Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/9-136 Esas 2006/151 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/9-136
Karar No: 2006/151
Karar Tarihi: 12.04.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/9-136 Esas 2006/151 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı işçi Toplu İş Sözleşmesi'nin 114/4-b maddesi gereğince cezaevine alındığı için iş akdinin münfesih sayıldığını iddia etmişti ve kıdem tazminatı istemişti. Ancak, davalı işveren, işçinin sahte fatura kullanarak suçlu bulunması ve hapis cezasına çarptırılması sonucu haklı nedenle fesih yaptığını savunmuştur. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işverenin haklı nedenle fesih yapabileceği ve dolayısıyla işçinin kıdem tazminatı alamayacağına karar verdi. Bu karar, Hukuk Genel Kurulu tarafından da kabul edildi. Kanun maddeleri ise 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/II-e ve f maddeleri olarak belirtilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu         2006/9-136 E.  ,  2006/151 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 14.İş Mahkemesi
    TARİHİ : 15/11/2005
    NUMARASI : 2005/1028 E-674 K.

    Taraflar arasındaki “alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 14.İş  Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.11.2004 gün ve 2004/214 E-  1226 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 07.07.2005 gün ve 2004/30555-2005/24232 sayılı ilamı ile; (...Davacının hizmet akdi davalı işveren tarafından 29.12.2003 tarihinde, daha önce işyerinde vergi iadesi alabilmek için sahte harcama fişi kullanması, bu fiil sebebiyle (10) ay hapis cezasına mahkum olması, cezasının infazı için cezaevine girmesi ve bu durumu işverenden gizlemesi sebebiyle 4857 S.K. nuın 25 II-e ve f maddeleri gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece işverenin feshinden önce işyerinde yürürlükte bulunan Toplu İş sözleşmesinin 114/4-b maddesi gereği davacının cezaevine alındığı 10.10 .2003 tarihinde akdin münfesih sayıldığı, bu nedenle bilahare işverenin feshine değer verilemeyeceği kabul edilerek, davacının kıdem tazminatı isteği hüküm altına alınmıştır.
    Toplu İş Sözleşmesinin anılan maddesinde adi bir suç nedeniyle tutuksuz olarak yargılanmakta olan işçinin hürriyeti bağlayıcı bir cezaya hüküm giymesi halinde bu cezanın ertelenmediği, paraya çevrilmediği ve infaz süresi 30 günü aştığı takdirde akdin bu cezanın infazına başlandığı tarihten geçerli olarak münfesih sayılır hükmü getirilmiştir. Ancak, akdin bu nedenle münfesih sayılması halinde davacının kıdem tazminatına hak kazanacağı yolunda bir düzenleme mevcut değildir. Bu gibi haller 1475 s. Yasanın yürürlükte bırakılan 14. maddesinde düzenlenen kıdem tazminatına hak kazanma hallerine girmemektedir. Bu nedenle işverenin haklı nedenlere dayanarak fesih iradesini açıklamasından önce Toplu İş Sözleşmesi hükmü gereği akdin münfesih sayıldığı kabul edilse bile davacı kıdem tazminatına hak kazanamaz. Çünkü fesih iradesi işverence açıklanmıştır. Fesih iradesine üstünlük tanınmalıdır. Toplu İş Sözleşmesi hükmünde açık bir irade sözkonusu değildir. Davacının kıdem tazminatı isteğinin bu sebeple reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici  nedenlere ve özellikle; davacı işçinin, "Başkasının düzenlediği sahte faturaları işyerindeki kişilere vermek suretiyle bunların kullanılmasını sağlamak" şeklinde gerçekleşen eyleminden dolayı, sahtecilik suçundan 10 ay hapis cezasına mahkum edilmiş ve bu cezasının ertelenmemiş olmasına, bu niteliğiyle, söz konusu suçun işyerinde işlenmiş bir suç olarak kabulünün gerekmesine; öte yandan, mahkumiyet kararından işyerine bilgi vermemesinin ve mahkumiyet kararının infazına başlanmasından kısa bir süre önce kendisini hastaneye sevk ettirip, rapor almak suretiyle mahkumiyet kararını işverenden gizlemeye çalışmasının doğruluk ve bağlılıka uymayan davranış niteliğinde bulunmasına, bu durumda, davalı işverenin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/II.maddesinin (e) ve (f) bentleri uyarınca haklı nedenle derhal fesih hakkının doğmuş ve bu yönde işlem yapılmış olması karşısında, davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığının kabulünde zorunluluk bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

     


     

    Hemen Ara