Esas No: 2022/5708
Karar No: 2022/7813
Karar Tarihi: 27.06.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/5708 Esas 2022/7813 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2022/5708 E. , 2022/7813 K.Özet:
Borçluların, iki adet bonoya dayalı olarak yürütülmekte olan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip işleminde imzaya itiraz ettiği ve mahkemenin davanın reddine karar verdiği ancak Bölge Adliye Mahkemesinin kararında borçluların tazminat ve para cezasına mahkum edildiği belirtiliyor. Ancak, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması ve yapılan incelemelerin yeterli olmaması sebebiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozuluyor. İlgili kanun maddeleri ise şöyle:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz ve mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir.
- 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca bozulması gerekiyor.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
İki adet bonoya dayalı olarak yürütülmekte olan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçluların icra mahkemesine başvurarak, imzaya itiraz ettiği, mahkemece; alınan 28/02/2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verildiği, işbu karara karşı borçlular tarafından istinaf yoluna başvurulduğu Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddi ile borçluların takip konusu asıl alacağın % 20’si oranında tazminat ile %10’u oranında para cezasına mahkum edilmesine karar verildiği, işbu kararın borçlular tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Herhangi bir belgedeki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.(HGK’nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-382-415 sayılı kararı)
Hükme esas alınan Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından düzenlenen 28/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu senetler üzerine atılı bulunan söz konusu imzaların ... eli ürünü olduğu tespitine yer verilmiştir.
Bununla birlikte; ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/28 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan menfi tespit davası sırasında Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen -ve borçlular vekili tarafından istinaf dilekçesine ek olarak sunulan 17/12/2021 tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen- 03/12/2021 tarihli raporda; takibe dayanak bonolordaki imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasla ...’ın eli ürünü olmadığı yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 08/02/2020 tarihli rapor ile ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görülmekte olan menfi tespit davasında alınan 03/12/2021 tarihli rapor arasında çelişki oluştuğu gibi, her iki rapor da resmi kurumların talebi üzerine alındığından, raporlardan birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemez.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357. maddesinin birinci fıkrası gereğince; “…, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz”, aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre ise “ … veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir”. (Dairemizin 2021/12339 Esas, 2022/5332 Karar nolu kararı)
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında; borçlular tarafından ileri sürülen yeni delillerin değerlendirilemeyeceği belirtilmiş ise de; yasal süresi içerisinde süre tutum ve gerekçeli istinaf dilekçelerinin sunulduğu, istinaf dilekçesine ek olarak sunulan 17/12/2021 tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen ... Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan raporun tarihi 03/12/2021 olup, raporun öğrenilme tarihine göre daha önceden sunulmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte; 15.07.2018 tarih ve 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 16/2. maddesi gereğince; Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin raporları Adlî Tıp Üst Kurullarında incelemeye alınamaz. Bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.
Buna göre; Bölge Adliye Mahkemesince yapılması gereken iş, yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak, aynı zamanda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’ndan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesidir.
O halde, eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsiz olup (Hukuk Genel Kurulunun 30.5.2001 tarih ve 2001/12-246 Esas 2001/467 karar sayılı kararı.) bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi'nin 28/03/2022 tarih ve 2021/117 E. - 2022/932 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.