Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-267 Esas 2006/240 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/8-267
Karar No: 2006/240

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/8-267 Esas 2006/240 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/8-267 E.  ,  2006/240 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 13/05/2004
    NUMARASI : 2004/2-275

    Taraflar arasındaki “tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce  davanın kısmen kabulüne dair verilen  28.11.1997 gün ve  263-1149 sayılı kararın incelenmesi davalı kayyım vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin   2.10.2003   gün ve 5270-6008 sayılı ilamıyla;  (.....Davacı vekili, vekil edeninin miras bırakanı O... tarafından kadastro tespit tarihinden önce satın ve devralınan 1255 ada 23 parselin davalılar üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. .
    Mahkemece, kayıt maliki S. G.ve arkadaşları hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine, dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, kayıt malikleri S.., O..ve K.."ın kayyum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu parsele ait kadastro tutanağında; senetsizden 01.11.1948 tarihinde Y..oğlu F. ile Hazine adına arsa niteliğiyle paylı olarak tespit edilmiş, tutanağın beyanlar hanesinde ""üzerindeki ahşap ev O. Ş."ındır." açıklaması verilmiştir. Tespit maliki F."ın mirasçılarının itirazı üzerine, Kadastro Komisyonunun 22.03.1969 günlü kararı ile malik sütunu açık bırakılmasına karar verilmiştir. Tespit maliki F. mirasçıları ile 3.kişilerin Kadastro Mahkemesi sıfatıyla İstanbul 15.Asliye Hukuk Mahkemesine açmış oldukları kadastro tespitine itiraz davası sonunda 09.03.1979 gün 62/2 esas ve karar sayılı hükümle dava konusu 23 parselin S.G. ve müşterekleri adına tesciline karar verilmiş, kesinleşen hükme dayanılarak sicil oluşturulmuştur. Kayıt maliklerinden G.soyadını taşıyan S. G. ve arkadaşları, dava konusu taşınmazdaki paylarını davanın açılması tarihinden sonra 17.05.1985 tarihinde HUMK.nun 186.maddesi hükmü uyarınca davaya dahil edilen M.Ç. ve M.Ş. adına temlik edilmiştir. Tapu kaydına göre/dava konusu taşınmaz davalı M.Ç. ile M.Ş. dışında 48/160"şar payının S.ve O., 24/160 payının da K.adına kayıtlı olduğu görülmüş ise de, adı geçen kimselere ait paylar TMK.nun eski 530.maddesi hükmü uyarınca Hazineye kalmış olduğundan davanın Hazineye yöneltilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
    İşin esasına gelince: Davacı, dava konusu taşınmazın kadastrodan önce miras bırakanı O.. tarafından satın alındığını ileri sürmüştür. Tercümeli örneği dosyaya sunulan 1333 tarihli satış senedinde taşınmazın davacının miras bırakanı tarafından satın ve devralındığı yazılıdır. Yerel bilirkişi ve tanıklar da satış hakkında açık bir bilgileri olmamakla birlikte davacı ve miras bırakanı O.."ın zilyetliğinden haber vermişlerdir. Dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış bulunduğuna ve kadastrodan önceki sebebe dayandığına göre, bu yerin kadastro tespit tarihine kadar davacı ve miras bırakanı tarafından kazanılıp kazanılmadığının araştırılması gerekir. Kadastro tutanağında taşınmazın tapulu olduğuna dair bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda, tapusuz bir yerin satış ve devri ile mülkiyeti alıcısına geçeceğinden davacı tarafça mülkiyetinin kazanıldığının kabulü gerekir. Ne var ki; yukarıda esas numarası yazılı Kadastro Mahkemesi sıfatıyla hüküm kuran Asliye Hukuk Mahkemesi dava dosyasındaki bilgilere göre taşınmazın 17.04.1300 tarih ve 119 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı belirlenmiştir. Bu durumda, taşınmazın tapulu olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesi hükmüne göre çözüme kavuşturulması gerekir. Davacının miras bırakanının dava konusu taşınmazı kayıt malikinin mirasçılarından satın alınıp alınmadığı araştırılmadığı gibi, bu yön dosyadan da anlaşılmamaktadır. Bu husus üzerinde durulması, taşınmaz kayıt malik veya mirasçılarından satın alınmış ise anılan maddedeki koşulların oluşup oluşmadığının araştırılıp belirlenmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulmuş olması doğru değildir. ...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
     TEMYİZ EDEN  : Davalı kayyım vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
     SONUÇ:  Davalı kayyım vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, 26.4.2006  gününde oyçokluğu ile karar verildi.

     

     

     


     

    Hemen Ara