Esas No: 2006/1-195
Karar No: 2006/157
Karar Tarihi: 12.4.2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/1-195 Esas 2006/157 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğiyle açılmıştır. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdiği kısa kararı tefhim etmiş ancak gerekçeli karar yazmamıştır. Yargıtay 1.Hukuk Dairesi, kararı bu nedenle bozmuştur. Yeniden yapılan yargılamada ise, önceki kararda direnilmiştir. Ancak, kararın kısa ve gerekçeli kararın çelişkili olması, terekeye iade istekli davada iştirak ve taraf teşkilinin sağlanmaması gibi nedenlerle Hukuk Genel Kurulu, davanın yeni hükmünün incelenmesi için dosyanın Özel Daire'ye gönderilmesine karar vermiştir. Kanun maddeleri ise HUMK.nun 376, 381, 388, 389 ve Anayasa'nın 141. maddesidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2005
NUMARASI : 2005/255-186
Taraflar arasındaki "tapu iptali, tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.10.2004 gün ve 2004/671-824 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 10.2.2005 gün ve 610-1177 sayılı ilamı ile, (...Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nün 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak yazılması ve hüküm sonucunu 389.maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 381.maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak" tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime Yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda" davanın kabulü ile 7 parsel sayılı taşınmazın ½ payının iptali ile taşınmazın tamamı 16 pay kabul edilerek 2/6 payın M.. oğlu A..Ç..adına 8/16 payın Y.. Ç..adına 4/16 payın ölü M.. Ç adına tapuya kayıt tesciline denilmiş, olmasına karşın gerekçeli kararda" Davanın kabulü ile 7 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının iptali taşınmazın tamamı 16 pay kabul edilerek 2/16 payın davacı adına 6/16 payın ölü M..Ç.. mirasçıları Y.. Ç.. ve C.. Ç.. ve F.. Ç.. adına verasetle iştirak olarak tapuya kayıt tesciline 8/16 payın davalı üzerıne ipkasına" denilmek ,suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru olmadığı gibi, önceki bozma ilamında değinildiği halde terekeye iade istekli davada iştirak ve taraf teşkili sağlanmadan, terekeye dönecek biçimde hüküm kurulması da isabetsizdir. Hal Böyle olunca, hükmün 10.4.1992 gün, 1992/7 Esas 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nün 428.maddesi gereğince BOZULMASINA...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, muvazaa nedeniyle tapu iptali, tesçil isteğine ilişkindir.
Davacı, murisi babası M..’in ölmeden önce, dava konusu taşınmazdaki ½ payını, ikinci eşi davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını, kendisinden mal kaçırıldığını ileri sürerek ½ oranında tapunun iptaliyle, tüm mirasçılar adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş; yerel mahkemece verilen kararın, HUMK.nun 388,389 maddeleri uyarınca, kısa kararla gerekçeli kararın farklı olması ve terekeye iade istekli davada iştirak ve taraf teşkilinin sağlanması gerektiğinden bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak, mirasçılar adlarına, ayrı ayrı payları gösterilmek suretiyle tesçile karar verilmiştir. Anılan karar, yine aynı nedenle, HUMK.nun 388, 389 maddeleri uyarınca bozulmakla bu kez mahkemece, davacının veraset ilamındaki payı oranında davanın kabulüne denilerek, direnme hükmü kurulmuştur. Bu durumda, ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı bulunmayıp, yeni bir hüküm kurulduğunun kabulü gerekir.
O halde dosya,yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklandığı üzere, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 12.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.