Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/1864 Esas 2022/9257 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1864
Karar No: 2022/9257
Karar Tarihi: 22.09.2022

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/1864 Esas 2022/9257 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Belediye hakkında başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine yaptığı itiraz, usule ilişkin itiraz nedeniyle takibin tümden durdurulması gerektiği gerekçesiyle reddedilmiş, temyiz edilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da reddedilmiştir. Ancak İlk Derece Mahkemesi’nin takip arkadaşı durumundaki adi ortakların mecburi takip arkadaşlığına aykırı olarak başlatılan takibi kabul etmesi hatalıdır. Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan gerçek ve tüzel kişiler icra takibinde taraf olma ehliyetine sahiptir. Kanun veya sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyeti olup, adi ortaklar elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre takipte mecburi takip arkadaşı durumundadır ve takibin tüm ortaklar tarafından başlatılması gereklidir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesi’nin kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 50., 114/d. ve 115/1. maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620, 638. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 701. ve 702. maddeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 60/1. maddesi.
12. Hukuk Dairesi         2022/1864 E.  ,  2022/9257 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
    Alacaklı tarafından borçlu belediye hakkında başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; icra müdürlüğüne yapılan itirazın, esas yönünden kısmi borca itiraz niteliğinde olsa da usule ilişkin itiraz nedeniyle takibin kısmen değil tümden durdurulması gerektiğini ileri sürerek icra müdürlüğünün 13.9.2018 tarihli kararının kaldırılmasını ve takibin devamı kararının iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine hükmedildiği, kararın şikayetçi borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 50. maddesinde; "Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir." hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm, icra takipleri için de kıyasen uygulanmakta olup; taraf ehliyeti icra takibinde takip alacaklısı veya takip borçlusu olabilme ehliyeti olarak anlaşılmalıdır.HMK'nun 114 /d. maddesinde ise, taraf ehliyeti dava (takip) şartı olarak düzenlenmiştir.HMK'nun 115/1. maddesi uyarınca; mahkeme, dava (takip) şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabileceği gibi, taraflar da dava (takip) şartı noksanlığını takibin her aşamasında süreye tabi olmadan ileri sürebilirler. Takip (dava) şartı olan taraf ehliyetinin yokluğunun hukuki sonucu takibin iptal edilmesidir.
    Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi icra takibinde taraf olma ehliyetine de sahiptir. Taraf ehliyeti olmayanların, talebi üzerine (veya taraf ehliyeti olmayanlara karşı) başlamış veya devam edilmiş icra takipleri ve takip işlemleri geçersizdir. Bu işlemlerin geçersizliği her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebilir. İcra müdürü ve icra mahkemesi bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden (re'sen) gözetmelidir (Prof.Dr. ..., İcra İflas Hukuku cilt 1. sayfa 152-161).
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve iki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (Joint Venture’nin) tüzel kişiliği yoktur.
    TBK’nun 638. maddesine göre; ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği halinde bütün ortaklara ait olur. Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını
    ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler. Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.
    TMK’nun 701. maddesi gereğince; kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Aynı Kanunun 702. maddesi de, “ elbirliği mülkiyetinde, ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır” hükmünü amirdir.
    Öte yandan HMK’nun 60/1. maddesine göre; mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder.
    Mecburi dava arkadaşlığının takip hukukundaki karşılığı mecburi takip arkadaşlığı olup, yukarıda belirtilen hükümlerin sonucu olarak; adi ortaklar elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre takipte mecburi takip arkadaşı durumunda olduğundan, adi ortaklıkta takibin tüm ortaklar tarafından başlatılması gereklidir.
    Somut olayda; takip konusu faturaların ... ... A.Ş. & Peytem ... Ltd. Şti. Adi Ortaklığı tarafından düzenlendiği, takibin, adi ortaklığı oluşturan her iki şirket yerine bunlardan ... ... A.Ş. tarafından kendi adına başlatıldığı görülmektedir. Her ne kadar 29.12.2015 tarihli ... Ortaklığı Beyannamesi’ne göre, ... ortaklığının pilot ortağının ... ... A.Ş. olduğu ve ortaklığı her konuda temsile tam yetkili olduğu kararlaştırılmış ise de; bu anlaşma, elbirliği mülkiyeti ile mecburi dava arkadaşlığına dair kanuni düzenlemeleri ortadan kaldırmaz.
    O halde, İlk Derece Mahkemesi’nce şikayetin kabulü ile borçlu hakkında, zorunlu takip arkadaşlığına aykırı olarak başlatılan takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2021 tarih ve 2021/794 E. - 2021/3286 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, ... 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin, 13.01.2021 tarih ve 2020/47 E. - 2021/102 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara