Esas No: 2022/4658
Karar No: 2022/6605
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/4658 Esas 2022/6605 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2022/4658 E. , 2022/6605 K.Özet:
Karar, bir İcra Hukuk Mahkemesi'nde görülen istihkak davasına ilişkindir. Borçlunun haciz mahallinde hazır olmadığı, haczin farklı bir adreste yapıldığı, mülkiyet karinesinin davacı üçüncü kişi lehine olduğu gerekçesiyle dava kabul edilmiştir. Ancak davalı tarafın kanun yararına temyiz başvurusu sonucu, ön incelemede uyuşmazlık tespiti yapılmadan, deliller toplanmadan ve tanıklar dinlenmeden karar verilmesinin usule aykırı olduğu belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Kararda İİK'nın 97/11. maddesi uyarınca istihkak davalarının basit yargılama usulüne tabi olduğu, HMK'nun ön inceleme aşamasının da duruşmalı yapılması gerektiği, mahkemenin ise gerektiğinde tarafları dinleyerek karar verebileceği belirtilmiştir. Ayrıca HMK'nun 241/1 maddesi uyarınca, yeterli bilgi elde edildiğinde tanık dinlenmeme kararı da verilebileceği açıklanmıştır.
Kanun Maddeleri: İİK'nın 97/11. maddesi, HMK'nun 137, 138, 241/1, 320/1, 320/2, 320/3, 321/1 ve 363/2 maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın kanun yararına temyizen tetkiki ... Bakanlığı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece, dava konusu haczin borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste yapılmış olduğu, borçlunun haciz mahallinde hazır olmadığı, hacizler sırasında adresin borçluya ait olduğuna dair herhangi bir evrak bulunmadığı, mülkiyet karinesinin davacı 3. kişi lehine olduğu, karinenin aksinin kuvvetli delille ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı alacaklı tarafından ... Bakanlığı’na yönelttiği dilekçe ile kanun yararına temyiz yoluna başvurulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, İstihkak davaları İİK’nin 97/11. maddesi uyarınca genel hükümlere göre basit yargılama usulüne tabidir. 6100 sayılı HMK'nin 322. maddesinin birinci bendinde; "Bu Kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hâllerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. " düzenlemesine yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. HMK’nın “ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137. maddesinde “Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. maddesi dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, gerektiği takdirde bu konuda karar verilmeden önce, tarafların ön inceleme duruşmasında dinlenebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyebileceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar ile sınırlı olmak üzere tanık dinleme, belge inceleme, bilirkişi görüşü alma, keşif yapma ve yemin teklif etme gibi işlemler yapılabilir, ancak tahkikata yönelik işlemler yapılamaz. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (md. 137/2, md 320/3).
Basit yargılama usulünde ise yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri basitleştirilmiştir. HMK'nun 320/1. maddesinde "Mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği" belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve "mümkün olan hallerde" olduğu belirtilmek suretiyle
yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. Eğer, dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse (örneğin, geçici hukuki korumalarda), taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir(m. 320/1). Dosya üzerinden karar verilemiyorsa, bu durumda mahkeme ön inceleme yapar. Burada da, mahkeme dava şartları ve ilk itirazların varlığını inceleyerek, hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri hakkında tarafları dinler. Bundan sonra hakim, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit ederek, tarafları sulhe ve arabuluculuğa teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları; sulh olmamışlarsa anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır ve tutanak hazır bulunanlarca imzalanır. Tahkikat bu tutanağa göre yürütülür (m. 320/2). Tahkikat tamamlandıktan sonra, yazılı yargılama usulünde olduğu gibi ayrıca sözlü yargılama için ayrı bir kesit öngörülmemiştir; bunun için ayrıca süre verilmez. Hakim tahkikatın tamamlandığı duruşmada, tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini belirterek hükmünü tefhim eder (m. 321/1). Bununla birlikte HMK'nun 27.maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Şu halde, dava şartları ve ilk itirazlar, sulhe ve arabuluculuğa teşvik gibi konular ön inceleme safhasında mutlaka tutanağa geçirilip ön inceleme aşamasının icrası ve dairemizin uygulamasına göre duruşma açılması gerekir ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/04.2013 tarihli 2012/18-1355 Esas, 2013/413 Karar sayılı kararı ve sonraki kararlarında istikrar kazanmış ilkesi ön incelemenin duruşmalı yapılması yönündedir.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK 241/1 bendinde; "Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir ." şeklinde düzenleme yer almıştır.
Somut olayda, Mahkemece tensip tutanağı ile taraflara delillerini bildirmesi için süre verilmesine karar verilmiş, taraflar tanık deliline dayanmasına rağmen, tanık isim ve adreslerini bildirmesi ve bildirilen tanıkların 6100 sayılı HMK'nun 234. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca dinlenilmesi gerekirken, 8.4.2021 tarihli 1.celse de, "Davalı vekilinin tanık dinletme talebinin reddine karar verildi açık duruşmaya devam olundu." şeklinde ara karar ile davalı tarafın tanık dinletme talebi herhangi bir gerekçe belirtmeden reddedilmiş ve anılan celse de davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların hak arama özgürlüğü kapsamında iddia, savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek ön inceleme duruşması ve ön incelemeye ilişkin uyuşmazlık tespiti yapılmadan, deliller toplanmaksızın ayrıca dinletilmek istenen tanıklar dinlenmeksizin karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: ... Bakanlığı’nın kanun yararına başvurduğu temyiz talebinin kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363/2. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı fıkra uyarınca bozmanın hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmayacağına, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazetede yayınlanması için ... Bakanlığına TEVDİİNE, 01/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.