Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1.Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.12.2003 gün ve 2003/341-914 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 18.03.2004 gün ve 2004/2459-3445 sayılı ilamı ile; (...1-Koca tarafından önce açılan boşanma davası redle sonuçlanmış ve sözü edilen dava 9.3.2000’ de kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise Medeni Kanunun 166/son maddesine dayanarak 21.03.2003’de açılmıştır. Davalı redle sonuçlanan davadan sonra 11.12.2001’de daha önce hükmedilen nafakaların artırılmasını istemiştir. Tarafların nafakaya ilişkin dilekçelerinden eşlerin bu tarihe kadar bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Bu tarihten sonra da eşlerin evlilik birliğinin yeniden kurulması amacı ile bir araya geldiklerini gösterir delil bulunmamaktadır. Nafaka dosyası ve nafakaların tahsilini gösterir makbuz örnekleri davacı tanıklarının sözlerini doğrulamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın kabulü gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
2-Davacı fiili ayrılığa dayanan boşanma isteği yanında Medeni Kanunun 166/1.maddesine de dayanılmıştır. Bu istek hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesi de yerinde değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle görülmekte olan boşanma davası ile birleştirilen ve davacılar S. ve S. H. tarafından açılan 10.06.2003 gün ve 2003/291 E, 2003/457 K, sayılı dosyada davacılar vekilince verilen 04.04.2003 tarihli dava dilekçesinde aynen; “...İzmir Asliye 8.Hukuk Mahkemesinin 1998/953 Esas ve 2000/4 Karar sayılı kararla boşanma davası reddedildiğinden, tarafların ayrı yaşamaya hakları olup, bu davadan sonra da davalı tarafından olumlu bir yaklaşım gösterilmemesi dolayısı ile taraflar ayrı yaşamaya devam etmektedirler...” şeklindeki beyanı ile boşanma dosyasında davalı olan S. H.’ün kendi vekilinin açıklaması ile tarafların ayrı yaşadıkları ve davalının bir araya gelmek gibi bir yaklaşım göstermediği anlaşıldığından, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.03.2006 gününde oyçokluğu karar verildi.