Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Asliye 1.Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.02.2004 gün ve 2002/1051-2004/214 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalı Hakan Akkaya vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 03.03.2005 gün ve 2004/4071-2005/1215 sayılı ilamı ile; (....1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı taşeron dava dilekçesinde dava konusu işin davalı H.. ile yaptıkları şifahi anlaşma doğrultusunda Bayındırlık Birim Fiyatları üzerinden üstlendiğini ileri sürmüş, daha sonra verdiği 24.4.2003 tarihli cevaba cevap dilekçesinde ise, bu iş için davalıya verdiği teklifin kabulü üzerine işe başlayıp bitirdiğini beyan etmiştir. Gerçekten de davacı şirket yetkilisinin imzasını taşıyan 17.11.2000 tarihli teklif mektubu ile işte kullanılacak malzeme cins ve miktarlarını da belirterek işi 4.250.000.000 lira + 11.950.000.000 lira üzerinden yapmayı taahhüt etmiştir. Davacı teklifinin davalı tarafından kabulü üzerine işe başlanıp bitirildiği kabul edilmekle yapılan iş bedelinin 17.11.2000 tarihli teklif mektubundaki koşullara göre belirlenip hüküm altına alınması yerine, 2002 yılı Bayındırlık Birim Fiyatları esas alınarak düzenlenen tespit raporu esas alınmak suretiyle davanın kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı H. A
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Davacı taşeron firma tarafından yapılan iş bedelinin tahsili istemiyle, iş sahibi üniversite ve yüklenici H. A. hasım gösterilerek açılmıştır.
Davacı ile davalılardan iş sahibi üniversite arasında sözleşme ilişkisi olmayıp, üniversite yönünden açılan dava husumetten redle sonuçlanmış; davacının buna ilişkin temyiz isteminin reddi ile bu yön kesinleşmiştir.
Üniversite ile arasında eser sözleşmesi bulunan yüklenici H. A. İle davacı taşeron şirket arasındaki eser sözleşmesinin varlığı, işin yapılıp bitirildiği ve teslim olgusunun gerçekleştiği uyuşmazlık konusu olmayıp, bedel ve bu bedelin ödenip ödenmediği konusunda çıkan uyuşmazlık üzerine eldeki dava açılmış; mahkemece davalı H. A. Vekilinin işin yapıldığını ve bedelinin 25.898.131.000 TL olduğunu kabul ettikleri ve bedeli ödediklerine ilişkin belgeleri de olmadığı yönündeki 27.02.2004 tarihli celsedeki imzalı beyanına dayanılarak davanın bu davalı bakımından kabulüne karar verilmiştir.
Tarafların temyizi üzerine Özel Dairece karar davacının teklif mektubunda gösterilen bedelin esas alınması gerektiği noktasından davalı H. A. yararına bozulmuş; mahkemece önceki kararında direnilmiştir.
Hükmü temyize H. A. Vekili getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı H. A. Vekilinin 27.02.2004 tarihli celsedeki, bedelin 25.898.131.000 TL olduğunu kabul ettiklerine ilişkin açık ve imzalı beyanına karşın, yapılan iş bedelinin davacı yanın 17.11.2000 tarihli teklif mektubu ve eklerinde yer alan –ki daha düşük- koşulların esas alınarak belirlenmesi gerekip gerekmediği, noktasında toplanmaktadır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 236. maddesi;
“Dava evrakında veya hakim huzurunda iki taraftan birinin veya vekilinin sebkeden ikrarı muteberdir. Ve mukir olan taraf aleyhine delil teşkil eder. ..”
hükmünü içermektedir.
Davalı HA. Vekili 27.02.2004 tarihli son celsedeki imzalı beyanında ise aynen; “Biz de davacı tarafından yapılan işin bedelinin 25.898.131.000 TL olduğunu biz de kabul ediyoruz. Bizim iddiamız bu bedelin davacı tarafa 1/4 ‘ü nakit olarak kalanların da bono verilerek ödendiği yönündedir. Bonoları müvekkilim ödemiştir. Ancak davacı taraftan bonoları almadığı gibi, tahsilata ilişkin bir makbuz da almamıştır.” İfadelerine yer vermiştir. Bu beyan bedel yönünden ikrar niteliğinde olup, davalı H..aleyhine delil niteliğindedir. Davalı yanca bu bedelin ödendiğine ilişkin delillerinin olmadığı da açıkça ifade edilmiştir.
Bu açık durum karşısında, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalı vekilinin açıklanan beyanının ikrar niteliğinde bulunmasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı H.A. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (1.048.49 YTL) bakiye temyiz harcının temyiz edenden alınmasına, 08.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.