Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-240 Esas 2006/292 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/8-240
Karar No: 2006/292
Karar Tarihi: 10.5.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-240 Esas 2006/292 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/8-240 E.  ,  2006/292 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 09/11/2005
    NUMARASI : 2005/483-412

    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Balıkesir 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 8.2.2005 gün ve 2004/275 E. 2005/18 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 21.6.2005 gün ve 2903-4652 sayılı ilamı ile, (...Davacılar vekili, dava konusu 286 ada 35 parselin, dava dışı aynı ada 30 parsel ile bütün olarak 20 yılı aşkın süreden beri vekil edenleri tarafından zilyet ve tasarruf edildiğini belirterek mer"a sınırlandırmasının iptali ile tarım arazisi niteliği ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, mer"aların zilyetlik ile kazanılamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuş, davaya katılan Kocaavşar Belediyesi yargılama oturumlarına gelmemiş, davanın esası hakkında savunma yapmamıştır.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık konusu 35 parsel, dava dışı 30 parsele uygulanan mer"a sınırını içeren 1937 tarih, 1594 ve 1595 tahrirli vergi kayıtlarının miktar fazlası orta malı mer"a niteliği ile 13.04.1995 tarihinde sınırlandırılmıştır.
    Mahkemece, davacıların, miras bırakanlarına satışta bulunan kişiler adına yazılı vergi kaydındaki bilgilerle bağlı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesi ile ilgilidir. Tahsisli veya kadim mer"a olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim mer"aların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli mer"alar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim mer"alar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. HGK"nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 03.05.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mer"a olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mer"a olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mer"a olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mer"a olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mer"a olduğunun anlaşılması halinde ise, hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; tahsisli veya kadim mer"a olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılmasıdır.
    Taşınmazın tahsisli mer"alardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mer"a tahsisinin bulunup bulunmadığının Özel İdare Müdürlüğünden sorulması, varsa mer"a norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mer"a norm kararına göre tahsis edilen mer"anın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim mer"adan mı, yoksa 4753 SK.nun 8.maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mer"a niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ve uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi aracılığı ile tespiti, toprak tevzi komisyonu veya kadastroca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı belgeler getirtilerek mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği tespit edilerek nizalı taşınmaz ve çevreleyen komşu taşınmazın mer"a niteliğinde olup olmadığı araştırılarak belirlenecek niteliğe göre yukarıda açıklanan hususlarda düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bu aynı doğrultuda olduğu anlaşılan ve yargılama sırasında davacılar vekili tarafından bildirilen, mer"a olarak sınırlandırılan komşu 37 parsele ilişkin Balıkesir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/154 Esas sayılı dava dosyasının gözönünde bulundurulmamış olması da doğru değildir. Bu bakımdan yöntemine uygun bir şekilde mer"a araştırmasının yapılmamış olması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda,mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.5.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara