Esas No: 2022/1212
Karar No: 2022/2455
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/1212 Esas 2022/2455 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2022/1212 E. , 2022/2455 K.Özet:
Borçlu vasisinin, satış ilanının vasilik görev süresi içerisinde yapılmadığını iddia ederek yapılan ihalenin feshine karar verilmesi talebiyle açtığı dava derdestlik nedeniyle reddedilmiştir. Bu nedenle, aynı konuda açılan davada farklı sebeplere dayanıldığından şikayetin derdestlik nedeniyle karar verilemeyeceği görülmüştür. Satış ilanı vasilik görev süresi içerisinde yapılmadığında kısıtlıya yapılan tebliğ, hüküm ve sonuç doğurmaz. Somut olayda, tebliğin zamanlamasında hata yapılsa da, ihalenin feshi davasının süreden reddi gerekirken, esastan reddine karar verilmiştir. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğru bulunmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11/3. maddesi
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 14. maddesi
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 448 maddesi
- 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesi
- İİK'nin 127. maddesi
- İİK'nin 364/2. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibi sonucunda gerçekleştirilen 10/02/2020 tarihli ihaleye ilişkin satış ilanının borçlu ... vasisi ...'ye 17/01/2020 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, vasinin 09/12/2020 tarihinde icra mahkemesine başvurarak, sair fesih nedenlerinin yanında kendisine tebliğ edilen satış ilanının vasilik görev süresi içerisinde yapılmadığını iddia ederek yapılan ihalenin feshine karar verilmesi talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin " aynı konuda açılmış dava bulunduğu.." gerekçesi ile derdestlik nedeniyle reddine karar verildiği, kararın borçlunun istinafı talebinin Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince aynı davanın, aynı nedenlere dayalı olarak 17/02/2020 tarihinde ... 4. İcra Hukuk Mahkemesi 2020/95 Esas ile açıldığı, davanın reddine karar verildiği gerekçesiyle derdestlik nedeniyle, dava şartı yokluğundan şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Borçlu vasisinin kararın dayanağı olan derdest ihalenin feshi davasının aynı nedenlerle açılmadığı iddiasıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebiyle kararı istinaf etmiş, istinaf başvurusu, bölge adliye mahkemesince kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddedilmiştir.
... 4. İcra Hukuk Mahkemesi 2020/95 Esas ile açılan ihalenin feshi davasında fesih sebebi olarak, taşınmaz değeri daha fazla olduğu halde satışta bu hususun dikkate alınmadığı, taşınmazın hissedarlarına usulüne uygun tebligat yapılmadığı, borçlu ...'un vesayet altında olduğu, ancak vesayet makamının satıştan bilgilendirilmediği, velayet altındaki ...' un borçlu olmadığına dayanıldığı, ... bu davadaki fesih sebebinin satış ilanı tebliğ usulsüzlüğüne ilişkin olduğu, bu nedenle her iki davanın dayanağı olarak ileri sürülen ihalenin feshi nedenlerinin aynı olmayıp, farklı sebeplere dayanıldığından şikayetin derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğu gerekçesiyle karar verilemeyeceği görülmüştür.
Dava ve takip ehliyeti, kişinin, kendisinin veya temsilcisi aracılığıyla bir davada veya takipte usul veya takip işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek veya tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar bazı istisnai (kişiye sıkı surette bağlı haklarını kullanmada; TMK.nun 453, 462/7; TMK.nun 359, 455.maddelerindeki) hallerde dava ve takip ehliyetine sahiptirler.
Bu durumlar dışında ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, dava ve takip ehliyetleri olmadığından, istisnai haller dışındaki dava ve takiplerde kanuni temsilcileri tarafından temsil olunurlar.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11/3. maddesi; “Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat, kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır”,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 14. maddesi; “Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur”,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi; “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.
Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar”,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 448 maddesi; “Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil eder” hükümlerini ihtiva etmektedir.
Bu durumda, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler uyarınca, satış ilanı tebliğ tarihinde borçlunun vesayet altına alınmasını gerektirir bir durum var ise, kısıtlıya yapılan tebliğ, hüküm ve sonuç doğurmaz. Kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, İİK.nun 127.maddesi kapsamında çıkarılan satış ilanının vasiye tebliği zorunludur. Bu husus, kamu düzenine ilişkindir.
Somut olayda vasilik kararının sona erdiği tarihten sonra yapılan tebligatı takiben mahkemece yeniden vasilik uzatma kararı verilmiştir. Türk Medeni Kanunu' nun 480’inci maddesine göre, vasilik görevi uzatılmadığı takdirde sürenin dolmasıyla kendiliğinden sona erecektir. Ancak, yetkili mahkemece vasinin görevinin sona erdiğine ilişkin karar alınmaması halinde, süre sonunda vasinin ve mahkemenin zımni kabulüyle vasinin görevi devam eder. Bu durum, vesayet altındaki kişinin temsilcisiz kalmaması için getirilen diğer hükümler ve kanun koyucunun iradesiyle de uyumludur.
O halde bölge adliye mahkemesince, davacı borçlu vasisine yapılan satış ilanı tebligatının usulüne uygun olduğu, tebliğin 17/01/2020 tarihinde yapılmasına rağmen ... bu davanın ise 09/12/2020 tarihinde, 7 günlük hak düşürücü süre geçirildikten çok sonra açıldığı anlaşıldığından, ihalenin feshi davasının süreden reddi gerekirken, esastan reddine karar verilmesi hatalı ise de, dava reddedildiğinden, sonuç itibarı ile doğru olduğu anlaşılan mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonuç itibarı ile doğru olduğu anlaşılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nin 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 80,70 TL temyiz harcından evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik haracın temyiz edenden tahsiline, 28/02/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.