Esas No: 2006/19-337
Karar No: 2006/339
Karar Tarihi: 07.06.2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/19-337 Esas 2006/339 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Asliye 4.Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/12/2005
NUMARASI : 2005/497-603
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 4.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.06.2004 gün ve 2003/228-2004/353 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.03.2005 gün ve 2004/8980-2004/2627 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Özel Dairece bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararının temyizine ilişkin davacı vekili Avukat O..E..imzalı 07.03.2006 havale tarihli dilekçenin ikinci sayfasının 4. no ile başlayan son paragrafında aynen;
“ 4. Yukarıda belirttiğim ve mahkeme dosyası münderecatından da anlaşıldığı üzere alacağın varlığı kesin bir şekilde kanıtlanmış iken; davanın reddine ilişkin hüküm tesisini anlamak imkansızdır. Bu kadar gerekçeye ve delile istinaden hakkın yerine getirilmemesi gecikmiş adalet adalet değildir, ilkesinin ne kadar yerinde bir söz olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Davanın müddeabihi göz önüne alındığında davanın değeri çok da büyük bir meblağ değildir. Ancak sen mal al ve ardından da parasını ödeme ve o malı da inşaatında kullan, bu husus taraf olarak bizi üzmektedir. İnsanların hak aramak için yollara düştüğü günümüzde niçin yollara düşüldüğü ve niçin birçoğunda hakkın mahkeme dışında arandığı bir hukukçu olarak tasvip etmememize rağmen kısmen de bu ve buna benzer kararları neticesinde doğru bulmaktayız. Tüm bu ve buna benzer nedenlerle verilmiş olan kararların bozulacağı düşüncesindeyiz.”
ifadelerine yer verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki müzakere sırasında işin esasına girilmeden öncelikle davacı vekilinin temyiz dilekçesinde yer verdiği ibarelerin, adli yazışmalarda ve özellikle Yargıtay’a verilen dilekçelerde yazılması alışılmış (mutad) olmayan, itiraz sınırlarını aşan, davanın aydınlığa kavuşması, hakkın ortaya çıkarılması yönünden etkisi ve yazılmasında zorunluluk bulunmayan gereksiz (icapsız) sözler olduğu, bu nedenle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 78.maddesinde anlamını bulan “münasebetsiz” evrak niteliğinde bulunduğu kabul edilmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 78/2. maddesi gereğince, her sayfası Dairemiz mühürü ile mühürlendikten sonra dilekçeyi veren davacı vekiline geri verilmesinin sağlanması, kararın karşı tarafa tebliği ve tamamen davanın konusu içinde kalınarak hukuki itirazlarını içeren yeni bir temyiz dilekçesi yazması için kendisine (10) günlük süre verilmesi ve bu süre içinde yeni bir dilekçe vermediği takdirde temyiz isteğinden vazgeçmiş sayılacağının bildirilmesi konusunda gereğinin yapılması için dava dosyasının yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 07.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.