Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/36 Esas 2006/80 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2006/36
Karar No: 2006/80
Karar Tarihi: 15.03.2006

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/36 Esas 2006/80 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, sigortalı çalışma başlangıç tarihinin (yurtdışında sigortalı çalışma başlangıcı olan) 24.09.1973 olarak tespitiyle, buna bağlı olarak 4447 sayılı Kanunun yürürlük tarihinde 25 yılı aşan sigortalılığı olduğu ve 4447 sayılı Kanunun Geçici 81/A maddesi kapsamında bulunduğu nedeniyle 1.6.2004 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkeme önce davayı kabul etti, ancak Yargıtay'ın bozma kararı sonrasında direndi. Yüksek Daire ise davacının borçlanma süresinin kademeli geçişte aranan sigortalılık süresinin hesabında dikkate alınamayacağına karar verdi ve bu nedenle mahkemenin direnme kararını bozdu. Kanun maddeleri ise şöyledir: 4447 sayılı Kanunun 17. maddesi, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 81. maddesi (A, B ve C bentleri) ve 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun.
Hukuk Genel Kurulu         2006/36 E.  ,  2006/80 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Günü : 17.11.2005
    Sayısı : 786-956

    Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.10.2004 gün ve 2004/468-546 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 7.4.2005 gün ve 11768-3488 sayılı ilamı ile; (...Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin 24.09.1973 olduğunun tesbiti ile 01.06.2004 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı bağlanması talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Sigortalılık başlangıç tarihinin 24.09.1973 olduğuna ilişkin hüküm yerindedir. Davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 24.09.1973 olarak kabul edildiğinde, tahsis talep tarihi olan 31.05.2004"de 21 yıllık sigortalılık süresinin bulunduğu, sigortalı gün sayısının toplam 4480 gün olduğu, tahsis talep tarihi itibari ile davacı yaşının ise 55 yaş olduğu görülmektedir. Bu durumda yaşlılık aylığı koşullarının düzenlenmiş olduğu 506 sayılı kanunun 60. maddesi ile Geçici 81. maddesi A - B ve C bentlerinde belirtilen koşullarda hiçbirinin somut olayda gerçekleşmediği görülmektedir. Hal böyle iken davacının yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin talebinin reddi gerekirken mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, sigortalı çalışma başlangıç tarihinin (yurtdışında sigortalı çalışma başlangıcı olan) 24.09.1973 olarak tespitiyle, buna bağlı olarak 4447 sayılı Kanunun yürürlük tarihinde 25 yılı aşan sigortalılığı olduğu ve 4447 sayılı Kanunun Geçici 81/A maddesi kapsamında bulunduğu nedeniyle 1.6.2004 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti” istemine ilişkindir.
    Yerel mahkemece, Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4. maddesinde yer alan; bir kimsenin Türk sigortasına girişten önce bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde Alman Rant Sigortasına girişi Türk Sigortasına giriş olarak kabul edileceği hükmü ve ayrıca davacın 506 sayılı Kanunun Geçici 81/A fıkrası kapsamında bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile yurtdışında çalışma başlangıç tarihi olan 24.09.1973 tarihinin sigortalı çalışma başlangıç tarihi olarak tesbitine, mayıs/2004 ayında yaptığı talebe göre 1.6.2004 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine, davalı Kurumun bu hususlarda yarattığı muarazanın men"ine” karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarıda metni yazılı gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiş, yerel mahkemece, önceki gerekçelere ilaveten Yargıtay bozma ilamında
    saptanan (21 yıl) sigortalılık süresinin maddi hataya dayalı yapılmış olduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
    Somut olaya bakıldığında; 7.10.1948 doğum tarihli davacının yurtiçi sigortalı çalışmalarının 1.7.2000’de başladığı, davalı Kurumdan 10.9.1999 tarihi ile 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanma isteminde bulunarak, borçlanma bedelini 12.5.2000 tarihinde yatırdığı, tahsis başvurusunun 31.5.2004 olduğu ve yurtdışı borçlanma ile kazanılan 3538 gün olmak üzere toplam 4480 prim ödeme gün sayısına sahip bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 4447 sayılı Kanunun 17. maddesi ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa eklenen ve 4759 sayılı Kanunun 3. maddesi ile (B ve C) bentlerinde yeniden düzenleme yapılan Geçici 81. maddesi, yaşlılık aylığına hak kazanma yönünden saklı tutulan haklar ile bu koşullara sahip olmayanlar için kademeli bir geçiş öngörmektedir.
    Anılan maddenin (4447 sayılı Kanun ile eklenen) (A) bendi uyarınca,
    “ Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte;
    A) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.”
    Uyuşmazlık; sigortalılık bilgileri ile 506 sayılı Kanunun 60 ve Geçici 81. maddesinde belirtilen yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları dikkate alındığında davacının 1.6.2004 tarihinden geçerli olarak tahsise hak kazanıp kazanmadığı, yaşlılık aylığında kademeli geçişi öngören 4447 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılan borçlanmanın, kademeli geçişte aranan sigortalılık süresinin hesabında dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Sigortalılara yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanabilme olanağı veren 3201 sayılı Kanunun 6. maddesi hükmü uyarınca değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması aranmaktadır.
    Borçlanılan sürenin sigortalılık süresi olarak değerlendirilebilmesi, yasada belirtilen süre içerisinde olmak üzere borçlanma primlerinin Kuruma ödenmiş olması koşuluna bağlı bulunmaktadır. Yasada belirtilen borçlanma koşulları gerçekleşmeden, yurtdışında geçen sürenin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesine yasaca olanak bulunmamaktadır.
    4447 sayılı Kanunun 17. maddesi ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa eklenen Geçici 81. maddesinin yürürlüğe girdiği 8.9.1999 tarihi itibariyle davacının tahsis kapsamında değerlendirilecek her hangi bir sigortalılık süresi bulunmamaktadır. Yurt dışı borçlanma talebi ve borçlanma bedelinin ödenmesinin ise anılan maddenin yürürlüğünden sonraki tarihlerde yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Geçici 81. maddede öngörülen geçiş dönemi yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde sigortalının, (maddenin A bendi uyarınca) 8.9.1999 tarihinde, (B ve C bentleri uyarınca) 23.5.2002 tarihinde mevcut ve geçerli sigortalılık sürelerinin dikkate alınması yasa gereğidir.
    Geçici 81. maddenin (A) bendinin yürürlük tarihinden sonra yurt dışı çalışmaların borçlanılması yoluyla elde edilen sigortalılık süresi dikkate alınarak, davacının 4447 sayılı Kanundan önce yürürlükte bulunan yaşlılık aylığı koşullarından yararlandırılmasını sağlayan Geçici 81. maddenin (A) bendi uyarınca isteminin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Yüksek Dairenin bozma kararında belirtilen “21” yıl sigortalılık süresi, bozma kararının içeriği de dikkate alındığında açık yazım hatası olduğu görülmektedir. HUMK. nun 80. maddesi ile, iki tarafın veya hakimin, zahir ve açık olan yazı ve hesap hatalarının daima tashih olunabileceğinin hükme bağlamış olması karşısında, belirtilen hesaplama/yazım hatası sonuca etkili bulunmamış olmakla, direnme kararı yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınarak bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararı ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.03.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.







    Hemen Ara