Esas No: 2021/13283
Karar No: 2022/4187
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/13283 Esas 2022/4187 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2021/13283 E. , 2022/4187 K.Özet:
Üçüncü kişi, müvekkiline ait demirlerin inşaat şantiyesinde haczedildiğini ve borçlunun inşaat sahasına sonradan geldiğini belirterek istihkak iddialarının kabulünü ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı alacaklı, haciz mahallinde borçlunun hazır olduğunu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar vermiştir. İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak davasında, hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Karar harcının alacak miktarı üzerinden hesaplanması gerektiği vurgulanmıştır. Ek olarak, 4949 sayılı Kanunla değiştirilen 363/1. maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının 01.01.2020 tarihinden itibaren artırıldığına dikkat çekilerek, uyuşmazlık konusu değerin 11.350,00 TL'yi geçmediği için mahkeme kararının temyiz kabiliyeti olmadığı belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak İİK'nin 96. vd. maddeleri ve 4949 sayılı Kanunla değiştirilen 363/1. maddesi açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki 3. kişi ve alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin inşaat şantiyesinde müvekkiline ait demirlerin haczedildiğini, demirlerin dava dışı inşaat firmasından satın alındığını, borçlunun inşaat sahasına sonradan geldiğini belirterek istihkak iddialarının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz mahallinde borçlunun hazır olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu; haciz günü aradıkları için şantiyeye gittiğini, üçüncü kişi ile birlikte faaliyet göstermediğini, istihkak iddiasının haklı olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 13.2.2019 tarih ve 2016/4749 Esas 2019/1414 Karar sayılı ilamı ile, haczin üçüncü kişiye ait şantiyede gerçekleştirildiği, borçlunun haciz mahalline sonradan geldiği, haciz mahallinde borçluya ait herhangi bir belge bulunmadığı, borçlu ile üçüncü kişi arasında organik bağ bulunmadığı, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup,mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerektiği,davalı alacaklı delil olarak dayandığı sevk irsaliyesi ile borçluya haciz mahallinde demir teslim ettiğini kanıtlamakta ise de, üçünü kişinin borçlunun yetkilisi olduğu firmadan 14.8.2014 tarihinde demir aldığını, bedelini ödediğini ancak alınan demirleri inşatta kullandığını, 17.10.2014 tarihli hacze konu demirlerin ise dava dışı firmalardan satın alındığına ilişkin beyanının aksini ispatlayamadığı; tanık beyanlarının istihkak davalarında güçlü delil olmadığı,davalı alacaklının mülkiyet karinesinin aksini ispatlayamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuş, davalı alacaklının karar düzeltme isteği reddedilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı ve davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1- Davalı alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargıtay ilamında belirtilen bozma sebepleri çerçevesinde işlem yapılarak karar verilmiş, bozma ile kesinleşen hususların yeniden temyiz sebebi yapılmasına usul hükümleri elvermemiş bulunmasına ve temyiz edilen kararda yazılı gerekçelere göre yerinde olmayan temyiz sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu'nda düzenlenen, yargı harçlarının alınması kamu yararına ilişkin olduğundan, bu hususun mahkemelerce re'sen gözetilmesi gerekir.
İstihkak davalarında davanın kabulüne karar verildiği hallerde hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekir. Somut olayda, alacak miktarı 40.000,00 TL, hacze konu menkullerin değeri ise 45.000,00 TL olduğudan karar ve ilam harcının alacak miktarı üzerinden hesaplanması gerekirken yazılı şekilde maktu harca hükmedilmesi, 768,50 TL peşin harç alınmasına rağmen 25,20 TL peşin harç alındığının kabulü hatalı olmuştur.
Ne var ki yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun ek Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Davalı alacaklının temyiz itirazlarının reddi ile, hüküm fıkrasının 3. Bendindeki " Karar harcı 54,40 TL den peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına " cümlesinin çıkartılmasına yerine "alınması gereken 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 768,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.963,09 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına " cümlenin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA, karar düzelterek onandığından harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı üçüncü kişinin temyiz itirazlarına gelince;
Davacı üçüncü kişi, lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazında bulunduğuna, İİK.nin 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363/1. maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı Kanunun ek 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 01.01.2020 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 11.350,00 TL'yi geçmediği anlaşıldığına göre mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
Temyiz isteminin REDDİNE, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.3.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.