Esas No: 2021/13258
Karar No: 2022/6244
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/13258 Esas 2022/6244 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2021/13258 E. , 2022/6244 K.Özet:
Alacaklı tarafından istenilen temyiz tetkiki sonucunda, hukuka uygun tebligat yapılmadığı iddiası ile şikayetin kabul edilerek icra emrinin iptal edildiği, alacaklı tarafından yapılan istinaf başvurusunun da reddedildiği belirtilmektedir. Ancak Yargıtay kararlarına atıfta bulunularak, bir mahkeme kararının gerekçeli olarak yazılması gerektiği ve hükmün neden verildiğini açıklayacak şekilde olması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi kararında gerekçe-hüküm çelişkisi bulunduğu, kanun maddelerine aykırı şekilde bu çelişkinin giderilmediği belirtilerek kararın bozulması ve yeniden hüküm tesisi gerektiği kararlaştırılmıştır.
Kanun Maddeleri:
- Anayasa'nın 141/3. maddesi
- 6100 sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri
- HMK'nun 298/2. maddesi
- İİK'nın 366 maddesi
- HMK'nın 353/1-b-1 maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte ipotek malikinin icra mahkemesine başvurusunda; tarafına muacceliyet ihbarı gönderilmediğini, icra takibi öncesi ve sonrasındaki aşamalarda tüm tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek icra emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece şikayetçiye gönderilen ihbarın usule uygun tebliğ edilmediği gerekçesiyle şikayetin kabulüne ve icra emrinin iptaline karar verildiği, karara karşı alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin ve her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.04.2010 gün ve 2010/11-195 E., 238 K. sayılı usulden bozmayı kapsayan ilamının gerekçesinde de vurgulandığı üzere, "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir."
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan "Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir" şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Ayrıca gerekçe - hüküm çelişkisi 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık dahi başlı başına bozma sebebidir.
Bu husus 6100 sayılı HMK. nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince, “ şikayetçi borçluya çıkartılan ... 7. Noterliği'nin 21/09/2017 tarih 13294 yevmiye numaralı ihtarnamesi borçlunun "... Mah. ... Cad., 54/1 .../..." adresinde "aynı konutta sakin tebellüğe ehil eşi Recep Uyar imzasına tebliğ edildi." şerhi ile 27/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, tebligatın usule uygun olduğu görülmektedir.” gerekçesine yer verilmişse de, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetli görülerek hüküm kısmında istinaf başvurusunun İİK'nın 366 ve HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiği görülmektedir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olup, anılan çelişki giderilmek suretiyle yeniden hüküm tesisi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 19/10/2021 tarih ve 2020/2016 Esas - 2021/1915 Karar sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, re'sen BOZULMASINA, bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/05/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.