Esas No: 2022/4215
Karar No: 2022/5376
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/4215 Esas 2022/5376 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2022/4215 E. , 2022/5376 K.Özet:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi, bir ihalenin feshi istemi ile ilgili verilen kararın temyizi üzerine bu işlem ile ilgili dosyanın incelenmesi sonucunda, mahkemenin öne sürülen tüm iddiaları ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerektiğini, ancak bu yapılmadığını tespit ederek kararı kaldırdı ve İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararını da bozdu. Karar, 364/2. maddesiyle değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca verildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu vekili, ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurusunda özetle;
-İhaleye fesat karıştırıldığını,
-İhalenin ilanda belirtilen saatler içerisinde yapılmadığını,
-Taşınmaz bilgileri ve yüzölçümünün ilanda hatalı gösterildiğini
-Satış ilanının belediyede usulüne göre ve süresi içinde ilan edilmediğini,
-Satış ilanının tirajı yüksek gazetede ilan edilmediğini,
-Mükellefiyetler listesinin usulüne uygun yapılmadığı ve ilgililere tebliğ edilmediği, ayrıca mükellefiyetlerin satışa ilanına ve şartnamesine dercedilmediğini,
-Taşınmazın vasıfları ve değerine etki edecek unsurların ilan ve şartnamede gösterilmediğini,
-Satış ilanının divanhaneye asılması gereken günde asılmadığı,askıdan süresinden önce kaldırıldığı,
Taşınmazın imar durumunun sorulmadığı,
-Kefillere satış ilanı tebliğ edilmediğini,
-Satış ilanı ve kıymet takdiri raporunun tüm alacaklılara ve ilgililere tebliğinin usulüne uygun yapılmadığını ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiştir.
Mahkemece, “...Yapılan yargılamada toplanan delillerden; söz konusu ihale ilgili olarak davacı tarafça iddialarda bulunulmuş ise de; tirajı yüksek bir gazetede ilan yapılmaması hususunun ihalenin feshi sebebi olmayacağı, taşınmazın satış usulleri incelendiğinde kanuna ve hukuka aykırılık bulunmadığı, yapılan tebliğlerin usul ve hukuka uygun olduğu, satışa ilişkin kanuni sürelere uyulduğu, bu kapsamda davacı iddialarının hukuken yerinde olmadığı anlaşıldığından...” gerekçesiyle şikayetin reddi ile şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedildiği, şikayetçi tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için
ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin ve her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.04.2010 gün ve 2010/11-195 E., 238 K. sayılı usulden bozmayı kapsayan ilamının gerekçesinde de vurgulandığı üzere, "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir."
Bununla birlikte; 6100 sayılı HMK'nun "Hükmün Kapsamı" başlığını taşıyan 297/2. maddesinde; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği öngörülmüştür.
Buna göre, şikayet dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve şikayet nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp gösterilmelidir.
O halde, mahkemece, öne sürülen tüm iddialar ayrı ayrı değerlendirilerek gerekçe oluşturulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de, başvurunun esastan reddine karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 27/12/2021 tarih ve 2021/3993 E.- 2021/3625 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 07/10/2021 tarih ve 2021/1149E. - 2021/1421 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 28/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.