Günü : 16.6.2005
Sayısı : 222-534
Taraflar arasındaki “terekenin resmi tasfiyesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Burdur Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.3.2004 gün ve 2004/105-176 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 28.2.2005 gün ve 2005/190-2861 sayılı ilamı ile; (.....Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. (4722 s.k.mad.17)
Dava en yakın mirasçılar tarafından mirasın reddi gereğince mirasın resmen tasfiyesinden ibarettir. Türk Kanunu Medenisinin 550 ve devamı maddeleri gereğince mirasın Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi tarafından kendiliğinden resmen tasfiyesi gerekir. Bu istek herhangi bir süreye tabi değildir. Bu yön gözetilmeden yanlış nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, terekenin resmi tasfiyesi isteğine ilişkindir.
Davacı kooperatif vekili, davalıların miras bırakanı H..G..’in davacı kooperatifin ortağı olduğunu, aidat borcu ve gecikme cezası bulunduğunu, davalılar aleyhine icra takibine geçildiğini; davalıların mirası reddettiklerini, mirası reddetmiş olsalar bile terekenin tasfiyesinden arta kalan kısımda hak sahibi bulunduklarını ileri sürerek terekenin resmen tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır, yerel mahkemece davanın süre yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Miras bırakan H.G...’in ölüm tarihi 7.9.1996 itibariyle olaya, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanacağı uyuşmazlık konusu değildir.Türk Kanunu Medenisinin 552.maddesi “En yakın kanuni mirasçıların cümlesi tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince karı kocadan sağ olana tebliğ olunur. Ve onun tarafından ancak bir ay içinde miras kabul olunabilir...” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 612.maddesinde “...En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir...” biçimde yer almıştır.
Değinilen yasal düzenlemeye göre, miras en yakın mirasçılar tarafından reddedildiğinde, Sulh Hukuk Mahkemesince süreye ve isteğe bağlı olmaksızın resmen tasfiye edilecek, borçlar ödendikten sonra kalan artı bir değer varsa bu Devlete kalmayacak, sanki mirası hiç reddetmemişler gibi kanuni mirasçılara verilecektir.
Somut olayda miras bırakan H... G...’in mirasçıları eşi A..., annesi E... ve babası A.. G..., mirası reddettiklerinin tescili için daha önce Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmışlar, mahkemece istek kabul edilmiş, mirası ret konusundaki beyanlarının tespit ve tesciline karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacıların dava dilekçesindeki istekleri göz önüne alınarak, yukarıda değinilen biçimde, resmi tasfiyenin gerçekleştirilmesi gerekirken, sürenin geçtiğinden söz edilmek suretiyle, davanın reddi yönünde direnme kararı verilmesi doğru değildir.
Özel Daire bozma kararı açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 29.3.2006 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.