde haber bırakılan komşunun isminin yazılmadığı açıkça görülmektedir.
    İİK'nun 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
    Bu durumda ilk derece mahkemesince, ihalenin feshi isteminin açıklanan nedenlerle kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 22.10.2021 tarih ve 2021/2351 E. - 2021/2707 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 18.02.2021 tarih ve 2019/1123 E. - 2021/96 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 02/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara