Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/9714 Esas 2022/4104 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/9714
Karar No: 2022/4104
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/9714 Esas 2022/4104 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2021/9714 E.  ,  2022/4104 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SUÇ : Ticareti usulüne aykırı terk etmek
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Ceza muhakemesinin amacının hukuken geçerli kanıtlarla hiç bir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olması ve temyiz kanun yolundaki hukuki denetimin maddi gerçeğin tespitinde muhakeme ve mantık kurallarına, bilimsel gerçeklik ve bulgulara uyulup uyulmadığını da kapsadığı gözetilerek yapılan incelemede,
    İlk derece mahkemesince atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle sanığın beraatine dair karar verildiği, kararın istinaf edilmesi sonucu, Bölge Adliye Mahkmesince, istinaf başvurusunun kabulü ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    28/02/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı kanun ile yeniden düzenlenen CMK'nun 286/2-d uyarınca ilk defa bölge adliye mahkemesince mahkumiyet kararı verildiğinden kararın temyizi kabil olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/88999 nolu tebliğnamesindeki ; 5237 sayılı TCK'nun 7. ve 5271 sayılı CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesi hususundaki bozma görüşüne ilişkin yapılan incelemede;
    Cebri icra hukuku maddi hukuktan kaynaklanan taleplerin devlet kuvveti ile zor kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesini sağlayan bir hukuk dalıdır ve borçlarını, zamanında ve rızaları ile yerine getirmeyen borçlulara karşı; alacaklıların, devlet kuvvetinin yardımı ile alacaklarına nasıl kavuşacağını düzenler. Alacaklı, özel hukuktan doğan hak ve alacağını, devlet adına üstün devlet gücünü kullanmaya yetkili İcra ve İflas Daireleri aracılığı ile alabilir. İcra dairesi, kişilerin özel hukuktan doğan alacaklarını tahsile çalışırken üstün devlet gücünü kullanmakta ve borçluların hak ve özgürlük alanına müdahale etmektedir. İcra dairesi, bir yandan özel hukuktan doğan hakların elde edilmesine yönelirken, bu yönelme işlemini kamu hukukunun araçlarıyla, kamusal gücün kullanılması ile yerine getirmektedir.İcra hukukunun amacı, cebri icra organlarının yardımıyla alacaklının ihlal edilen hakkına kavuşturulmasıdır. Alacağın tahsili ile birlikte toplumsal barışı, hukuk düzenini de sağlar.İcra Müdürlüğü işlemlerinin nihai hedefi kamu yararıdır. Tüm icra işlemleri, her ne kadar kişilerin özel hukuktan doğan alacakları almaya yönelik olsa da sonuçta hedef devlet otoritesini sağlamak ve bu vesileyle toplumda huzur ve barışı sağlamaktır.
    Cebri icra hukuku zor kullanma yetkisini sadece devlete tanımıştır. Alacaklının alacağına kavuşması için devlet, cebri icra organlarınca (icra dairesince) borçlunun mallarına el koyar, bu mallar satılır ve elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Kural olarak cebri icranın konusu borçlunun şahsı değil, malvarlığıdır.Cebri icra organlarının alacaklıyla borçlu arasındaki menfaatler dengesini gözetmesi gerekmektedir. Bu menfaatler dengesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda genel biçimde düzenlenmemiş olmakla birlikte, İİK'nun 85/son maddesine göre ; haczi koyan memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle (bağdaştırmakla) mükelleftir.
    Hukuk devletinin gereği olarak hakkın yerine getirilmesinde yani alacaklının alacağını alamadığı takdirde alacağına kavuşmak için devlet organlarından yardım istemesi ve hakkın yerine getirilmesinde zor kullanma yetkisini münhasıran elinde bulunduran devlet tarafından organları vasıtasıyla borçlunun mallarına el koyup satmak suretiyle alacaklının alacağına kavuşmasına sağlamaktadır.İcra organlarının kurulmasındaki temel amaç, alacaklının borçluya karşı bizzat kuvvet kullanmasını önlemektir.
    Devletin organları vasıtasıyla hakkın yerine getirilmesinde çabukluk sağlanması ve zor kullanma yetkisine de işlerlik kazandırması için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 16. Babında 331. ila 345/b. maddeleri arasındaki suçlar ile kabahatler ve bunların yaptırımları ile yargılama usulü düzenlenmiştir.
    2004 sayılı İİK'nun 4. Babında 74. ve 76. Maddelerinde mal beyanında bulunmama kabahati ve bunun yaptırımı olan hapsen tazyik yaptırımı düzenlenmiştir.İİK'nun 346 ila 354 maddelerinde ise icra ceza mahkemelerinin yargılama usulü düzenlenmiştir.
    İcra ceza mahkemeleri; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 331 ila 345/b maddeleri arasında tanımlanan suçların işlendiği iddiasıyla açılan davaların kovuşturmalarını yürütmekle görevlidir. İİK'nun 331. Maddesinde düzenlenen Alacaklısını Zarara Sokmak Kasdiyle Mevcudunu Eksiltme Suçu yönünden altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 332. maddesinde düzenlenen Borçlunun Kendisini Aciz Duruma Düşürmesi veya Durumunu Ağırlaştırması suçu yönünden onbeş günden altı aya kadar hapis cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 333. maddesinde düzenlenen İflas ve Konkordato İşlerinde Hususi Menfaat Temin Etme Suçu yönünden altı aydan iki seneye kadar hapis cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 333/a. maddesinde düzenlenen Ticari İşletmede Yöneticinin Sorumluluğu suçu yönünden altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 334. maddesinde düzenlenen Konkordato veya Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırmada Yetkili Kimseleri Hataya Düşürme Suçu yönünden altı aydan bir yıla kadar hapis cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 335. maddesinde düzenlenen Kiracının İşlediği suç yönünden Türk Ceza Kanununun 276. maddesine göre cezalandırılmasının öngörüldüğü, İİK'nun 336. maddesinde düzenlenen Müflisin Mallarını Vermeyenlerin İşlediği suç yönünden doksan güne kadar adlî para cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 337. maddesinde düzenlenen
    Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi suçu yönünden yaptırım öngörüldüğü, İİK'nun 337/a. Maddesinde düzenlenen Ticareti Usulüne Aykırı Terk Etme suçu yönünden üç aydan bir yıla kadar hapis cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 338. Maddesinde düzenlenen Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunma suçu yönünden üç aydan bir yıla kadar hapis cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 339. Maddesinde düzenlenen beyandan sonra mal ve kazançta olan artışı bildirmemek suçu yönünden bir aya kadar disiplin hapsi yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 340. Maddesinde düzenlenen Borçlunun Ödeme Şartını İhlali suçu yönünden , üç aya kadar tazyik hapsi yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 342. Maddesinde düzenlenen İcra Dairesince Teslim Edilen Taşınmaz veya Gemiye Tekrar Girme suçu yönünden yaptırım öngörüldüğü, İİK'nun 343. Maddesinde düzenlenen İcra İflas Kanunu 30 ve 31. Maddeler Hükmüne Uymama suçu yönünden üç aya kadar tazyik hapsi yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 344. Maddesinde düzenlenen Nafakaya İlişkin Kararlara Uymama suçu yönünden üç aya kadar tazyik hapsi yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 345/a. Maddesinde düzenlenen Sermaye Şirketinin İflasını İstememe suçu yönünden on günden üç aya kadar hapis cezası yaptırımı öngörüldüğü, İİK'nun 345/b. Maddesinde düzenlenen Artırmadan Çekilme suçu yönünden bir yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası yaptırımı öngörüldüğü anlaşılmıştır.
    İcra mahkemelerinin, icra ve iflas suçlarından dolayı “ceza mahkemesi” sıfatıyla yargılama yapacakları tartışmasızdır. İlk bakışta icra mahkemelerinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre kovuşturma yapacakları düşünülse de, bu mahkemelerin yargılama usulünün 2004 sayılı İİK'nun 346 ila 354. maddesinde ayrıca düzenlendiği, gelmeyen tanıklarla ilgili olarak 349. maddenin son fıkrası ile kanun yollarına başvuru bakımından da 353. maddenin 2. fıkrasında da Ceza Muhakemesi Kanunu’na atıf yapıldığı, bunun dışında kalan hususlarda 2004 sayılı Kanunun 346 ila 354. maddelerinin tatbik edileceği anlaşılmaktadır.İcra mahkemelerince görülecek ceza davalarında uygulanacak yargılama usulünde 2004 sayılı Kanunun 347 ila 354. maddelerinin tatbik edileceği, ancak 2004 sayılı Kanunun atıf yaptığı 349 ve 353. maddelerinin son fıkraları uyarınca, sadece burada belirtilen hallerde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun icra ceza davalarında gözönünde bulundurulacağı hususu kuşkusuzdur.
    Cebri icra organlarının etkinliklerinin artırılması ve sonuca en hızlı şekilde ulaşıp alacaklının alacağına kavuşmasını sağlaması için İİK'nun 331 ile 345/a maddeleri arasında borçluya bir takım yükümlükler yüklenmiş, bu yükümlülüklere uyulmaması halinde de yaptırımlar düzenlenmiştir. Bir kısım yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde hapsen tazyik bazılarında hapis veya adli para cezası veya hapis ve adli para cezası birlikte öngörülmüştür. Bu yaptırımların amacı alacaklıya borcunu ödemeyen borçluyu ödemeye mecbur etmek ve alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamaktır. Bu suç ve kabahatlerin takibi şikayete bağlı olup alacaklıların veya hak sahiplerinin icra ceza mahkemesine dilekçe ile başvuracağı şikayet dilekçesi veya şifai beyan ile dava ikame etmesi sağlanmıştır. Bu suçlara ilişkin yargılama usulünde hızlı bir yargılama yapılması düzenlenmiş, İİK'nun 349. Maddesinde düzenlenen yargılama usulü ile sanıkların meşruhatlı davetiye ile duruşmaya gelmeye mecbur oldukları, gelmedikleri takdirde yargılamanın gıyaplarında sonuçlandırılacağı ihtaratı verilir. Ayrıca şikayetçinin belirlenen tarihte duruşmaya gelmediği veya vekilini göndermediği takdirde şikayet hakkının düşeceği ihtaratı yapılır. Bu duruşmalarda İİK.'nun 350. maddesi gereğince de Cumhuriyet Savcısı hazır bulundurulmaz.
    İİK'nun 351. maddesindeki; şikayetçi dilekçe ve beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlıdır, maznun müdafaası için tahkikatın tevsii ancak bir kez istenebilir şeklindeki düzenlemeler ile de hızlı bir yargılamanın yöntemi özel kanunlarında düzenlemiştir.
    2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda düzenlenen suçların yaptırımı olan tazyik ve hapis cezaları borçlunun edimini yerine getirmeye zorlamaya yöneliktir. Bu suçlardan vazgeçme İİK'nun 354. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre kanunun bu babında yazılı suçlardan takibi şikayete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa dava ve ceza bütün neticeleriyle beraber düşer. Madde metninden açıkça görüldüğü üzere, yargılamanın her hal ve safhasında şikayetten vazgeçme sonuç doğurur. 5237 sayılı TCK'nun 73. maddesinde düzenlenen şikayet müessesesinde ise, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun aksine şikayette vazgeçme ancak hüküm kesinleşene kadar yapılabilir.
    Bu şikayet müessesindeki faklılık ve İcra ve İflas Kanunundaki yargılama usulünden de anlaşılacağı üzere, buradaki yaptırımlar tamamen hakkın yerine getirilmesine yöneliktir. Cezanın ortadan kaldırılmasını veya ceza miktarını azaltacak uygulamalar şüphesiz ki İcra ve İflas Kanununda düzenlenen yaptırımları işlevsiz hale getirecek ve 2004 sayılı Kanun'un amacından uzaklaşmasına neden olacaktır.
    Basit Yargılama Usulü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 251. ve 252. maddelerinde düzenleme alanı bulmuştur.
    Basit Yargılama Usulü, Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra belli bir ağırlığa ulaşmamış suçlar bakımından uygulanabilen ve duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yürütülen özel bir ceza muhakemesi yöntemidir.
    Belirtmek gerekir ki koşulları oluşsa dahi, basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmaması konusunda mahkemenin takdir hakkı vardır.
    Basit yargılama usulü, yazılı beyan ve savunma esasına dayanır ve bu usulde duruşma yapılmaz.
    Basit yargılama usulünün temel amacı, belirli ağırlığa ulaşmamış suçlar bakımından bazı usulü aşama ve adımların atlanılarak yargılama faaliyetlerindeki sürelerin kısaltılmasıdır. Nitekim bu usulde, ceza yargılamasının en önemli unsurlarından biri olan duruşma yapılmasından vazgeçilmektedir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 251. maddesinin birinci fıkrasında hangi suçlar bakımından basit yargılama usulünün uygulanabileceği açıkça düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.
    Yani;
    Sadece adli para cezasını gerektiren suçlar,
    Üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlar,
    Adli para cezasıyla birlikte veya adli para cezasının seçenek olarak uygulandığı hapis cezalarında yine üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulü uygulanabilecektir.
    Basit Yargılama Usulünün Şartları ise şunlardır:
    1-Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına giren bir suç olması,
    2-İddianamenin kabul edilmiş olması,
    3-Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmiş olması,
    4-Adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren bir suç olması,
    5-Mahkemece bu usulün uygulanmasına karar verilmesi,
    6-Suçun soruşturma ve kovuşturmasının yapılmasının izne veya talebe bağlı olmaması,
    7-Sanığın yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik halinin olmaması ,
    8-Suçun, basit yargılama usulüne tabi olmayan bir suçla birlikte işlenmemiş olması gereklidir.
    Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edilir (CMK m.251/2).
    Beyan ve savunma için verilen süre dolduktan sonra mahkemece duruşma yapılmaksızın ve Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi dikkate alınmak suretiyle, 223 üncü maddede belirtilen kararlardan birine hükmedilebilir. Mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir (CMK m.251/3).
    Mahkemece, koşulları bulunması hâlinde; kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya hapis cezası ertelenebilir ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir (CMK m.251/4).
    Mahkemece gerekli görülmesi hâlinde bu madde uyarınca hüküm verilinceye kadar her aşamada duruşma açmak suretiyle genel hükümler uyarınca yargılamaya devam edilebilir (CMK m.251/6).
    Basit yargılama usulüne göre verilen kararlara karşı itiraz yoluna (CMK m.268) başvurulabilir. Süresi içinde itiraz edilmeyen hükümler kesinleşir (CMK m.252/1)
    İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır (CMK m.252/2). İtiraz üzerine, mahkeme tarafından duruşma açılması ve genel hükümlere göre yargılama yapılması zorunludur.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251. Maddesinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulandığı suçlarda CMK'nun 251/3. fıkrası gereğince mahkumiyet kararı verildiği takdirde, sonuç cezanın 1/4 oranında indirileceği amir hükmü getirilmiştir. Halbuki 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun'da düzenlenen bir kısım düzenlenmiş ve kabahat olarak nitelendirilmiş fillerde örneğin;
    1-)İİK'nun 339. maddesinde düzenlenen; beyandan sonra mal ve kazançta olan artışı bildirmeyen borçlunun cezası,
    2-)İİK'nun 340. maddesinde düzenlenen ; borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza,
    3-)İİK'nun 30. ve 31. maddelerine muhalefet edenlerin cezalandırılması başlıklı İİK'nun 343. maddesi,
    4-)Nafaka yükümlülüğüne uymayanların cezalandırılması başlıklı İİK'nun 344. Maddesi ,
    5-)Mal beyanında bulunmayanlar için öngörülen cezayı düzenleyen İİK'nun 76. Maddesinde tazyik ve disiplin hapsi düzenlenmiştir.
    Basit yargılama usulü hukukumuzda istisnai olarak sadece belli mahkemelerde veya belli davalarda uygulanır. Kanunda açıkça basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmeyen dava ve işler yazılı yargılama usulüne göre görülür.
    Kabahatlerin yaptırımı olarak disiplin hapsi, 5271 sayılı CMK'nun 2/l. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metninde de belirtildiği üzere ; bu kanunun uygulanmasında, disiplin hapsi; kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen,
    a-)Seçenek yaptırımlara çevrilemeyen,
    b-)Ön ödeme uygulanamayan,
    c-)Tekerrüre esas olmayan,
    d-)Şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan,
    e-) Ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi ifade eder.
    Madde metninden anlaşılacağı üzere yaptırım olarak disiplin hapsi öngörülen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun'da düzenlenen kabahatlerde seçenek yaptırımların uygulanamaması maddesi birlikte değerlendirildiğinde, sanık lehine 5271 sayılı CMK'nun 251. Maddesinin 3. Fıkrası gereğince yapılması düzenlenen indirimin de uygulanamayacağı açıktır.Kendine özgü yargılama usulü öngörülen İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen suçlar açısından hızlı ve alacağın alınması amacı güdülen yaptırımların, CMK'nun 251. Maddesi düzenlemesinin alacaklının seri bir şekilde alacağını almasını engelleyecektir. Açıklanan nedenlerle ; CMK'nun 251. Maddesi uyarınca dosyanın basit yargılama usulü yönünden değerlendirilmesi konusundaki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.
    5271 sayılı CMK'nın 288 ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp aynı Kanunun 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile sanık vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği sebepler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen beraat kararı kaldırılarak sanığın mahkumiyetine dair vermiş olduğu hüküm hukuka uygun bulunmakla, sanık vekilinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nın 302/1. madde gereğince tebliğnameye aykırı olarak ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA, 29/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara