Esas No: 2006/12-32
Karar No: 2006/113
Karar Tarihi: 29.03.2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/12-32 Esas 2006/113 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu dava, bir kooperatifin iflasına karar verilmesi ve taşınmazlarına iflas şerhi konulması sonucu, ferdi mülkiyete geçen taşınmazların tapu kayıtlarına ayrı ayrı iflas şerhi konulup konulamayacağına ilişkindir. Daire, kooperatifin sorumluluğunun ferdi mülkiyete geçen ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermaye payıyla sınırlı olduğunu belirterek, taşınmazların tapu kayıtlarının herbirinin üzerine ayrı ayrı iflas şerhi konulmasının gereksiz olduğuna karar vermiştir. Kararda, kooperatiflerin alacaklılarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumlu olduğu, her ortağın kooperatifin borçlarına karşı taahhüt ettiği pay tutarı kadar sorumlu olduğu ve ortakların taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki arsa, altyapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorunda oldukları belirtilmektedir. Bu hususlar 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 28., Kooperatif Anasözleşmesinin 20. ve 21. maddelerinde düzenlenmiştir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Adana 1.İcra Mahkemesi
Günü : 20.09.2005
Sayısı : 2005/652 E- 708 K.
Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 1.İcra Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.12.2004 gün ve 2004/401 E. 816 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 22.07.2005 gün ve 2005/11889-16348 sayılı ilamı ile; (...Müşteki kooperatif ortaklarının İcra Mahkemesine başvuru nedenlerinin ferdi mülkiyete geçilmesi nedeniyle ve kooperatif borcundan sorumlulukları Ana Sözleşme ve Kooperatifler Kanunundaki hükümlere göre koymayı taahhüt ettikleri sermaye payıyla sınırlı olduğundan müflis kooperatifin borcu nedeniyle taşınmazları üzerine işlenen iflas şerhinin kaldırılmasına ilişkindir. Dairemizce incelenen haczedilemezlik şikayeti ile ilgili emsal dosyada bulunan Kooperatif Anasözleşmesinin tetkiki karşısında sözleşmenin 20 ve 21.maddeleri kooperatif ortaklarının ve kooperatifin sınırsız sorumluluğunun düzenlendiğine ilişkin bir hüküm taşımadığı görülmüştür. Bu nedenle daha önce Dairemizce yapılan bozma kararının maddi hataya ilişkin olması nedeniyle bozma kararına uyularak yeniden verilen kararın taraflar açısından usuli kazanılmış hak doğurmayacağı sonucuna varılmıştır.
Kooperatifin borçlarından dolayı ortağın sorumluluğu ana sözleşme ve Kooperatifler Kanunundaki hükümlerle sınırlıdır. Nitekim, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 28.maddesinde; “ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumludur” denmektedir. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak malvarlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften herhangi bir istek yapılmayacaktır. Kuşkusuz malvarlığına üyelerin yüklendikleri sermaye payı dahildir. HGK.da bu esası benimseyerek 17.9.1997 tarih, 1997/11-44 Esas, 1997/649 sayılı kararında; “1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 28.maddesine göre kooperatif mamelekleriyle sorumludur. Kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş sicilden silinmiş olması yeterli değildir. Kooperatifler Kanununda TTK.nun 179.maddesinden farklı bir hüküm getirilmiştir. Ancak, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılarak sonuç alınmaz ise sorumluluk durumlarına göre ortaklarına müracaat edilebilir” ifadesine yer verilmiştir.
Bu açıklamalar karşısında kooperatifin taşınmazına konan hacizden ferdi mülkiyete geçiş sonucu kooperatif üyesinin borcu yüklendiği sermaye payıyla sınırlıdır.
Somut olayda da gözlendiği gibi kooperatifler ana sözleşmesinin 20. ve 21.maddeleri yukarıda açıklanan ilkelere aykırı ve farklı bir durum getirmemiştir. Özellikle 21.madde kooperatif amaçlarını gerçekleştirilmesini sağlamak için ortaklık payı bedelleri dışında genel kurulca kararlaştırılacak arsa, alt yapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemeyi amaçlamış olup, sözleşmedeki bu hükme dayanılarak az yukarıda açıklanan ilkelerin aksine ferdi mülkiyete geçilen kooperatif ortağının taşınmazına (tasfiye sürecine giren kooperatifin, tasfiye memurlarına) haciz konulmasını gerektirmez. Mahkemece açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle İcra Mahkemesince ferdi mülkiyete geçilen taşınmazlar üzerindeki iflas şerhinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı nedenlerle istemin reddi doğru görülmediğinden müştekiler vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iflas şerhinin şikayet yoluyla kaldırılması isteğine ilişkindir.
Şikayetçi bağımsız bölüm malikleri, keşideci kooperatif yönetimince, alacaklı şirkete verilen 13/9/2001 keşide tarihli ve 617.000.000.000 TL. tutarlı çekin karşılıksız çıkması üzerine, alacaklı şirket tarafından iflas takibine geçildiğini ve borçlu kooperatifin iflasına karar verildiğini; iflas idaresince, borçlu kooperatifin taşınmazları üzerine iflas şerhi konulması istenmişse de kooperatif adına taşınmaz kaydına rastlanmayınca, kooperatif ortakları adlarına oluşmuş tapu kayıtlarına 25/5/2003 tarihinde iflas şerhi işlendiğini ileri sürerek, bağımsız bölüm kayıtları üzerindeki iflas şerhinin kaldırılmasını istemiştir.
Özel Daire “...Müşteki kooperatif ortaklarının İcra Mahkemesine başvuru nedenlerinin ferdi mülkiyete geçilmesi nedeniyle ve kooperatif borcundan sorumlulukları anasözleşme ve kooperatifler Kanunundaki hükümlere göre koymayı taahhüt ettikleri sermaye payı ile sınırlı olduğundan müflis kooperatifin borcu nedeniyle taşınmazlar üzerine işlenen iflas şerhinin kaldırılmasına ilişkindir. Dairemizce incelenen haczedilmezlik şikayeti ile ilgili emsal dosyada bulunan kooperatif anasözleşmesinin tetkiki karşısında sözleşmenin 20 ve 21.maddeleri kooperatifin sınırsız sorumluluğunun düzenlendiğine ilişkin bir hüküm taşımadığı görülmüştür. Bu nedenle daha önce dairemizce yapılan bozma kararının maddi hataya ilişkin olması nedeniyle bozma kararına uyularak yeniden verilen kararın taraflar açısından usuli kazanılmış hak doğurmayacağı sonucuna varılmıştır...” denilmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’nda önce bu husus görüşmeye açılmıştır. Görüşmeler sonunda, Özel Dairenin benimsediği usuli kazanılmış hak doğurmayacağı hususu oyçokluğu ile kabul edilmiştir. Daha sonra işin esasının görüşülmesine geçilmiştir.
Uyuşmazlık, ferdi mülkiyete geçilen kooperatif ortağının taşınmazının kaydına iflas şerhi konulup, konulamayacağı, şerhin kaldırılması yönündeki şikayetin yerinde olup, olmadığı noktasındadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 28.maddesi “Anasözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif alacaklılarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumlu olur...” hükmünü; Anasözleşmenin 20.maddesi “...Her ortak, kooperatifin borçlarına karşı taahhüt ettiği pay tutarı kadar sorumludur...” 21.maddesi “...Ortaklar, taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki arsa, altyapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorundadırlar hükümlerini; Kooperatifçe 10/6/2001 tarihinde gerçekleştirilen doğan genel kurul toplantısında alınan kararın 7.maddesi “...Kooperatif inşaatını yapan Müteahhit Firma .......İnş. Ve Tic.Ltd.Şti.nin alacakları görüşüldü. Daha önce yapılmış olan sözleşmeye göre hesapların kooperatifin sözleşmeli inşaat mühendisi veya bilirkişi tarafından çıkarılıp, üyelerinden 1 (bir) yıl içinde tahsil edilip ödenmesine oybirliği ile karar verildi. Tahsilat için ve bu işlemleri yapmak ve yürütmek için Yönetim kurulunun yetkili kılınmasına oybirliğiyle karar verildi...” hükmünü içermektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 28.maddesine, Kooperatif Anasözleşmesinin 20 ve 21.maddelerine ve 10/6/2001 tarihli Kooperatif Genel Kurulu Kararının 7.maddesine rağmen, ferdi mülkiyete geçilen kooperatif ortaklarının taşınmazlarının tapu kayıtlarının herbirinin üzerine, ayrı ayrı iflas şerhi konulması yerinde görülmemiştir.
İcra Mahkemesince, davacıların şikayetlerinin kabulü ile, davacıların ferdi mülkiyetlerine geçen taşınmazlar üzerindeki iflas şerhinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken direnme hükmü kurulması doğru değildir.
Bu durumda, yukarda açıklanan nedenlerle Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 29.03.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.