Esas No: 2022/323
Karar No: 2022/8041
Karar Tarihi: 30.06.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/323 Esas 2022/8041 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2022/323 E. , 2022/8041 K.Özet:
Bölge Adliye Mahkemesi'nin verdiği bir kararın temyizi borçlu tarafından istenmiştir. Konu, borçlu tarafından haczedilen meskeni hakkında İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasıdır. Ancak, haczin düştüğü tarih itibariyle borçlunun şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle mahkeme, şikayetin reddine karar vermiştir. Kararın kanun maddeleri ise şu şekildedir: İİK'nun 82/1-12, 106, ve 110 maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlular hakkında başlatılan ilamlı icra takibinin kesinleşmesi üzerine, borçlunun haczedilen meskeni hakkında İİK’nun 82/1-12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunarak 6 Parsel’de kayıtlı 3 bağımsız bölüm numaralı taşınmaza konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği, İlk Derece Mahkemesi’nce şikayetin reddine karar verildiği, bu karara karşı borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddine hükmedildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihi itibariyle yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir (Dairemizin 30/09/2013 tarih ve 2013/22091 E.-30456 K. sayılı kararı).
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir (Dairemizin 10/12/2015 tarih ve 2015/28857 E.-31140 K. sayılı kararı).
Bu açıklamalar ışığında, İİK’nun 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
Somut olayda, şikayete konu haczin incelenmesinde; alacaklı vekilinin 05.12.2019 tarihli talebi üzerine icra müdürlüğünce 05.12.2019 tarihinde haciz talebinin kabul edilmesiyle taşınmaza haciz konulduğu, haczin konulduğu tarih itibariyle uygulanması gereken İİK'nun
106. maddesi uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, ancak alacaklının satış isteme süresinin son günü olan 05.12.2020’ye kadar satış talep ettiğine yönelik dosya kapsamında bir bilgi bulunmadığı, buna göre 1 yıllık sürede satış talep edilmediğinden İİK'nun 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki işbu haczin şikayet tarihi olan 07.12.2020 tarihi itibariyle düştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece şikayetin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, borçlunun haciz sırasındaki beyanı nedeniyle meskeniyet hakkından vazgeçmiş sayılacağından bahisle reddine hükmolunması isabetsiz ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun sonucu doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nin 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 80,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 30/06/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.