Esas No: 2006/19-93
Karar No: 2006/107
Karar Tarihi: 29.03.2006
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/19-93 Esas 2006/107 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İstanbul Asliye 2.Ticaret Mahkemesi
Günü : 14.04.2005
Sayısı :2004/530 E- 2005/244 K.
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 2.Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.12.2002 gün ve 1998/1652 esas, 2002/1561 karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 26.09.2003 gün ve 2003/4095-8875 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, davalı bankada müvekkili şirket adına açılmış bulunan hesaba yatırılan paraların, aynı gün müvekkili şirketin bilgisayarında düzenlenmiş sahte başlıklı kağıda atılmış sahte imzalarla müvekkili şirket ile ilgisi bulunmayan bir kişiye ödendiğini, müvekkili şirket hesabına yatırılan paraların İstanbul"da bulunan bir şirkete satılan malların bedeli olduğunu paranın tahsili için yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı banka vekili, davacının bankadan bir alacak talep hakkı bulunmadığını üçüncü kişilerin haksız fiili sonucu paraların çekilmesinden bankayı sorumlu tutmaya çalıştığını, kaldı ki, talimatlardaki imzaların sahte olmadığını hesabın açılması ve para çekme yetkisini içeren talimatlardaki imzaların birbirinin aynı olduğunu, davacının davasını sahtekarlık yaptığını iddia ettiği kişilere yöneltmesi gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur.
Davacı ile ticari ilişkide bulunan O. Omurtak Deri İşletmeleri Tic.A.Ş davaya, davalının yanında fer"i müdahil olarak katılmış ve ithal edilen derilerin istenilen vasıfta olmadığını davacının Türkiye"de bulunan özdeş şirketi Y.. Dış Tic.Ltd.Şti. ile yapılan anlaşma sonucu davacının davalı banka nezdindeki hesabına davacının talimatı ile mal bedellerinin ödendiğini ve Türkiye"ye giren malların Y.. Dış Tic.Tic.Ltd.Şti.nin Tuzla"daki deposuna indirildiği, yani davacının gönderdiği malların müvekkili şirket uhdesine değil davacı ile özdeş olan şirket uhdesine geçtiğini, davacının talep ettiği miktar kadar zarara uğramadığını davacının sigorta kuruluşu E..."den uğradığı zarar nedeniyle giderilmesini talep ettiği miktarın 349.706,12 Avustralya Doları olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlarda talimat belgelerinde bulunan münker imzaların davacı şirket yetkilisi S.. U.. Y..."un eli mahsulü olmadığı belirlenmiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre davacı tarafından verildiği iddia edilen talimatların gerçeği yansıtmadığı, parayı bankadan çeken S... Z... E..."nin müdahil şirketin muhasebe elemanı olması davalı bankanın davacının hesabına yatırılan ihracat bedelini davacının Avustralya"daki hesabına göndermesi gerektiği bu görevi yaparken müdebbir tacir gibi hareket etmek zorunda olduğu gerekçesiyle takibin 1.325.689.-Avustralya Doları üzerinden iptaline 1.229.213 Dolar tutarındaki asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %5,5 faiz yürütülmesine BK.nun 83.maddesi gereğince fiili ödeme günündeki kur karşılığı TL"nin tahsili için takibin devamına %40 İcra İnkar tazminatı 79.943.000.000;-TL"nin davalıdan alınmasına karar verilmiş hüküm davalı vekili ve müdahil vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı Tekstil Bankasının, bankanın dolandırıldığı iddiasıyla savcılığa verdiği dilekçe üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davacı şirket ve müdahil şirket yetkilileri hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan Bakırköy 8.Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı anlaşılmaktadır. BK.nun 53.maddesi hükmüne göre ceza davasında belirlenen maddi vakıalar hukuk hakimini de bağlar.
Bu nedenle mahkemece ceza davasının sonuçlanması beklenip tüm deliller birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, müdahil vekili Avustralya"da mukim E... Sigorta şirketinin davacıya ödeme yaptığını ve sigorta şirketinin davacıya ödediği bu parayı (rucuen) müvekkilinden talep ettiğini savunmuş ve bu konuda E... Sigorta şirketinin müvekkiline yazdığı yazıyı ibraz etmiştir. E... Sigorta şirketine bu konuda mahkemece yazılan yazının resmi kanaldan tebliğ edilerek cevap alınmak suretiyle bu savunmanın araştırılması gerekirken sigorta şirketine yazılan yazının elden takibi için davacı vekiline verilip gerekli, cevap alınmadan karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eylemin haksız fiilden kaynaklandığı,. dolayısıyla likit bir alacaktan söz edilemeyeceği gözetilmeden davacı yararına %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi de isabetli görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı ve feri müdahil vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasına girişilmeden önce, Yerel Mahkemenin direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur:
Dava, davacı Şirketin davalı Banka nezdindeki hesabında bulunan paraların, davacının yetkilisi adına düzenlenmiş sahte ödeme talimatlarına istinaden dava dışı bir kişiye ödendiği; davalı Bankanın bu ödemelerden dolayı davacıya karşı sorumlu olmasına rağmen, yapılan icra takibinde borca haksız şekilde itiraz ettiği iddiasına dayalı, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemece verilen davanın kabulüne dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Karar düzeltme aşamasında davacı Şirket vekili, bozma ilamında sözü edilen ve sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilen ceza davası sonucunda verilen mahkeme kararının örneğini dosyaya sunmuştur.
Bozmadan sonraki oturumda, davalı vekili bozmaya uyulmasını, davacı vekili ise önceki kararda direnilmesini istemiş; Yerel Mahkemece, bozmaya uyulup uyulmayacağı konusunda herhangi bir karar verilmeksizin, söz konusu ceza davasının sonuçlanıp sonuçlanmadığının ilgili Ceza Mahkemesinden sorulması yönünde ara kararı oluşturulmuş ve bu yönde müzekkere yazılmıştır.
Takip eden oturumda, anılan müzekkere cevabının gelmediği, ancak, davacı vekilinin, ceza mahkemesi kararının kesinleşmiş olduğuna dair beyanda bulunduğu tutanağa geçirilmiştir.
Yerel Mahkeme, o oturumda, kesinleşen ceza mahkemesi kararının zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına ilişkin bulunduğunu, herhangi bir maddi olgu saptaması içermediğini, o nedenle bozmanın buna ilişkin bölümünün konusuz kaldığını gerekçe göstererek, direnme kararı vermiştir.
Belirtilmelidir ki, Yerel Mahkemenin, bozmadan sonraki oturumda, bozmaya uyma veya direnme yönünde bir karar vermeksizin, bozmada sözü edilen ceza davasının sonuçlanıp sonuçlanmadığı hususunun ilgili mahkemeden sorulmasına dair ara kararı oluşturması; bozmaya eylemli uyma niteliğindedir. Öte yandan, direnme kararında, dosyaya bozmadan sonra sunulmuş olan ve kesinleştiği davacı vekilince bildirilen ceza mahkemesi kararının içeriği irdelenmiş ve bu içerik gerekçe gösterilmiştir.
Bu durumda, ortada, bir direnme kararı değil; eylemli olarak uyulan bozma ilamında beklenmesi gereğine işaret edilen ceza mahkemesi kararı değerlendirilmek suretiyle oluşturulmuş, yeni bir hüküm bulunduğunun kabulü gerekir.
Yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Davalı ve feri müdahil vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 29.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.