Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/7761 Esas 2022/11782 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7761
Karar No: 2022/11782
Karar Tarihi: 09.11.2022

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/7761 Esas 2022/11782 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı alacaklı, borçlu şirketin 3. kişi şirkete devredildiğinin bildirildiği cevap yazısında, borçlu ve 3. kişi şirket ortakları arasında organik bağ olduğunu belirterek davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı 3. kişi ise, sadece bazı kadroların devrine ilişkin işlem yapıldığını söyleyerek davanın reddini istemiştir. Mahkeme, takibe konu ilamda ve dosyasında 3. kişi şirketin taraf olmadığı, sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değil olduğundan karar temyiz edilmiştir. Yargıtay ise, devredilen işletmede haciz yapılabilmesine devrin muvaazalı olup olmadığına bağlı olduğunu, muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklıın tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşabileceğini belirterek eksik araştırma yapıldığı ve kıymet takdiri yapılmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur. Kanun maddeleri olarak, İİK'nun 44. maddesi ve 337/a. madde referans alınmıştır.
12. Hukuk Dairesi         2022/7761 E.  ,  2022/11782 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
    Davacı alacaklı, SGK’nın 21.06.2017 tarihli cevap yazısında borçlu şirketin 3.kişi şirkete 15.10.2015 tarihinde devredildiğinin bildirildiğini, borçlu ve 3.kişi şirket ortakları arasında organik bağ bulunduğunu açıklayarak davanın kabulü ile 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı 3.kişi, davalı borçlu ile müvekkili arasında işyeri devri değil sadece bazı kadroların devrine ilişkin işlem yapıldığını, dosya borcuna ilişkin olarak 3.kişinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini şirketler arasında organik bağ bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, haciz esnasında borçlu şirketin haciz malinde bulunmadığı, haciz yapılan adres ile borçlunun adreslerinin farklı olduğu, 3.kişi şirketin yetkilileri ile borçlu şirketin yetkilileri arasında organik bağ bulunmadığı, 3.kişi şirketin takibe konu ilamda ve takip dosyasında taraf olmadığı, borçtan sorumluluğu bulunmadığı, salt bazı kadroların devrinin davalı şirketlerin birlikte hareket ettiği ve haczedilen malların borçluya ait olduğu anlamına gelmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı alacaklı istinaf yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, haczin yapıldığı yerde borçluya öncesinde yapılmış bir tebligat olmadığı, haciz anında borçluya ait evrak ele geçmediği, davacının işçilik alacağı 2014 yılına ait olup dayanak mahkeme ilamının 28.04.2016 tarihli olduğu, borçluya ait hastanenin devrinin ise, 15.10.2015 tarihinde gerçekleştiği, davacı tarafından ileri sürülen şirketlerin yetkili ve ortakları arasında organik bağ ispatlanamadığı, istihkak iddiasının kaldırılması devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispatı halinde ancak mümkün olup bu iddia alacaklı tarafça ileri sürülmüş ise de mahkemece toplanan delillere göre de ispat edilemediği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dosya kapsamında yer alan SGK‘nın yazı cevabında borçlu şirketin 15.10.2015 tarihinde 3.kişi şirkete devredildiği bildirilmiş, 3.kişi de bazı kadroların devrinin yapıldığını belirtmiştir.
    Devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvaazalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlıdır. Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabilir.
    Ayrıca, İİK'nun 44.maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi işletmenin devrini sakatlamaz. Anılan hükmün yalnız cezai yaptırımı vardır. (İİK 337/a md) Aktiflerin devredenin malvarlığından çıkmamış kabul edilmesini, yani haczedilmesini sağlayacak tek yol, muvazaanın iddia ve ispat edilmesidir. Bu doğrultuda davacı üçüncü kişi ile borçlu şirketin ticari defter ve muhasebe kayıtları üzerinde ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususu da dikkate alınmak sureti ile inceleme yaptırılarak borçlu ile üçüncü kişi arasında varsa alacak-borç durumunun belirlenmesi, ayrıca devre ilişkin olarak sunulan SGK yazısı ve davacı üçüncü kişinin kadro devri yapıldığına dair iddialarının netleştirilmesi için devre dair dayanılan tüm bilgi ve belgelerin ve SGK kayıtlarının dosya arasına alınarak devre ilişkin kayıtların ve varsa ödemelerin defter kayıtlarında yer alıp almadığının denetlenmesi, davalı üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında öteden beri devam eden ticari ilişki olup olmadığı; delil olarak sunulan fatura var ise ticari defterlerde kaydının bulunup bulunmadığı ve faturalardaki malların hacizli mallara uygunluğu hususlarında yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak bilirkişi raporu alınması, Öte yandan Mahkemece, haciz tutanağında mahcuzlarla ilgili bir kıymet takdirinin yapılmadığı, bu anlamda davaya konu edilen mahcuzların kıymet takdirleri yapılmadan davanın sonuçlandırıldığı anlaşıldığından dava konusu mahcuzun kıymet takdiri yaptırılarak takip konusu alacak ile dava konusu mahcuzun değerinden hangisi az ise onun üzerinden eksik harcın tamamlatılması hususlarının nazara alınması ondan sonra dosya da yer alan diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ :Davacı alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 10.2.2022 tarih 2019/795 E.-2022/31 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 22.2.2019 tarih, 2017/1004 E.-2019/260 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 09/11/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara