Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/9483 Esas 2022/3882 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/9483
Karar No: 2022/3882
Karar Tarihi: 24.03.2022

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/9483 Esas 2022/3882 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, kredi sözleşmesine dayanarak ilamsız takibe başlayan alacaklı tarafından borçluları aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçluların Malatya İcra Dairesi'nin yetkisine itiraz ettikleri ve yetki sözleşmesinin tacirler veya kamu tüzel kişileri ile yapılabileceği belirtildiği bir davada verilen kararın bozulmasına karar verdi. Kararda, HMK'nun yetkiye ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı, para ve teminat alacaklarına ilişkin davalarda yetkinin genel yetki kuralına göre çözümleneceği belirtildi. HMK’nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olarak tanımlandı. HMK'nun 17. maddesinde ise yetki sözleşmesi yapabilecek tarafların tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlendiği detaylı bir açıklama yapıldı. Ayrıca, bu düzenlemeye göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmedi
12. Hukuk Dairesi         2021/9483 E.  ,  2022/3882 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Alacaklı tarafından borçlular aleyhine başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların yasal sürede icra dairesine verdiği itiraz dilekçelerinde, yetkili icra dairesinin Batman İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek Malatya İcra Dairesi’nin yetkisine itiraz ettikleri, bunun üzerine alacaklının borçluların itirazları ile duran takibin devamını sağlamak amacıyla itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesi’nce; kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan borçlular ... ve ...’ın tacir sıfatı bulunmadığından, HMK'nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesinin adı geçenleri bağlamadığından bahisle yetki itirazının kaldırılması isteminin reddine karar verildiği, alacaklının kararı istinaf ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf isteminin esastan reddine hükmedildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
    İİK'nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre; HMK'nun yetkiye ilişkin hükümleri, para ve teminat alacaklarına dayalı takiplerde kıyas yolu ile uygulanır. Konusu para ve teminat alacaklarına ilişkin davalarda yetki, genel yetki kuralına göre çözümlenir. HMK’nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
    HMK’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.
    Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırt edilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri, kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.
    Söz konusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da, yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmasının aranmasıdır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.
    6102 sayılı TTK’nun 12/1. maddesinde gerçek kişi tacir; bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi olarak tanımlanmış olup, yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; alacaklının genel kredi sözleşmesine dayanarak ilamsız takibe başladığı, sözleşmenin 19. maddesinde Malatya mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığı, kredi sözleşmesinde kredi alan olarak Günaydın … Ltd. Şti.’nin, kefil olarak da borçlular ... ve ...’ın imzalarının bulunduğu, icra dosyasında mübrez 07.02.2017 tarihli imza sirkülerine göre ...’ın kredi kullanan şirketin münferiden yetkili temsilcisi, ...’ın ise şirketin ortağı olduğu, bu durumda, sözleşmede düzenlenen yetki anlaşmasının, kredi kullanan Günaydın … Ltd. Şti.’nin ortağı olan borçlular ... ile ...’ı, TTK’nun 12/1. maddesi gereğince tacir olmaları nedeniyle bağladığının kabulü gerekir.
    O halde, İlk Derece Mahkemesi’nce, yetki itirazının kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddi yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesi’nce de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 24.6.2021 tarih ve 2021/82 E. - 2021/1483 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Malatya 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 04.11.2020 tarih ve 2020/160 E. -2020/386 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 24/03/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara