Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/7-222 Esas 2006/219 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/7-222
Karar No: 2006/219
Karar Tarihi: 19.04.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/7-222 Esas 2006/219 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2006/7-222 E.  ,  2006/219 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Gemerek Kadastro Mahkemesi
    TARİHİ : 1.2.2006
    NUMARASI : 2006/1-2

    Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gemerek Kadastro Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.02.2005 gün ve 2004/40 E- 2005/16 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 06.05.2005 gün ve 2005/1486 E- 1495 K.sayılı ilamı ile; (...Kadastro sırasında 378 ada 74 parsel sayılı 11559.65 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına dayanılarak davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı V..Y..miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, dava konusu taşınmazın miras bırakanı A..H.. Y..mirasçıları adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu 378 ada 74 parsel sayılı taşınmazın A.. H..Y..mirasçıları adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Davalı Hazine’nin temyizi 378 ada 74 parsel sayılı taşınmazın davacı V. Y.ve paydaşlarının ortak miras bırakanı A. H.Y. mirasçıları adına tapuya tesciline ilişkin hükme yöneliktir. Davalı hazine, tapu kaydına ve 03.05.1974 tarih 1973/104-1974/181 E-K sayılı Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesince oluşturulan ve kesinleşen ve davacıların ortak miras bırakanı A.H. Y."in de tarafı olduğu kesin hükme dayanmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydı ile dayanağı kesin hükmün kapsamında kaldığı, tapu kaydının oluştuğu dönemden önce davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşulları gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Nevarki, dava konusu taşınmazın davalı hazinenin tutunduğu tapu kaydı ile tutunduğu tapu kaydının dayanağı kesin hükmün kapsamında kaldığı, mahkemece yapılan keşif, uygulama, toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Kural olarak kesin hüküm kamu düzenine ilişkin, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarındandır. Öte yandan kesin hükmün akdi ve irsi haleflerini bağlayacağı aynı taşınmaz yada taşınmazlar hakkında sonraki günlü uyuşmazlıkların önceki günlü kesin hükme göre çözümlenmesi zorunludur. Gerçekten bu hukuksal olgu sağlıklı sonuca varmanın temel koşullarındandır. Mahkemece bu hukuksal olgular ile tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşınmadığı da dikkate alınarak davacıların davasının reddine, taşınmazın tesbit gibi davalı hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ  EDEN  : Davalı Hazine vekili

       HUKUK GENEL KURULU KARARI
     
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.05.1974 gün ve 1973/104 E, 1974/181 K. sayılı ilamının görülmekte olan dava açısından kesin hüküm olmasa da güçlü delil oluşturmasına, öte yandan dava konusu taşınmazın kök tapu kaydı olan 02.10.1959 tarih ve 601 sıra numaralı tapu kaydının iktisap sebebi sütünu içeriğinden “kayıp ve yitik kişilerden” kaldığının belirgin olmasına ve bu nitelikteki yerlerin kanunlar uyarınca Hazineye kalan yerlerden olması dolayısı ile  üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımadığına, zilyetlikle kazanılamayacağına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.04.2006 gününde oybirliği ile  karar verildi.

     

    Hemen Ara