Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/6-316 Esas 2006/343 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/6-316
Karar No: 2006/343

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/6-316 Esas 2006/343 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/6-316 E.  ,  2006/343 K.

    "İçtihat Metni"

     MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 09/11/2005
    NUMARASI : 2005/806-1254

    Taraflar arasındaki "İtirazın kaldırılması, tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İcra Hukuk  Mahkemesince davanın reddine dair  verilen 22.12.2004 gün ve 2004/1581-1850 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 28.4.2005 gün ve 2005/2189-4242 sayılı ilamı ile, (“...Davacı taahhüt nedeniyle davalı hakkında başlatmış olduğu takibe itiraz üzerine davacı mahkemeye başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan kira sözleşmesi 1.5.2003 başlangıç tarihli olup, tahliye taahhüdü 14.5.2003 tanzim tarihli ve 31.8.2004 tahliye tarihini içermektedir. Takip tarihi itibariyle dava süresindedir. Davalı itirazında tahliye taahhüdünün sözleşme ile aynı tarihte verildiğini ileri sürerek itirazda bulunmuştur. Ancak tanzim tarihine açıkça karşı çıkmamıştır. Davalı imza inkarında bulunmadığına göre vermiş olduğu taahhütle bağlıdır. Mahkemece istemin kabulü ile tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir...”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasına girişilmeden önce, Yerel Mahkemenin direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup, olmadığı ön sorun olarak tartışılmış ve aşağıdaki sonuca varılmıştır.
    Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur:
    Dava, tahliye taahhüdüne dayalı olarak, kiralananın tahliyesi istemiyle yapılan icra takibinde, itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
    Davalı, takibe itirazında, tahliye taahhüdünün kira sözleşmesiyle aynı tarihte imzalandığını, kira kontratına 14 gün öncesine ait tarihin atıldığını ileri sürmüş; görülmekte olan davada da bu itirazlarını tekrarladığını bildirmiştir.
    Yerel Mahkeme, tahliye taahhütnamesiyle kira sözleşmesinin aynı gün düzenlendiği yolundaki davalı savunmasının kanıtlandığı gerekçesiyle itirazın kaldırılması isteminin reddine karar vermiş; Özel Daire bu hükmü yukarıdaki gerekçeyle bozmuştur.
    Yerel Mahkeme bu kez, “…Tahliye taahhüdü noterden tasdik edilmiş ise de, bunun verilmesine neden olan haricen tanzim edilmiş kira akdindeki tarih açıkça inkar edilmiştir. Bu durumda, taahhüdün geçerliliği hususunda uyuşmazlık çıkmıştır. Akitteki tarih kabul edilmediğine göre, İİK. nun 275. maddesi ve bu husustaki 4.12.1957 tarih ve 11/26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, işin genel yargıda halli gerekmektedir…Her ne kadar, ilk hükümde kiralananın vasfı gözden kaçırılıp, sehven  kiranın yenilendiği kabul edilmemiş ise de, kiralanan yerin arsa vasfındaki otopark olduğu, musakkaf olmadığı, 6570 S.K. kapsamına girmediği, dolayısıyla, bir yıl süreli kira sözleşmesinin bitim tarihi 1.5.2004 tarihi itibarıyla bir ay içinde fesih yoluna gidilmediği cihetle, akdin B.K.nun 263. maddesi gereğince gayrı muayyen bir müddet için yenilendiği, İİK.nun 272. maddesindeki takip şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, tahliye isteğinin yasaya uygun olup olmadığının, borçlunun tahliyesi gerekip gerekmediğinin saptanması, yargılama yapılmasına bağlı hale gelmiştir. Bu tür ihtilaflar genel mahkemelerde çözülmelidir. Bu durumda, taahhüdün kiralanan kullanılırken verildiğine dair savunma da, esasa müessir görülmemiştir…” gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; itirazın kaldırılması ve tahliye taleplerinin reddine karar vermiştir.
    Açıklanan bu duruma göre, Yerel Mahkemenin Özel daire bozmasına konu önceki kararı ile, direnme kararı olarak nitelendirdiği temyize konu kararının hem gerekçelerinin ve hem de hüküm fıkralarının birbirlerinden farklı olması karşısında, temyize konu kararın gerçekte bir direnme kararı değil, öncekinden tamamen değişik bir gerekçeye dayalı olarak oluşturulmuş ve hüküm fıkrası da farklı olan yeni bir hüküm niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir.
    Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 7.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
     


     


     

    Hemen Ara