Esas No: 2022/2454
Karar No: 2022/9994
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/2454 Esas 2022/9994 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2022/2454 E. , 2022/9994 K.Özet:
Borçlu, genel haciz yoluyla takip edilirken meskeniyet şikayetinde bulunarak haczin kaldırılmasını talep etti. Ancak haczin zorunlu olmayan bir ipoteğin olduğu gerekçesiyle reddedildi. Borçlu, bu karara itiraz ederek istinaf başvurusunda bulundu, ancak istinaf başvurusu da reddedildi. Burada İİK'nun 82/1-12. maddeleri gereği haczin düşüp düşmediğinin belirlenmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca tapu siciline şerh vermenin, haczin geçerliliği ve tamamlanması için zorunlu olmadığı ancak üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için gerekli olduğu belirtildi. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyle: İİK'nun 82/1-12, 106 ve 110, TMK'nun 1010 ve HMK'nun 370.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Genel haciz yoluyla takipte, borçluların meskeniyet şikayetinde bulunarak haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece taşınmaz üzerinde zorunlu olmayan ipoteğin olduğu ve halen borcun ödenmediği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, kararın borçlular tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedildiği görülmektedir.
İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir(Dairemizin 30/09/2013 tarih ve 2013/22091 E.-30456 K. sayılı kararı).
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir(Dairemizin 10/12/2015 tarih ve 2015/28857 E.-31140 K. sayılı kararı).
Bu açıklamalar ışığında, İİK.nın 106-110.maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
Somut olayda, şikayete konu haczin incelenmesinde; alacaklı vekilinin 01/06/2017 tarihli talebi üzerine icra müdürlüğünce 02/06/2017 tarihinde haciz talebinin kabul edilmesiyle haciz konulduğu, haczin konulduğu tarih (02/06/2017) itibariyle İİK'nun 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, ancak alacaklının 05/06/2018 tarihinde satış talep ettiği ve satış avansının da 05/06/2018 tarihinde yatırıldığı,
buna göre 1 yıllık sürede satış talep edilmediğinden İİK'nun 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki işbu haczin şikayet tarihi olan 22/11/2019 tarihinden önce düştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, taşınmaz üzerinde zorunlu olmayan ipoteğin olduğu ve halen borcun ödenmediği gerekçesi ile reddine hükmolunması ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Borçluların temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 370. maddesi uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 80,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 10/10/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.